Rolex koleksiyoncuları favori markaları konusunda son derece tutkuludur. Nadir modeller milyonlarca dolara alıcı bulabilir ve yalnızca en ikonik referans numaralarının tüm varyasyonlarını açıklamak için kurulmuş internet siteleri bile vardır. Ancak bu takıntının eğlenceli bir yanı da var. Tüm bu varyasyonlar, sıra dışı renkler ve koleksiyoncuların takıntı haline getirdiği gizli detaylar göz önüne alındığında, özel modelleri daha kolay takip etmek ve tanımlamak için kullanılan yaratıcı takma adlardan oluşan kocaman bir evren vardır. (Bu takma adların hiçbirinin resmi olmadığını ve Rolex tarafından verilmediğini belirtmekte fayda var.) Arkadaşlarınıza 116710BLNR hakkında ne düşündüklerini sorun, yüzlerinde boş bir ifade belirecektir. Ama onlara Rolex Batman’i sorun, o zaman sohbet bambaşka bir yöne evrilir. Üstelik, takma adlar kulağa daha havalı gelir.
Bu takma adlara ilham veren şeyler hem mantıklıdır hem de değil: renkler, ünlü isimlerle bağdaştırılmaları, belirgin bir tip ya da parçaları, hatta teknik ya da tasarımsal kusurlar bile bir modele ad kazandırabilir. Sprite’ınızı Kermit’ten, Rainbow’unuzu Wimbledon’dan ayırt edebilmeniz için bu pratik rehberi hazırladık.
Sean Connery, 1962 yapımı Dr. No filminde James Bond karakterini canlandırırken ref. 6538 Submariner’ı takarak bu modeli ünlü yaptı. Ancak bu saati özel kılan tek şey Bond bağlantısı değildir. Kasa kenarından dışarı taşan büyük tepesiyle de dikkat çeker; bu belirgin özelliği ona çok da yaratıcı olmayan bir alternatif lakap daha kazandırmıştır: “Big Crown”
Yeşil, Submariner koleksiyonu için sıkça tekrar eden bir tema olmuştur ve her yeşil model, kendine özgü bir takma adla anılmıştır. 2010 yılında çıkan tamamen yeşil kadran ve bezeliyle (Ref. 116610LV) model, Hulk lakabını taşır.
Eğer Hulk sizin için fazla yeşilse, Rolex siyah kadranlı ama yeşil bezelli Submariner’lar da üretmiştir. 2003 yılında çıkan versiyon (Ref. 16610LV), Kermit olarak bilinir. Bu model, Cerachrom bezellerin öncesinde, saate daha açık ve Kermit’e özgü tonunu veren alüminyum bezel döneminde üretilmiştir.
Modern yeşil bezelli Submariner versiyonu (Ref. 126610LV), seramik bezeliyle birlikte daha koyu bir yeşile sahiptir ve bu tonu, dünya çapında sevilen kahve zincirlerinden birinin logosuna benzer. Bu modele de Starbucks lakabı verilmiştir.
Belki de en az yaratıcı takma adlardan biri Bluesy’ye aittir. Mavi kadranı ve mavi bezeli nedeniyle oldukça yerinde ama hayli sade bir şekilde bu ismi almıştır. Bluesy, Rolesor yani çelik ve altının birlikte kullanıldığı iki tonlu bir Submariner modelidir.
Bluesy’nin 2008 çıkışlı yakın akrabası ise tamamen beyaz altından üretilmiş, mavi kadran ve mavi bezelli bir modeldir ve sevgiyle Smurf (Ref. 116619LB) olarak anılır. Bu lakapların ne kadar mantıksız olabileceğine güzel bir örnektir. Eğer tamamen yeşil bir saat takarsanız bileğinizde bir Hulk taşımış olursunuz; ama tamamen mavi tercih ederseniz çok da ürkütücü olmayan bir Şirin’e sahip olursunuz.
