Elijah, 25 yaşında ve her zaman tıraşlı bir yüzü tercih etmiş biri. “Yüzümün görünümünü yalnızca günün ilk üç saatinde seviyordum çünkü sakal gölgesini hiç beğenmiyordum,” diyor. Her sabah tıraş oluyordu. Ancak sabah kalktığında yüzü hazır, ne tıraş yanığı ne de kesiklerle uğraşmadan güne başlamanın düşüncesi özgürleştirici geliyordu. Bu yüzden profesyonel lazer epilasyon için randevu aldı. Başta bu deneyim özgür hissettirmişti. Her seansla birlikte sakal seyrekleşiyor ve yeniden çıkması yavaşlıyordu. Ancak dördüncü seanstan sonra Elijah (bu hikâyede yer alan diğer kişiler gibi gizliliğini korumak için yalnızca adını kullanmamızı istedi) aynada kendine baktığında biraz “şaşırdığını” söylüyor. “Kirli sakalla bebek yüzü arasında gerçekten büyük bir fark varmış,” diyor. Georgetown Üniversitesi dermatoloji asistanı Ravya Khanna’ya göre, erkeklerin cilt bakımı kültürü sosyal medyada büyüdükçe erkeklerin kozmetik işlemler yaptırmasına dair eski önyargılar da yok oluyor. Bu işlemlerden biri de lazer epilasyon. Kuzey Karolina merkezli bir tıp spa’sının estetik tıp uzmanı ve tıbbi direktörü olan AJ Marcellino, pek çok klinikte lazer epilasyon yaptıranların yaklaşık yüzde 20’sinin erkek olduğunu tahmin ediyor. Çoğu erkek Kore dizisinden fırlamış gibi görünmek istemiyor. Tipik talep, hafif bir “düzenleme.” New York merkezli Lushful Aesthetics’in kurucusu ve estetik hemşire Chris Bustamante, müşterilerinin çoğunun sadece yanaklarındaki veya çene altındaki dağınık tüyleri aldırarak sakal hatlarını keskinleştirmek istediğini söylüyor. Ancak daha küçük, kararlı bir grup yüzlerini ortaokul yıllarındaki kadar pürüzsüz olana dek tamamen lazerle temizletiyor. Bu tür tam temizlik uygulamaları, bazı trans ve non-binary bireyler için cinsiyet uyum sürecinin bir parçası olarak veya mesleki nedenlerle sürekli tıraş olması gereken erkeklerde (örneğin pilotlarda) yaygın. Ya da sadece tıraşsız bir hayat isteyen kişilerde.
Çoğu kişi için cazibe unsuru oldukça basit: kolaylık. Her erkek beğendiği bir sakal biçimini çıkaramaz. “Bazı erkekler düzgün bir sakal çıkaramayacak kadar uzaksa bu konuda, genelde lazer epilasyona yöneliyorlar,” diyor Bustamante. Bu durum, “yakışıklı çocuk” görünümüne sahip olduğunu ve bu nedenle tıraşlı bir yüzün kendisine daha çok yakıştığını söyleyen 25 yaşındaki Christian için de geçerliydi. Sakalının sürekli “arada kalmış” bir halde olduğunu hissediyordu. “Beş çayı gölgesiyle ve batık kıllarla uğraşıyordum ama düzgün bir sakalım da yoktu,” diyor. Birkaç seans sonra yanaklarındaki tüyler artık yavaş çıkıyor ve her gün tıraş olma zahmetine girmeden bakımlı görünebiliyordu. “Yanaklarımdaki sakal büyümesi öyle bir azaldı ki yeniden çıkması çok daha uzun sürüyor,” diyor. Orta yolu seviyor; istediğinde biraz kirli sakal bırakabiliyor ama her gün tıraş olmak zorunda kalmıyor. Şimdilik devam etmeyi düşünmüyor. Avantaj sadece estetikle sınırlı değil. Georgetown Üniversitesi’nden Dr. Khanna, tıraş alışkanlıkları kronik cilt tahrişine yol açan hastalarına da bu işlemi sıkça öneriyor. Sürekli tıraş olmak ciltte mikro kesikler oluşturabilir ve bakterilerin foliküllerde hapsolmasına neden olarak folikülit gibi kırmızı kabarcıklar, sivilceler ve batık kıllarla kendini gösteren iltihaplanmalara yol açabilir. “Bu işlem gençlik dönemimde cildimi kurtardı,” diyor Bustamante. “Orta düzeyde akneden neredeyse sıfıra indim.” Biyoteknoloji sektöründe çalışan ve boş zamanlarını mangal yaparak ve oyun oynayarak geçiren Chris, eskiden yanaklarında acı veren batık kıllar çıktığını söylüyor. Kuru tıraş, kuru fırçalama, AHA ve BHA peelingleri, tıraş öncesi buhar banyosu, ipek yastık kılıfları, hidrokortizon denedi. Sonra lazeri denedi. “Şimdi cildim her gün on numara,” diyor. “Ayrıca cilt bakımından da tasarruf ediyorum. Ürün sayım 10-15’ten 3-5’e düştü.”
