Yeni yıl kararları genellikle fiziksel sağlık etrafında şekillenir: daha az yemek, daha çok hareket etmek gibi. Ancak zihinsel bir yenilenme arıyorsanız, teknolojiyle olan ilişkinizi gözden geçirmek önceliklerinizden biri olmalı. Eğer insanüstü bir irade gücüne sahip değilseniz, muhtemelen pek çok akşam saatlerinizi TikTok ve Instagram’ın sonsuz derinliklerinde kaybetmişsinizdir. Telefonunuzu gereğinden fazla elinize alıyor, fazla zaman harcıyor ve bunun sonucunda kendinizi endişeli ya da huzursuz hissediyor olabilirsiniz.
İşte tam da bu yüzden, 2025’e girerken birkaç teknoloji odaklı yeni yıl kararı almayı düşünmelisiniz. Radikal değişiklikler yapmanıza gerek yok, neticede hepimizin lüks bir kulübede bir ay boyunca dijital detoks yapacak vakti ya da bütçesi olmayabilir. Ancak küçük alışkanlık değişiklikleri bile etkili olabilir. İşte telefonunuzla olan karmaşık aşk-nefret ilişkinizi iyileştirmek için uzmanların önerdiği 10 teknoloji kararı.
“Bu en basit değişikliklerden biri,” diyor The Screentime Solution kitabının yazarı ve dijital danışman Emily Cherkin: “Telefonunuzu uyumadan önce yatağınızın hemen yanına koymayın. Onu odanın diğer ucuna yerleştirin ki ulaşmak için kalkmanız gereksin ya da tamamen başka bir odada bırakın. Ve ‘TikTok’a bağlı olmayan’ bağımsız bir çalar saat edinin.”
Cherkin’e göre gece ekran süresini azaltmak uyku kalitenizi iyileştirir ve bu da teknoloji alışkanlıklarınıza olumlu bir “zincirleme etki” yapar. “Eğer uykusuz ve huysuz olmazsanız, kahve sırasındaki biriyle sohbet etmek isteyebilirsiniz; telefonunuzda kaydırma yapmak yerine.”
Telefonunuzu yemek sırasında başka bir odada bırakmak gibi belirli zaman dilimlerinde bilinçli olarak uzaklaştırın, diyor Cherkin. Bunun için iyi bir yöntem, tüm şarj cihazlarınızı tek bir noktada toplamak; böylece telefonunuzu kullanmak için o noktaya gitmeniz gerekir.
Telefonunuzun uygulama ayarlarını gözden geçirin ve hangi uygulamalardan bildirim almak istediğinize dikkatlice karar verin. Örneğin Cherkin, telefonunda hiçbir bildirimi açık tutmuyor, sadece biri aradığında sesi çıkıyor.
Unlocked: The Real Science of Screen Time kitabının yazarı ve Bath Spa Üniversitesi’nde psikoloji ve bilim iletişimi profesörü Pete Etchells ise yalnızca WhatsApp bildirimlerini açık tutuyor, böylece ailesiyle iletişimde kalabiliyor. Önemli olan, “Sizin için ne önemli, ne önemsiz?” sorusunu sormak ve dijital alışkanlıklarınızın sizi bunaltmadığından emin olmak, diyor.
Etchells, hangi uygulamaları kullandığınızı ve neden kullandığınızı sorgulamanızı öneriyor. İş veya eğlence için birkaç sosyal medya platformunda olmak isteyebilirsiniz ama muhtemelen ihtiyacınızdan fazlasına üyesiniz. Şu soruyu sorun: Bu platformda harcadığım zaman ve zihinsel efor, aldığım karşılığa değer mi?
Çoğu akıllı telefon, ekranı siyah-beyaz yapan bir gri tonlama özelliğine sahip, bu da ekranı daha az çekici hale getiriyor. “Telefonumu gri tonlamaya aldığımda gerçekten hiç cazibesi kalmıyor,” diyor Cherkin. “Renklerin gözünüzü ne kadar çektiğini fark ediyorsunuz.”
