Tüm sınıf, sınav kağıdının daha yarısını bile zar zor doldurmuşken, yeni bir kağıt isteyen öğrenciler vardır. Asap bozarlar. Haşır huşur yazmaktan elleri ağrır, arada sallarlar... Parmakları üçüncü kağıdı istemek için kalktığında “Aman, çıkıyorum ben ya” dedirtirler insana. Sırf böyle bir şeye, bir tane ekonomi sınavından iyi bir not almak için aşırı efor sarf edilmesine bakamadığımız için bizi temmuzun ortasında bütünlemeye gelmeye mecbur ederler.
Amerikalı müzisyen Kanye West, o çocuklardan biri. Başarmak için ölüp bitiyor. Adını televizyonda altyazı olarak görmek için her yol mübah, fotoğraflarının dergi kapaklarına basılması için her türlü şuursuzluğa eyvallah...
En çok hatırlanan cozutması, 2009 MTV Video Müzik Ödülleri töreninde Taylor Swift, En İyi Kadın Video Sanatçısı ödülünü alınca sahneye fırlayıp “Bu ödül Beyoncé'nin hakkı, bu ödül aslında onundu” diye bağırması. Ama insanı utançtan yerin dibine soktuğu anlar az buz değil, sayacağız...
Fakat biz onun safi hırs küpü olduğunu söyleyip gek gek konuşurken, her seferinde birisi çıkıp “Ama sen onun başına neler gelmiş hiç bilmiyorsun ki” deyip dedikodunun içine limon sıkıyor.
Dizi karakteri travması
Halbuki adamın başına gelenler bile dar vakitte yazılmış dizi karakteri travması gibi. Tırışkadan dertler, etipufvari sıkıntılar. Misal, annesi estetik ameliyat olduktan sonra hayatını kaybetmiş. Allah gani gani rahmet eylesin de, insan ne diyeceğini bilemiyor. “Annemi kaybettikten sonra, hayatımı riske sokacak şeyler yaptım. Bazen uğrunda yaşamaya değer hiçbir şeyim olmadığını düşünüyordum. Şimdi beni hayata bağlayan çok özel iki insan, kocaman bir aile ve bütün bir dünya var” diyor. İki insan dediği bir süre sonra evleneceğini açıkladığı nişanlısı Kim Kardashian ve kızı North (Kuzey). Mutluluklar dileyip dedikoduyu bitirelim.
Şarkıcı, prodüktör, İsa, Michalengelo, polis, asker, Tanrı (İlk ikisi benim, diğerleri kendi tanımları) Kanye West, hip-hop dünyasında başarılı bir prodüktörken kendi sözleriyle “Şu yalan dünyada hakikatin müziğini yapmak için” kolları sıvadı ve artık kendine albüm yapmaya karar verdi. O albümlerle 10 Grammy kazandı. O Grammy’lerle şişindi de şişindi.
Modaya da mı el atsam?
Provokatif sözlerle donanmış şarkılarıyla da yeterince konuşuluyordu ama bu, West’e yetmedi. Kalktı, bir de modaya el attı. Hem de giydiği çaputlar konusunda dünyanın en çok eleştirilen insanlarından biri olduğu halde. Fakat bir şey oldu. Biz Adidas eşofmanın üstüne giydiği kürk mantolara gülerken Adidas, ona yeni kreasyonlarını tasarlaması için teklif götürdü. Kokteyllere bir kayak montu olan Moncler’le gidiyor diye eleştiriyorduk, herkes kokteyllere rengarenk Moncler’lerle gitmeye başladı. Rihanna’sından Mariah Carey’sine herkesi peşine kattı. Louis Vuitton için bir erkek ayakkabısı koleksiyonu tasarladı. Ardından kendi markası Pastelle’i yarattı. İlk aşkının moda olduğunu ve rap’çi olmadan önce bir tasarımcı olmak istediğini itiraf etti.
Abartılı altın haçları ve göz göz pırlanta kaplı kolyeleri, kafası karışık pek çok tazeye örnek oldu. Amerika’da binlerce kişinin pek yakında boyun ameliyatı sırasına girmesine sebep olacak o akım, Kanye’yle zirve yaptı. Gözlük işine de el attı. Adına üretilmiş az sayıdaki altın gözlükler, yaklaşık 2 bin dolardan kapışıldı. Kanye’nin rüküşlüğü artık “çarpıcı tarz” diye anılıyordu.
Son olarak DONDA adında yeni bir marka yarattı. DONDA imzalı şortlar, çoraplar, şapkalar bu yıl Amerika’da online’da en yüksek satış yapan mallar oldu. Kanye West, başlangıçta kendini kabul ettirmek için didindiği moda dünyasında basamakları üçer beşer tırmandı. Nedeni malum aslında. Çünkü moda böyle bir şeydi. Dokuz kişinin kıçında aynı don varsa onuncu “Bende bir sorun mu var acaba?” diye düşünüp ve bir an önce o donun siparişini vermek için yanıp tutuştuğundan...
Yazının tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Şubat sayısında ve GQ Türkiye iPhone/iPad edisyonunda...