Karşınızda Bart Simpson. Bu saate adını veren şey, kadrandaki Rolex tacının şeklidir; bu taç, Bart Simpson’ın saç stilini anımsatır. Bu sıra dışı taç deseni, 60’lı yılların ortalarında üretilen bazı Submariner modellerinde görülür.
Belki de en tutarlı takma ad geleneği GMT serisinde karşımıza çıkar. Koleksiyondaki bazı saatler bir gazoz otomatını andıracak şekilde adlandırılırken, bazılarıysa onları takan karakterler ya da ünlülerle ilişkilendirilmiştir.
Pepsi
Her şey 1950’lerdeki ilk GMT-Master modeliyle başladı: kırmızı ve mavi bezelli bu modelin renkleri, Pan American Airways’in renk paletini yansıtacak şekilde seçilmişti. Tasarımı, pilotların zaman dilimi değiştirirken gündüz ve geceyi kolayca ayırt edebilmesini sağlamayı amaçlıyordu. Ancak havayolu bağlantısına rağmen, Rolex koleksiyoncuları bu modele “PanAm” demek yerine Pepsi ismini tercih etti.
Rolex, 1982 yılında GMT-Master II modelini piyasaya sürdüğünde (Ref. 16760), kırmızı-siyah renkte çift tonlu yeni bir bezel tanıttı. Bu kombinasyon Coke takma adıyla anılmaya başlandı.
GMT-Master II’nin bu yeni versiyonu, Coke bezeliyle birlikte tanıtıldı. Bu modelin kasası bir önceki versiyona göre tam 0,5 mm daha kalındı. İşte bu ekstra hacim, Ref. 16760’a sevgi dolu şu iki lakabı kazandırdı: Fat Lady (Şişman Kadın) veya Sophia Loren.
Siyah ve kahverengi bezelli versiyon, 1970 yılında Ref. 1675/3 ile tanıtıldı ve Root Beer takma adıyla anılmaya başlandı.
Siyah-kahverengi bezel taşıyan tüm Rolex GMT modelleri genel olarak Root Beer olarak bilinirken, bu ilk model (1675/3) özel olarak Clint Eastwood lakabını almıştır. Bunun sebebi, ünlü aktör ve yönetmenin bu modeli sık sık takmasıdır.
2022 yılında piyasaya sürülen ve “destro” (yani solak kullanıcılar için tepe kolu sol tarafa yerleştirilmiş) tasarıma sahip model, yeşil-siyah bezeliyle dikkat çekti ve hızla Sprite lakabını aldı. Merak ediyoruz: Acaba bir gün bir “Fanta” da gelir mi?
Batman ve Batgirl, aslında aynı saatin farklı bilezik kombinasyonlarıdır. Her ikisini de siyah-mavi bezelinden tanıyabilirsiniz; bu renk ikilisi, Christian Bale ve Dark Knight üçlemesinden önceki Batman’leri hatırlatır. Batman, klasik Oyster bileziğe sahipken, Batgirl, daha zarif ve gösterişli Jubilee bilezikle ayırt edilir.
Üçlemenin son halkası ise Bruce Wayne modelidir. 2024’te tanıtılan bu versiyon, siyah-gri bezel ve siyah kadran ile gelir. Batman ve Batgirl’e göre daha sade bir GMT modelidir; tam da karanlık, zengin ve suçla savaşan bir milyarderin bir tatil gününde takabileceği türden.
Blueberry, 1970’lerden kalma, tamamen mavi bezeli son derece nadir bir Ref. 1675 GMT-Master modeline verilen isimdir. Koleksiyoncular Blueberry’ye bayılır çünkü bu mavi bezel aslında Rolex tarafından hiçbir zaman resmi olarak sunulmamıştır — en azından sıradan müşterilere sunulmamıştır. Genel kanı, bu bezellerin özel müşteriler için özel siparişle üretildiği yönündedir.
İlk GMT-Master modellerinin bazı versiyonlarında, “Rolex” yazısındaki E harfinin ortadaki çizgisi diğerlerine kıyasla daha uzundur. Bu küçük ama dikkat çekici detay, saate oldukça açıklayıcı bir takma ad kazandırmıştır: Long E.