Böyle küçük engeller, akıllı telefon deneyimini daha az cazip hale getiriyor. Ayrıca gece ekran ışığını mavi filtresiyle yumuşatan gece modu da yaygın bir özellik. Etchells’e göre bunun beyin üzerinde biyolojik bir etkisi olduğuna dair güçlü bir kanıt yok ama yatma vaktinin geldiğine dair “gözle görülür bir işaret” olarak faydalı olabilir.
Telefonla olan sağlıksız ilişkiniz, cihazdan çok tükettiğiniz içerikle ilgili olabilir. Tam bir dijital detoks yerine, algoritmaların yönlendirdiği içeriklerden kaçınarak bir “algoritma temizliği” yapabilirsiniz. Filterworld: How Algorithms Flattened Culture kitabının yazarı ve The New Yorker yazarı Kyle Chayka, üç buçuk ay boyunca sadece kendi seçtiği içerikleri tükettiği bir temizlik yapmış (çevrimdışı bir müzik arşivi ve Substack bültenleri gibi). “İnternetle olan ilişkimi gerçekten sıfırlamama yardımcı oldu,” demişti geçen yıl GQ’ya.
Etchells, telefon kullanımınıza karşı farkındalığınızı artırmanın çok önemli olduğunu söylüyor. Özellikle, kendinizi Instagram’da saatlerce gezinirken bulduğunuz anları fark etmeye çalışın. Özellikle de yorgunken ve uyumanız gerektiğinde. Kendinizi suçlamak yerine, bunu fark edin ve bir sonraki sefere daha iyi bir seçim yapmaya çalışın.
O kaydırma süresini gerçekten keyif aldığınız bir aktiviteyle değiştirin: spor salonuna gitmek, kitap okumak ya da oyun oynamak gibi.
Farkındalığı artırmanın bir yolu da, telefonunuzda yaptığınız her hareketi adım adım anlatmak, hatta mümkünse bunu sesli yapmak, diyor Cherkin. “Şu an telefonuma uzanıyorum. Şimdi mesajlarımı kontrol ediyorum, ardından hava durumu uygulamasını açıyorum...” Bu tür bir anlatım, “Şu an sıkıldım ve sırada beklerken Instagram’da kaydırıyorum,” gibi içsel farkındalığı artırıyor. Böylece telefon kullanımınıza dair daha fazla sorumluluk ve bilinç geliştirebilirsiniz.
Büyük değişiklikler yerine kalıcı küçük değişiklikler yapmak daha etkilidir. Cherkin, bir hafta boyunca telefon detoksu yapabileceğinizi ama “sonrasında eski alışkanlıklarınıza hızla döneceğinizi” söylüyor. Bunun yerine, “Bu önerilerden birini seçin ve iki hafta boyunca uygulayın, ardından ikinciyi ekleyin. Hepsini bir anda yapmaya kalkarsanız, bu sizi bunalıma sokabilir.”
Teknolojiyle ilişkinizin sürekli bir süreç olduğunu unutmayın, diyor Etchells, ve zaman zaman kendinizi, hatta aileniz ve arkadaşlarınızı değerlendirerek nasıl ilerlediğinizi gözden geçirin.
“Günümüzün teknolojiyle ilgili ‘korku odaklı’ tartışmaları, insanlara teknoloji alışkanlıklarıyla ilgili suçluluk ve utanç hissi aşılıyor,” diyor Etchells. “Ama bu, alışkanlıklarınızı değiştirmek için pek de yararlı bir yaklaşım değil.”
TikTok ve Instagram’da gezinmek gibi “pasif” teknoloji kullanımları bile gerçekten eğlenceli olabilir. Tamamen bırakmanız gerektiğini düşünmeyin; sadece ne zaman eğlenceden çıkıp bir zorunluluğa dönüştüğünü fark edin. “Hepimiz telefonlarımızla kötü alışkanlıklar geliştirdik,” diyor Etchells. “Bu normal, çünkü bize bunları sağlıklı bir şekilde nasıl kullanacağımız hiç öğretilmedi.”
Panik yapmayın. Sadece elinizdeki araçları kullanarak daha iyi bir denge kurmayı düşünün.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.