Basit bir kavram olsa da pratiği yeni değildir; şükran duygusu uzun süredir maneviyatın merkezinde yer alır ve birçok dinde yaygın bir uygulamadır. Bunun pek çok nedeni vardır.
Şükran duygusu, olumlu olanı fark etmek, kötü olan yerine iyi olana odaklanmayı seçmektir. Bilimsel araştırmalar bir süredir şükran duygusuyla yakından ilgileniyor. Duygusal ve sosyal iyilik hâli ile şükran pratiği arasında bağlantılar kurulmuş durumda. Bu pratiğin depresyon riskini azaltabileceği ve kardiyovasküler sağlığı iyileştirebileceği düşünülüyor. Şükran duygusunun moral üzerinde etkisi olduğu ve genel mutluluğu artırdığı biliniyor, bu da sağlığa doğrudan fayda sağlıyor. Daha iyi bir moral, kişinin kendi sağlığına daha iyi özen göstermesini de teşvik ediyor.
Şükran pratiği bir tür spor antrenmanı gibidir; ne kadar çok yapılırsa o kadar otomatik hâle gelir. Beyni olumlu şeylere odaklanmaya alıştırmak, yargı ve karar verme süreçlerinden sorumlu beyin bölgelerini güçlendirir ve yeni bir sinirsel model oluşturur. Bu yeni model, kortizol seviyesini düşürür ve dolayısıyla stresi azaltır. Bu nedenle şükran duygusu güçlü bir duygu dengeleyicidir. Üstelik ilişkilerimizde de olumlu bir etkisi vardır: Şükran, hem şefkati artırır hem de bağ kurmayı kolaylaştırır.
Yakın tarihli gözlemsel bir çalışma, şükran duygusu ile uzun ömür arasında muhtemel bir bağlantı bile ortaya koymuştur. Geniş bir yaşlı kadın örneklemi üzerinde çalışan araştırmacılar, dört yıl boyunca katılımcıların yaşam süresi ile uyguladıkları şükran düzeyini karşılaştırdı. Şükran duygusunu en çok uygulayanların, uygulamayanlara göre dört yıl içinde ölme olasılığı yüzde dokuz daha düşüktü. Nedensellik ilişkisi hâlâ kanıtlanmayı beklese de, şükran duygusunun duyguları düzenleyerek kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı bilindiğinden uzun ömre katkı sağlaması şaşırtıcı değildir.
Şükran pratiği kişiden kişiye değişir; herkes kendi için en uygun yöntemi bulmalıdır. Şükran duygusunun farkındalıkla yakın bir ilişkisi vardır. Bu, durup basit ve olumlu şeylerin kıymetini bilmek için zaman ayırmayı gerektirir. Günlük hayattaki olumlu unsurları yazmak, not etmek veya başkalarıyla paylaşmak ve takdir göstermek bunun yollarından bazılarıdır.
Basit bir başlangıç için Harvard Women's Health Watch’tan Maureen Salamon, beyninizi şükran duygusuna alıştırmak amacıyla düzenli olarak kendinize sorabileceğiniz altı soruyu öneriyor:
Bugün olumlu olan ne yaşadım?
Gündelik hayatta fark etmeden sahip olduğum ve aslında minnettar olmam gereken şeyler neler?
Hayatımdaki hangi insanlara minnettarım?
Son zamanlarda gerçekten keyif aldığım kitap, film ya da içerik neydi ve neden hoşuma gitti?
Bu hafta, bu ay ve bu yıl için sabırsızlıkla beklediğim şeyler neler ve neden?
Bana son zamanlarda söylenen en nazik şey neydi?
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ FRANCE WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