Birçok saat meraklısı için Daytona, ulaşılması en zor ve en kutsal grail saatlerden biridir — hani şu “Bunu alırsam koleksiyon işini bırakırım” dedirten türden. Bu kategoriye giren en arzu edilen modeller genellikle özel üretim Daytona’lar olup, akılda kalıcı takma adlarla anılır. Başlangıç noktası ise…
Tüm kutsal kâselerin en kutsalı: Paul Newman Daytona. Newman Daytona’ları, 60’lar ve 70’lerde üretilen belirli referansları kapsar; bu modeller, özel yazı tipi, dakika skalası ve küçük kadranlardaki kare markörleriyle ayırt edilir. Paul Newman’ın bizzat taktığı Daytona, Ref. 6263’tür ve bu saat 2017 yılında açık artırmada tam 17,8 milyon dolara satılmıştır. Bu tasarım aynı zamanda “Exotic dial” (Egzotik kadran) olarak da bilinir.
6263 referansının bir alt kategorisi olan Big Red, Paul Newman versiyonlarından yazı tipi farkıyla ayrılır. Bu modellerin en dikkat çekici özelliği, 6 yönündeki alt kadranı çerçeveleyen büyük ve parlak kırmızı DAYTONA yazısıdır.
Ünlüler temasıyla devam edersek, sırada John Mayer var. Bu takma ad, neredeyse tüm sarı altın kasalı ve yeşil kadranlı Daytona’lar için kullanılır. Başlangıçta bu saatler herhangi bir lakaba sahip değildi. Ancak John Mayer, Ref. 116508 modelini Hodinkee’ninTalking Watches programında gösterdikten sonra saatin değeri ve ünü bir anda fırladı. O andan itibaren bu model, John Mayer Daytona olarak anılmaya başlandı.
2025 yılında Rolex, yine yeşil kadranlı yeni bir sarı altın Daytona tanıttı ve koleksiyoncular bu modele John Mayer 2.0 demeye başladı. Bu yeni versiyonun dikkat çeken farkı, orijinaldeki yeşil alt kadranların yerine altın alt kadranlar kullanılmış olmasıdır.
Formula 1 tutkunları, John Player Special terimine aşinadır: 1972 yılından itibaren Lotus takımının siyah ve altın renkli, göz alıcı yarış arabalarını tanımlar. Aynı isimli JPS Daytona’lar da bu ikonik renk paletini taşır: siyah kadran, sarı altın kasa ve alt kadranlarla dikkat çeker.
Diğer Daytona’lara kıyasla biraz daha büyük alt kadranlara sahip olan Ref. 6263/5 modeli, bu özelliği sayesinde Big Eyes (Büyük Gözler) lakabıyla anılır.
Ünlü isimlerden biraz uzaklaşıp daha niş bir isme geliyoruz: Patrizzi. Antiquorum müzayede evinin kurucusu Osvaldo Patrizzi, Ref. 16520 modelinde bazı alt kadranlarda bir üretim hatasını ilk fark eden kişiydi. Bu modellerde kullanılan lake, zamanla dış halkadaki beyazın oksitlenerek krem kahverengiye dönüşmesine yol açıyordu. Rolex’in üretim süreçleri sürekli değiştiğinden, her 16520 modelinde bu “Patrizzi kadran” özelliği bulunmaz.
Eğer Daytona’nızın biraz parlamasını tercih ediyorsanız, sıradaki birkaç model tam size göre. Rainbow, Rolex’in taş işlemeciliği alanındaki maceralarının temelini atmıştır. Rolex takma adlarının güzelliği, bazılarının çözülmesi biraz zaman alsa da çoğunun oldukça açık olmasıdır. Rainbow bu ikinci kategoriye girer. Bezel boyunca sıralanmış gökkuşağının tüm renklerini taşıyan değerli taşlarla bu isim fazlasıyla yerini bulur. Beyaz, sarı ve pembe altın olmak üzere farklı kasa versiyonları vardır; ancak Rainbow adını belirleyen asıl unsur her zaman bezeldir.
