İşinde sıkılmak bir bela mı? Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırma en uyku getirici meslekleri ortaya koyuyor. Küçük bir ipucu. Matematikle ilgilenenlerin hiç hoşuna gitmeyecek bir sonuç geliyor.
Hiç düşündünüz mü. Dünyanın en sıkıcı mesleği hangisi olabilir. Hepimizi en çok korkutan şeylerden biri sıkıntıdır. Ondan vebadan kaçar gibi kaçarız, Instagram’da durmaksızın gezinerek boşluğu doldurmaya çalışırız. Oysa bazı insanlar günlerini tam da bu hisle yüzleşerek geçiriyor. Üstelik bu durum sadece yapacak işleri olmadığı için değil, yaptıkları iş başlı başına güçlü bir uyku ilacı etkisi yarattığı için.
En azından Birleşik Krallık’taki Essex Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışmanın vardığı sonuç bu yönde. Farklı meslekler hakkındaki algılarını değerlendiren 500 katılımcının yanıtlarını inceleyen araştırmacılar en sıkıcı bulunan mesleklerin bir sıralamasını yaptı. Büyük ödülü kim aldı. Hazır mısınız. Veri analisti.
Start up dilini akıcı konuşamayanlar için veri analisti demek verilerden anlamlı sonuçlar çıkarabilmek adına sayı yığınlarını didik didik eden kişi demektir. Bazıları için heyecan verici olabilir ancak çoğu kişi için uykuyu getiren bir iş.
Araştırma bu mesleğin tekrara dayalı ve yaratıcılığa pek alan bırakmayan yapısı nedeniyle sıkıcı algılandığını vurguluyor. Sonsuz gibi görünen Excel satırları ve bitmek bilmeyen grafiklerin arasında kaybolmak macera arayanların rüyalarını pek süslemiyor. Veri analistlerini sırasıyla muhasebeciler, vergi uzmanları ve sigortacılar izliyor. Hepsi de katı bir düzen ve metodik görevler gerektirdiği için doğaçlamaya çok az yer veren alanlar olarak görülüyor.
Yine de bu sıralamanın bir algıya dayalı olduğunu unutmamak gerek. Gerçekte veri analizi yapmaktan büyük keyif alan, eğilimleri takip etmeyi ve algoritmalarla çalışmayı bir ressamın fırça kullanması kadar yaratıcı bulan pek çok profesyonel var. Sonuçta sıkılmak tamamen bakış açısı meselesi.
Veri analizi en sıkıcı meslek alanında altın madalyayı kapmış olsa da podyumda yalnız değil. Araştırmaya göre en sıkıcı bulunan ilk beş meslek şöyle.
Veri analisti. Gün boyu rakamların içinde kaybolmak herkesin ilgisini çekmiyor.
Muhasebeci. Düzen, titizlik ve sonsuz finans tabloları pek ışıl ışıl görünmüyor.
Vergi uzmanı. Vergi Kanunu okumak ve yorumlamak. Kimileri için büyüleyici olsa da pek çoğu için hiç değil.
Sigortacı. Hasarları yönetmek ve sözleşmelerle uğraşmak kamuoyunun gözünde pek heyecan verici durmuyor.
Temizlik görevlisi. Hayati öneme sahip bir iş olsa da çoğu zaman sürprizden uzak, rutin bir meslek olarak algılanıyor.
Görünen o ki tüm bu mesleklerin ortak noktası yüksek miktarda tekrar ve katı bir çalışma çerçevesi. Bu da zihinsel uyarım açısından iyi bir üne sahip olmamalarını açıklıyor.
Sürpriz değil. Yaratıcılığa alan tanıyan ve aksiyonun eksik olmadığı işler en heyecan verici olarak algılanıyor. Gazetecilik, sanat, uygulamalı bilimler, öğretmenlik. Tüm bu meslekler kolektif hayal gücümüzde zihinsel adrenalin ve canlı etkileşimlerle özdeşleşmiş durumda.
Ama fazla romantize etmemek gerek. Gazetecilik örneğin bazen soluksuz bir haber kovalamak demek olabilir. Ancak bazen de sıkıcı basın bültenleriyle boğuşmak ve resmi açıklamalarda nokta virgül aramak demektir. Bir gün tarihî bir olayı takip edersiniz ertesi gün saatlerce tek bir yazım hatasını düzeltmeye uğraşırsınız. Her şey bağlama, ortama ve en önemlisi de kişinin kendini motive etme biçimine bağlıdır.
Bu araştırmanın asıl gösterdiği şey iş yerinde sıkılmanın gerçek bir problem olabileceğidir. Çalışma yoğunluğunun yol açtığı tükenmişlik sendromundan çokça bahsediyoruz ancak bore out adı verilen ve can sıkıntısından doğan tükenmişlik de en az onun kadar yıkıcı bir durum. Tüm günü saate bakarak geçirmek, günü bitirmek için telefonda amaçsızca gezinmek. Yıpratıcıdır, hem zihinsel hem fiziksel olarak.
Nitekim başka bir Birleşik Krallık araştırması endişe verici bir gerçeği ortaya koydu. İş yerinde derin bir sıkıntı yaşayan kişilerin kalp damar hastalıkları geliştirme riskinin üç katına kadar çıktığı görülüyor. Demek ki rutin gerçekten bizi yavaş yavaş öldürebiliyor.
Her zaman değil. Eğer muhasebecisiniz ve işinizi çok seviyorsanız bu sıralamanın ne önemi var. Önemli olan kalabalığı değil kendinizi tatmin etmeniz. İşiniz popüler bir hayalin karşılığı olmasa da yaptığınız işte anlam bulabiliyorsanız gerisi çok da mühim değil. Sıkılmak kader değildir. Kimileri bu durumu yeni beceriler geliştirmek, yolunu değiştirmek veya önceliklerini yeniden düşünmek için bir sıçrama tahtasına çevirir.
Hem dürüst olalım. Her mesleğin kendine göre sıkıcı işleri vardır. Bir rock yıldızı bile bir kısmını doğal olarak sıkıcı bulduğu e postalara veya yaratıcı olmayan röportaj sorularına cevap verir. Bu yüzden en eğlenceli mesleği aramak yerine kendimize şu soruyu sormak daha doğru olabilir. Bir işi sizin için heyecan verici kılan nedir. Çünkü nihayetinde sıkıntı büyük ölçüde bir bakış açısı meselesidir.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ FRANSA WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
