Pluribus ve Kozmik Yalnızlığı Merkeze Alan 10 Yapım Jeff Neumann
Güncel

Pluribus ve Kozmik Yalnızlığı Merkeze Alan 10 Yapım

Ya evrende yapayalnız kalsaydık? Bir uzaylı istilası fikrine dair özgün yaklaşımlarının yanı sıra Pluribus, başka 10 efsanevi anlatıda da güçlü biçimde hissedilen yalnızlık duygusuyla nasıl ilişki kurduğumuzu anlatıyor.

Pluribus’un, Stranger Things ve Fallout’un izinden giderek yeni bir dizi fenomenine dönüşmesi gerçekten çok kısa sürdü. Apple TV’nin yeni dizisi, 7 Kasım 2025 itibarıyla platformda yayına girdi ve fantastik bir evreni paylaşsa da bu iki yapımdan farklı bir anlatı yolunu tercih ediyor. Ancak dizinin bu kadar kısa sürede böylesi bir başarı yakalamasının nedeni, kuşkusuz yalnızca iyi tasarlanmış bir bilim kurgu arka planı değil. Her ne kadar bu arka plan, Breaking Bad ve Better Call Saul’un yaratıcısı Vince Gilligan tarafından ustalıkla kurgulanmış olsa da, Pluribus’u asıl öne çıkaran şey insanlık hâlini ele alış biçimi. Pek çok anlatının temasını oluşturan, bu yüzden de bir ölçüde tüketilmiş sayılabilecek bir konu olan insanlık durumu, ancak güçlü bir çıkış noktasıyla ele alındığında yeniden anlam kazanabiliyor.

Uzaylı temasının ötesinde Pluribus fenomeni

Dizi, macera ve romantizm türünde popüler romanlar yazan ünlü bir yazar olan Carol Sturka’ya odaklanıyor. Karaktere, Gilligan’ın daha önce birlikte çalıştığı yetenekli oyuncu Rhea Seehorn hayat veriyor. İlk bakışta katı, kırılma noktasına yaklaşmış bir rutine sahip olan Carol’ın hayatı, bir uzaylı istilasıyla altüst oluyor. Evet, yanlış okumadınız, gerçekten de uzaylılar söz konusu. Ancak bu istila, bir laboratuvar kazası sonucu küresel ölçekte yayılan bir virüs şeklinde ortaya çıkıyor. Dünya genelinde yalnızca 13 kişi bu virüse bağışıklık kazanıyor. Carol da onlardan biri. Üstelik insanlık ve özgür irade adına savaşmak isteyen neredeyse tek kişi gibi görünüyor.

Kendinizi terk edilmiş, yapayalnız ve etrafı dünya dışı varlıklarla çevrili hissetmenin nasıl bir duygu olduğunu hayal edebiliyor musunuz? Oldukça ürkütücü, değil mi? Keskin ve zaman zaman sert mizacına rağmen, Carol’ın dayandığı büyük bir aşkı, gerçekleştirmek istediği hayalleri ve hâlâ şekillenmekte olan bir hayatı vardı. Tüm bunlar bir anda yok olduğunda ve etrafındaki her şeyle birlikte varoluşun en temel anlamı da silindiğinde, onu ayakta tutan şey öfke oluyor. Bu öfke, böylesi bir dünyada yaşamanın anlamını bulma mücadelesiyle birleşiyor. İşte bu tema, yani derin yalnızlık duygusu, bazen kaçınılmaz koşulların, bazen de yaşam ve kariyer tercihlerinin sonucu olarak ortaya çıkan bir his, sinema ve televizyon tarihinde seçkin bazı yapımlarda karşımıza çıkıyor.

BU İÇERİK İLK OLARAK GQ İTALYA WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

İZLE
Men of the Year 2025: Late Checkout
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası