James geçen temmuz ayında hayranlarından gelen baskıyla, seriye yeni bir halka ekleyeceğini açıklamıştı. 18 Haziran’da, Christian Grey’in doğum gününde yayımlanan Grey, üç ay geçmeden Türkçeye de geldi. Burada James, serideki olaylara adamımızın perspektifinden bakmış. İlk Grinin Elli Tonu kitabında yaşananları Grey nasıl yorumlamıştı, neler hissetmişti, yalnız kaldığında hiç ağlamış mıydı gibi soruların cevaplarını arayanlara, pamuk eller cebe diyoruz.
“Sosyal medya kötüdür” mesajlı roman arayana
Amerikalıların Orhan Pamuk’u Jonathan Franzen, nihayet yeni romanını yayımladı, adını da “saflık” manasına gelen Purity koydu. Romanın kahramanı Purity (ya da Pip), ödemek zorunda olduğu 130 bin dolarlık öğrenci kredisi ve Oakland’da anarşist arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı işgal evi hayatıyla pek de mutlu bir tip değil doğrusu. Hayattaki asıl meselesiyse babasının kim olduğunu bulmak. Franzen bu romanda Julian Assange benzeri Andreas Wolf gibi karakterler aracılığıyla internet âlemlerine giriş yapmış ve sosyal medyanın Soğuk Savaş sosyalistlerinin, istihbarat örgütü Stasi kadar rezil bir şey olduğu yönündeki kanaatini okurlara açıklamış. Roman kalın, hikayeleri çok, üslubu pek tatlı: Yeni sezonda okunacak en önemli kitap muhtemelen bu.
Bilimkurgu romanlarının en iyisini getirin diyene
Dune nedir, en baştan anlatmayacağız tabii. Frank Herbert’ün 1965 tarihi bilimkurgu klasiği serisinin ilk bölümü, 2003 yılında tüm zamanların en iyi bilimkurgu romanı seçilmişti; bilenler bilmeyenlere anlatsın. İthaki Yayınları bir bilimkurgu dizisi hazırlamaya karar vermiş ve diziye Herbert’in başyapıtıyla başlamayı seçmiş. Kahramanımız Paul Atreides’in serüvenlerini izlerken Arrakis gezegeninde dolanıyor, Herbert’ün çok sonraları David Lynch’in sinemaya da uyarladığı dünyasındaki entrikalara tanıklık ediyoruz. 50 sene geçse de Dune her zaman taze.
1950 model türkiye’yi merak edene
Aradan 60 sene geçmiş, ne yapalım biz 1950’leri demeyin, ayıptır. Mad Men gibi dizilerinden en edebi romanlarına, Amerika popüler kültürü bu dönemin ruhunu inceliyor kaç zamandır; eh, şimdi de sıra geldi bize. Demokrat Parti’nin, sonu bir darbe ve seçilmiş siyasetçilerin idamıyla biten bir siyasi dönemin, yeni liberal bir ekonomik düzenin serüveninin anlatıldığı bir kitap, Türkiye’nin 1950’li Yılları. Tanıl Bora’dan Foti Benlisoy’a, Derya Bengi’den Mehmet Ö. Alkan’a geniş bir yazar kadrosu konuları bir ucundan tutmuş; kültürden azınlıklara, dış politikadan ekonomiye farklı alanlarla 1950’ler Türkiye’si yeniden hayat bulmuş. Okursanız o yılları yaşamış havalarına bile girebilirsiniz, kimse sizi tutamaz.