Tüm sakalın alınması zayıf kalpliler için değil. “Biraz acılı bir süreç,” diyor Bustamante. Yüz, bacak, sırt hatta kasık bölgesinden bile daha hassas çünkü yoğun folikül içerir ve ekstra dikkatli uygulama gerektirir. Bustamante’nin çoğu müşterisi seansları atlatabilmek için uyuşturucu krem sürüyor. Christian bunu “muhtemelen hayatında yaşadığı en acı verici şey” olarak tanımlıyor, Elijah ise “yüzünde sürekli patlayan bir lastik gibi” diyor. Zaman taahhüdü de yoğun. Marcellino’ya göre erkeklerin kılları genelde daha kalın olduğu için kadınlara kıyasla daha fazla seans gerekiyor. Bustamante, yoğun ve sık sakallı birinin tam sakal temizliği için düzenli seanslarla üç yıla kadar uğraşması gerekebileceğini söylüyor çünkü yüz “çok hormonel bir bölge.” Kıl rengi, cilt tonu, yaş ve testosteron seviyesi bu süreci etkileyen faktörler arasında. Bustamante şimdiye kadar tam temizlik için bu kadar uzun süre devam eden yalnızca üç erkek gördüğünü söylüyor, onlardan biri de kendisi. 19 yaşında başlamış, şimdi 33 yaşında ve yılda birkaç kez rötuş yaptırıyor. Ancak bakım asla tamamen bitmiyor. 40’lı yaşlarındaki pek çok erkek, özellikle testosteron takviyesi alıyorsa, yüz tüylerinin yeniden çıktığını görüyor. “Lazer görevini yaparken vücut hâlâ yeni kıl folikülleri üretmeye devam ediyor,” diyor Bustamante.
Lazer epilasyon genelde güvenli kabul edilir ama risksiz değildir. Yanlış uygulandığında yanıklar, izler ve pigment bozuklukları oluşabilir. “Yanlış cilt tipini yanlış lazerle tedavi ederseniz—örneğin, açık tonlar için tasarlanmış Alexandrite lazerle koyu tenli birini (tip 5 veya 6) tedavi ederseniz—anında yanık oluşturabilir ve kalıcı iz bırakabilirsiniz,” diyor Bustamante. Bu yüzden araştırmanızı iyi yapın. Yönetmelikler eyaletten eyalete değişir ve bazı yerlerde (örneğin New York’ta) teknisyenlerin lisansa bile ihtiyacı yoktur. İdeal olarak, uygulayıcınız dermatoloji eğitimi almış bir dermatolog, hemşire veya asistan olmalıdır. Lazer teknisyeniniz hangi cihazı kullandığını ve neden sizin için uygun olduğunu açıklayabilmelidir. Bustamante’ye göre, koyu tenli kişilere Yag lazer uygulanmalıdır. Cilt tipinizdeki kişileri tedavi etme konusundaki deneyimlerini sormaktan ve işlem öncesinde test atışı istemekten çekinmeyin. Ve gerçekten isteyip istemediğinizden emin olun. Hiçbir uzman yüzde 100 kalıcılık garantisi vermez ama işlem geri döndürülebilir değildir. “Eğer taban bölgenizi tamamen ya da yüzde 50 oranında temizlediyseniz eski halinize dönmeniz mümkün olmaz,” diyor Bustamante. Kalıcılığı, acısından bile daha ağır gelebilir. Elijah için bu deneyim, sadece cilt düzeyinde kalmamış. “Her gün tıraş oluyorum, neden bu kadar fark yaratacağını hiç düşünmemiştim. Ama yarattı,” diyor. “Kendime şunu sordum: Hayatımın geri kalanında ne isteyeceğimi bildiğimi sanan ben kimdim ki?”
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.