Kitap Nedir, Neden İyi Gelir?
Dergi Konuları

Kitap Nedir, Neden İyi Gelir?

Kitap okumak kesinlikle herkese iyi gelir. Kitap okuma alışkanlığınızı ‘21 versiyonuna yükseltmek için aslında tek yapmanız gereken konuya başka bir açıdan bakmaya başlamak.

Fotoğraf: Thought Catalog

Öncelikle ‘kitap nedir’ gibi basit bir soru sormak isterim. Cevap vermek için de ‘acele etmeyin’ derim. Çünkü cevap vermek için acele etmek isterseniz, yapacağınız şey kitabı bir nesneye indirgemek olabilir. Kitap sözlükte ‘ciltli ya da ciltsiz olarak bir araya getirilmiş yazılar ve sayfalar’ olarak geçer. Hiç olur mu öyle şey efendi beyciğim? Kitaplar birazdan anlatacağım üzere dil bilimle kodlanmış yaşamlardır. Hatta yaşam biliminin kendisidir, hayatın ta kendisinin tezahürüdür. Kitap türlerinin arasındaki farklar, diğer üretilmiş zanaatlara / sanat dallarına kıyasla çok daha büyük mesafeler içerebilir. 

Bu yüzden ‘kitap nedir’ sorusuna geri dönmek istiyorum. Sadece basılı yayınlar olmadıkları konusunda hemfikir olduğumuza eminim. Bir zaman geçirme aracı mıdır? Bir kişisel gelişim rehberi midir? Bir hikâye anlatıcısı mıdır? Biriktirilmiş deneyimler midir? Başkasının günlüğü müdür? Anıları mıdır? Otobiyografisi midir? Tarih midir? Fizik midir? Metafizik midir? Nedir? Tabii ki hepsi ve hatta daha fazlasıdır. 

Kitabın ne olduğu okuyan kişiden kişiye göre değişeceği gibi, yazan kişiden kişiye göre de değişecektir. Kitaplar sadece klasikler değildir; ama yayınevlerinin basmayı sevdiği ‘30 Maddede Mutlu İlişkinin Sırrı’, ‘Başarıya Giden Yol’, ‘Evet Demenin Mucizesi’, ‘Hayır Demeyi Öğrenin’ gibi para kazanmak için yayınlanan ticari projeler de değildir. Bunları okumayı denemiş, kitaplardan ve hayattan soğumuş olabilirsiniz. Haklısınız. Kimse kimseye kitap okumayı sevdirecek kitaplar öneremiyor. Kimsenin amacı şahsınıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmak olmuyor. Bunu deneyen hocaların, ebeveynlerimizin, ağabeylerimizin - ablalarımızın belki de iyi niyetli girişimleri hep ters tepiyor. Geri teptiren kişiler olarak bizleri çok haklı buluyorum.

İnsanlığın kolektif bilgisi

Kitap bir mecradır” dersek, kitabın tanımını biraz daha genişletebiliriz. Çünkü aslında kitaplar gerçekten bilgilerin ve tecrübelerin paketlenmiş halidir. Doğru kitap, istediğiniz konuda size tecrübe kazandırabilecek yegâne şeydir. İnsan tanıtır, deneyim yaşatır, bilgi verir, eğitir, öğretir, geliştirir, düşündürür. Kitaplarda başka hiçbir yerde olamayacak şeyler yer alabilir.

İsimler vererek konuyu bulandırmak istemiyorum ama İshak Alaton’un yazdığı ‘Lüzumlu Adam’ ve ‘Lüzumsuz Adam’ kitaplarındaki 60 yıllık tecrübeyi başka nereden öğrenebiliriz? Ya da Sun Tzu ‘Savaş Sanatı’ kitabında bahsedilen derslere vakıf olmak için illa büyük Çin ordularına mı generallik yapmamız gerekirdi? Ya da Niccolo Machiavelli’nin ‘Prens’ kitabında önerdiği gibi şeytanca fikirlere sahip olmanın kalbimizi kurutmaktan başka bir yolu olabilir miydi? Bugün bir kitaple 40 yılık bir generalin savaş deneyimlerine ya da 60 yıllık iş insanı deneyimlerine ulaşmak mümkün. Kitap okuyamaya zaman ayıramamak, bütün bunlardan; insanlığın kolektif bilgisinden muaf olmayı beraberinde getiriyor.


Başka hayatlara ortak olmak

Peki romanlarda başka hiçbir yerde olamayacak ne var? İşte önemli soru. Romanlarda bugüne kadar insanlık olarak becerebildiğimiz en detaylı insan portreleri ve onların duygu durumlarının analizleri var. Roman okuyarak LGBT birinin hayatına, şehirden memleketine dönmüş birinin arayışına, bir alkoliğin evine, bir çocuğun zincirlerini koparmasına, ya da son kez aşık olan yaşlı bir delikanlının maceralarına tanık olabilirsiniz. 

Dolayısıyla kitap ya da roman okumadığınız zaman ne kaçırdığınızı tam olarak bilemezsiniz. Bir Romen aşçının lezzet tavsiyelerini mi, 50 yıllık bir iletişim uzmanının ikna yöntemlerini mi,  yoksa bir yüzüğü dövüldüğü dağın lavlarına atmazsa dünyanın sonunu getirecek bir macerayı mı kaçırdığınızı bilemezsiniz. Kitaplar, her biri birbirinden farklı önermeler içeren şeylerdir. “Kitap okumuyorum” diyerek çok büyük bir genelleme yaparsınız, okumadığınız kitapların, doğmamış çocuklarınızın hakkını yersiniz. Sevmediğiniz kitapları okumayabilirsiniz ama aynı şekilde canınızın isteyeceği kitabı da bulabilirsiniz. İnanın her doğru kitabın içinde, hayatınızı değiştirecek yaşanmışlıklarla karşılaşacaksınız. “Kitap okumuyorum” önermeniz, okumadığınız kitaplar için hâlâ geçerli olsun. Ama siz okuyabileceğiniz kitapları bulabilirseniz bunun size ne kadar iyi geleceğini fark edeceksiniz.

 

Bu yazı GQ MOTY 2020 Özel Sayısında yayımlanmıştır.

 

21-02/25/keith-martine.jpeg

Ozan Ertürk'ün 'Özür Nedir, Nasıl Dilenir? yazısını buradan okuyabilirsin. 

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası