Dijital iletişim devrinde bizim ömürümüzün büyük bölümü internette geçiyor belki ama araştırmalar bir internet girişiminin ortalama ömrünün 11 yıl kadar olduğunu söylüyor. Bir zamanlar elimiz ayağımız olan çeşit çeşit arama motorlarını, bütün gün ona buna laf yetiştirdiğimiz sosyal paylaşım sitelerini unuttuk gitti. İletişimin bu kadar hızlandığı bir zamanda değişim elbette ki kaçınılmaz ama tıkır tıkır işleyen bir internet girişimini kısa zamanda bir etmek için bir hayli yetenekli (!) olmalısınız.
Medyanın internet hezimeti
Paranıza para katmak için “internet diye bir hadise var ilgi alaka gösterelim” diyen bir medya patronuysanız çuvalla para gömerek satın aldığınız internet girişimini bodoslama batırabilirsiniz. Nasıl mı? 2003 yılında kurulan müzik odaklı sosyal paylaşım sitesi Myspace, heyecan verici başarısı üzerine 2005 yılında Rupert Murdoch’ın şirketi News Corporation tarafından 580 milyon dolar karşılığında satın alındı. Finans uzmanlarınca Myspace’e biçilen değer yaklaşık 325 milyon dolardı. 2006 yılında 100 milyon kullanıcıya ulaşan ve ABD’de Google’dan daha fazla tıklanan Myspace açıkça rakipsizdi. Ta ki neredeyse hiçkimsenin hesaba katmadığı bir rakip güçlenmeye başlayana kadar...
Facebook yükselişteydi ve bu gerçekten çok garipti; internette atıp tutarken kim gerçek ismini, hatta açık seçik resmini vermek isterdi ki... Beklenmeyen gerçek oldu ve 2008 yılında Facebook, Myspace’in tıklanma sayısını geride bıraktı. Bu süreçte kullanıcılarına -2010 yılındaki berbat logo fikri (my_____) dışında - neredeyse hiçbir yenilik getirmeyen Myspace için çöküş kaçınılmazdı. 2011 yılında Specific Media ve Justin Timberlake Myspace’i 35 milyon dolara satın aldı. Ortakların ilk icraatı bir logo değişikliği oldu. Her halükârda Myspace’in ihtişamlı günlerine dönmesi çok ama çok zor görünüyor. Ne de olsa devir sosyal paylaşım değil, sosyal medya devri.
Patronlardan yeni adımlar
Günümüzde bloglar, özellikle de çok kullanıcılı kollektif bloglar bilgiye çok çabuk ulaşabiliyor ve bilgiyi anında yayabiliyorlar. İnernet kullanıcıları bilgiyi hızlı almaya alıştılar ve kimsenin kaybedecek zamanı yok. Bu yüzden medya patronları gözlerini internete dikmiş durumda. AOL (America Online) 2011 Şubat’ında popüler bağımsız internet gazetesi Huffington Post’u 315 milyon dolar ödeyerek satın aldı. 2010 Eylül ayında ise AOL kollektif teknoloji blogu TechCrunch’ı 25 milyon dolara bünyesine katmıştı. Bu arada resmen açıklanmasa da CNN’in geçtiğimiz Mart ortasında, 200 milyon dolar karşılığında popüler kollektif sosyal medya blogu Mashable’ı satın aldığı bu aralar en çok konuşulan konular arasında. İnternette haberin bağımsız ve tarafsız kalması taraftarları bu alımlar konusunda biraz endişeliler. Sonuçları zaman gösterecek.
Büyük balık küçük balığı yer
Tabii ki her internet girişimi yönetimdeki başarısızlıklardan dolayı kapanmıyor. Özellikle Google, Yahoo, Microsoft gibi öncü iletişim teknolojileri üreticilieri, mevcut hizmetlerini iyileştirmek için başarılı girişimleri satın alıp, sahip oldukları teknolojileri kendi ürünlerine entegre ediyorlar. Google 2004 yılında görsel yönetim sitesi Picasa’yı satın aldı ve uzun bir aradan sonra Picasa için bir görsel düzenleme sistemi geliştirmek yerine 2010 yılında derli toplu bir online görsel düzenleme sistemi olan Picnik’i açıklanmayan -uzman tahminlerine göre yaklaşık 45 milyon dolarlık- bir fiyattan satın aldı. Picnik’i Picasa’ya entegre eden Google geçtiğimiz günlerde Picnik’i tamamen kapatacağını duyurdu. Picasa ve Picnik şu anda Google+ hizmetleri arasına katılmış durumda.
Kötü rekabet rakibe yarar
Yine aynı şekilde Google, 2007’de yükselen değer Twitter’a açıkça rakip gösterilen mikroblog platformu Jaiku’yu –resmi olmayan rakamlara göre 12 milyon dolar ödeyerek- satın almış ve yine 2012 başında kapatacağını açıklamıştı. Google, Twitter’a bundan daha büyük bir kıyak yapamazdı herhalde... Hevesli girişimci Google 2010 yılında online alışveriş hizmetlerine merak salıp Like.com’u 100 milyon dolar karşılığında satın aldı. İnternet devinin Like.com sevdası da çok sürmedi ve sitenin kapanacağı ve mevcut ürün-fiyat kıyaslama teknolojisinin Google Product Search’e entegre edileceği açıklandı. Deneme yanılma yöntemiyle öğrenmekten pek de rahatsız görünmeyen Google pek hevesle başlattığı Wave, Buzz gibi projeleri zaman içinde askıya almış ve son olarak Google+ platformuyla birleştirdiğini açıklamıştı. Sosyal medyada kullanıcılara çok kalabalık bir ıssızlık izlenimi veren Google+ projesinin geleceğiyse merak konusu.
En büyük zarar zaman kaybı
En iyi yol, en iyi bildiğin yoldur diye boşuna dememişler. 2005 yılında iletişim işine girmeye paçaları sıvayan eBay, popüler video konferans uygulaması Skype için 2.6 milyar dolar ödedi. 2009 yılına gelindiğinde bu sektörde aradığını bulamayan online eBay, “zararın neresinden dönsen kardır” diyerek Skype’ın yüzde 65’ini Silver Lake Partners‘a 2 milyar dolara sattı. 2011 yılında Microsoft Skype’ın tamamını 8.5 milyar dolara satın aldı. Microsoft’un uygulamayı ne maksatla kullanacağıysa henüz kesin olarak açıklanmadı. Alışveriş devi eBay ise mantıklı bir kararla rotasını online ticaret uygulamalarına çevirdi ve yoluna online ödeme sistemi Paypal ve online mağazacılık uygulaması Magento ile devam etti.
Her horoz kendi çöplüğünde
Yeni medyada başarılı olabilen girişimciler zaten yeni medyanın içinden gelenler. İnternetin yeni kurallarını öğrenmenin en iyi yolu bizzat tecrübe etmek. Büyük paralar kaybediyor gibi görünse de Google’ın hakkını vermek gerek; yeni medya deneyimi aslında paha biçilemez bir değer. Başarılı yeni internet girişimlerini satın alıp eski anlayışlarla yönetmek onların sonunu getirmekle eşdeğer. Bu yüzden bir internet girişimini alıp bir adım öteye taşımak istiyosanız, rakiplerinizden tecrübe olarak 3 adım ve vizyon olarak 13 adım ileride olmanız gerek.
Yazı: Eser Teker