Eye of the Tiger (Ref. 116589TBR) modelinde Rolex, siyah kadrana kaplan desenini andıran pave elmas işçiliği uygulamıştır. Altın alt kadranlar ise kaplanın gözlerini temsil eder.
Rolex’in saat dünyasındaki diğer büyük kedisi ise Leopard. 2004 çıkışlı bu model (Ref. 116598SACO), leopar desenli kadranı ve kayışıyla fark edilmemesi imkânsız bir tasarıma sahiptir.
Saat hayvanat bahçemizin son üyesi ise Pikachu (Ref. 116518LN). Sarı altın kasa, sarı “sun dust” kadran ve siyah alt kadranlarla, en sevdiğiniz elektrik tipi Pokémon’un renk paletini taşır. Ekstra “elektrik çarpmasına karşı koruma” için Pikachu, kauçuk Oysterflex kayış ile sunulur.
Rolex Wimbledon, ilk kez 2009’da ortaya çıktı ve kadran rengi yalnızca Datejust modeline özeldir. Rolex’in uzun yıllardır Wimbledon Tenis Turnuvası’nın sponsoru olması sayesinde, bu takma adla anılan bir modelin varlığı gayet doğal. Bu takma adı özel kılan bir diğer unsur ise saatin tenis efsanesi Roger Federer tarafından takılmasıdır. Wimbledon Datejust’ın en ayırt edici özelliği, saat markörlerinin koyu yeşil çerçeveli Roma rakamları olmasıdır — bu yeşil, turnuvayla özdeşleşmiş bir renktir. Ayrıca çilek ve krema eşliğinde oldukça şık durur.
Wimbledon dışında, modern Datejust serisi genelde pek takma ad almaz. Diğer adlandırmalar genellikle vintage parçalara aittir. Buckley Dial, 70’ler ve 80’lerdeki bazı Datejust modellerinde yer alan ve boyanmış Roma rakamları içeren kadranları tanımlar. Bu tasarım, New York’lu koleksiyoncu John Buckley tarafından popüler hâle getirilmiştir.
Buckley’den de önce, Rolex’in ürettiği Datejust koleksiyonlarından biri Turn-O-Graph idi. Bu modeller, ABD Hava Kuvvetleri’nin aynı isme sahip filosu tarafından sıkça kullanıldığı için, sevgiyle Thunderbird olarak anılır. Zamanla Rolex, döner bezelli Turn-O-Graph’ları Thunderbird logosuyla birlikte üretmeye başladı.
Steve McQueen’ın adını taşıyan bir Rolex Explorer modelinin olması kulağa biraz garip gelebilir — çünkü McQueen aslında bir Explorer takmamıştır. Onun tercihi her zaman Submariner’dı. Ayrıca McQueen, 1971 yapımı Le Mans filminde TAG Heuer’in Monaco modelini taktığı için bu markayla daha güçlü bir şekilde özdeşleşmiştir.
Peki Ref. 1655 nasıl oldu da Steve McQueen olarak anılmaya başlandı? Bu konuda iki teori var. İlki, internetin ilk dönemlerinde bazı saat meraklılarının McQueen’in bir saatini yanlışlıkla Ref. 1655 olarak tanımlamış olması. İkincisi ise, Rolex’in o dönemde bu modeli tanıtmak için McQueen’i reklam kampanyalarında kullanmış olabileceği yönünde — fakat bu konuda çevrim içi doğrulanabilir bir kanıt bulunmuyor. Bu yüzden en doğrusu, İtalyanların bu modele verdiği takma adı kullanmak: Freccione, yani “büyük ok.”
Day-Date, tüm koleksiyona yayılan bir takma ada sahip olan tek Rolex modelidir. Referans numarası, renk ya da kasa materyali fark etmeksizin, bu model President (Başkan) olarak bilinir. Bu isim, bugüne dek Day-Date takan çok sayıda Amerikan başkanına bir göndermedir. Bunlar arasında Eisenhower, Johnson, Kennedy ve Trump yer alır. Bir kafa karışıklığını önlemek adına: Day-Date modellerinde bulunan üç parçalı bileziğin resmi adı da Presidentialbileziktir — ancak Rolex, bu terimin yalnızca bilezik için kullanıldığını belirtir.
1970’lerde Rolex, parlak lake kadranlara sahip bir Day-Date serisi çıkardı. Bu koleksiyonda turkuaz, turuncu, pembe gibi birçok canlı renk yer aldı. Stella, yaratıcı bir takma ad sayılmaz — çünkü bu kadranları üreten şirketin adı Stella idi.
Listemizdeki son Day-Date modeli ise gerçekten sıra dışı. 2023 yılında Rolex, tarihindeki en cesur saatlerden birini tanıttı. Yapboz desenli bu kadran, zaten muhafazakârlığıyla tanınan marka için oldukça çılgın bir adımdı — ama asıl çılgınlık bununla sınırlı değildi. Rolex, bu modelde haftanın günleri yerine “happy”, “love” gibi olumlu kelimeler kullandı. Ayrıca tarih penceresinin yerine özel seçilmiş emojiler yerleştirdi.
Ref. 1665 Sea-Dweller’ın ilk versiyonlarında kadranda kırmızı renkte iki satırlık yazı yer alır: “Sea-Dweller” ve “Submariner 2000.” Bu detay, modele Double Red takma adını kazandırmıştır. Düşük üretim sayıları sebebiyle koleksiyoncuların en çok aradığı modellerdendir. Daha sonraki versiyonlarda bu kırmızı yazılar beyazla değiştirilmiştir.
Sea-Dweller serisinin en ünlü modeli James Cameron’dır. Bu isim, yönetmenin Mariana Çukuru’na yaptığı dalıştan ilham alır. DeepSea Sea-Dweller (Ref. 136660), maviden siyaha geçen degrade kadranıyla kolayca tanınır. Bu geçişli renk, okyanus derinliklerinde ışığın kaybolmasını simgeler.
2008 yılında Rolex, İtalya Devlet Polisi dalış biriminin 50. yılı şerefine özel bir Sea-Dweller üretmiştir. Bu modelin kadranında, birimin logosu olan “Polipetto” (küçük ahtapot) yer alır. Sadece 78 adet üretilmiştir.
İnanması zor ama Rolex, Daytona’dan çok önce kronograf saatler üretiyordu — hem de günümüzdeki amiral gemisinden bile daha karmaşık modeller. Dato-Compax Chronograph, tarih, gün ve ay göstergesine sahip üçlü takvimli bir kronograftı. Çok sayıda Dünya Kupası şampiyonluğu olan kayakçı Jean-Claude Killy’nin onuruna bu saatlere onun adı verilmiştir.
Killy Rolex’i olarak bilinen dört referans şunlardır: 4767, 4768, 6036 ve 6236. Killy’nin Rolex ile olan ilişkisi elçilikle sınırlı kalmamış; marka yönetim kurulunda da yer almıştır.
Bu üçlü takvimli saat ilk kez 1949’da tanıtıldığında, 38 mm’lik kasa boyutu dönemine göre gülünç derecede büyüktü. Bu ebat, saate Padellone yani “büyük tava” anlamına gelen takma adı kazandırdı.
Rolex Ref. 5100, 1971’de tanıtıldığında oldukça iddialıydı. Tamamen sarı veya beyaz altından yapılmış 39 mm’lik büyük kasası ve o dönemin ileri teknolojisi olan kuartz mekanizması ile dikkat çekiyordu. “Texano” takma adının tam kökeni belli olmasa da, her şeyin daha büyük ve gösterişli olduğu Texas ruhunu yansıtması açısından oldukça uygun bir isimdir.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.