Şu an hem yeni vizyona giren filmin Aşk Mevsimi, hem de tiyatro oyunun Öteki ile gündemdesin. 2024 senin için nasıl başladı?
2024 oldukça yoğun başladı fakat hızla da duruldu. Ama şimdi gerçekten uzun süredir yapmak istediğim şeylere vakit bulabiliyorum. Daha çeşitli şeyler üretebilmek için yoğun bir şekilde çalışıyorum.
Biraz Aşk Mevsimi’nden bahsetmek istiyorum. Aşkın iç burkan yanlarına ışık tutan bir film, dolayısıyla duyguyu geçirebilmek izleyicinin karakterlerle bağ kurabilmesi için önemli. Sen oynarken nelere dikkat ettin?
Samimiyete, hata yapmaktan çekinmemeye, kişisel anıların kuvvetine ve anın doğurduklarına izin vermeye.
Bu tarz rolleri oynarken oyuncuların kendi deneyimlerini ve geçmiş duygularını karaktere katıp katmadığını hep merak etmişimdir. Ali’de Cem’den neler bulabiliriz?
Benim de nispeten daha genç yaşlarımda benzer bir tutkulu aşkım olmuştu. Uzun süre peşinden koşmak, beraber olamamak, çok sevmek, yanlış sevmek gibi. Fakat benim hikayem biraz daha farklı sonuçlandı ve yıllar sonra birlikte olduğum kişiye duyduğum aşkın aslında bir ölçüde geçmişte kalan bir eksikliğin tamamlanamaması olduğunu fark etmemi sağladı.
Sence aşk hep mutluluk getirir mi? Yoksa süreç boyunca yaşadığımız olumlu olumsuz o duyguların toplamı mıdır? Senin aşk tanımın ne olur?
Tabii aşk derken neyi kastettiğimiz de önemli ama bence aşk var olduğu o en sıcak ve uçarı haliyle yalnızca mutluluk getirir. Bence aşk bir ebeveynin evladını sevmesi gibi saf ve bir o kadar da kör bir hal.
Geçmişten bugüne kariyerine baktığımda hiç durmadan çalıştığını görüyorum. Tiyatro oyunları, dijital yapımlar, diziler ve sinema projeleri ardı ardına gelmiş. Kendini çalışkan olarak tanımlar mısın? İşinle nasıl bir ilişkin var?
Kendimi çok çalışkan olarak tanımlarım. Çalışmak benim hayatımın neredeyse tamamını kaplıyor. Ya da başka türlü ifade edecek olursam hayatımın tamamı işimle bir şekilde ilişkili oluyor.
Farklı mecralarda karşımıza çıkıyorsun fakat senin içinde yer almayı en sevdiğin işler hangileri? Dijitale mi daha yakın hissediyorsun yoksa sahneye mi? Neden?
Kesinlikle sahneye daha yakın hissediyorum çünkü ortaya çıkan eserin en kolektif halinin tiyatro olduğunu düşünüyorum. Montajı bittikten sonra tamamlanan ve ölen değil her sahnelenişte yeniden var olan bir yapısı olması, iletişimin doğrusallığı ve tabii ki beni mutlu etmesi ve mutlu ettiğime tanık olmam.
2023 yılında “Loners in Wilderness” adlı ilk fotoğraf sergini açmışsın. Bu tutkun nereden geliyor?
Yıllar yıllar önce dedemden kalan bir fotoğraf makinesi vardı. O makineyle çeke çeke, merak ede ede gelişti herhalde. Fotoğraf çok önemsediğim bir dünya ve normalde girmeyeceğim yerlere, tanık olmayacağım hikayelere dahil olmamı sağlıyor.
Cem ‘Aşk’ın fotoğrafını çekseydi kadrajında ne yer alırdı?
En masum olan neyse o.
Kamera arkasında da yer almayı seviyorsun… Yönetmeye sıcak bakıyor musun, ilerisi için bu tarz projelerin var mı?
Evet, çok sıcak bakıyorum ve bunun için de yavaş yavaş geliştiriyorum kendimi. Şimdi kendi yapmaya çalıştığım bir iki tiyatro oyunu var. Umarım daha çok şey yapabilirim.
Kamera önünde çalışmak kamera arkasında olmayı nasıl besliyor sence? İlgili olduğun, içine girmek istediğin farklı yaratıcı disiplinler var mı?
Oynayan kişinin halini anlıyorsun. Onun nelerden beslendiğini, çokça karşılaştığı engelleri ve nasıl alt edebileceğini görüyorsun ve tecrübelerinle de onu yönlendirebiliyorsun. Yapmış olmak ve ben de yazdım veya yönettim demek için değil ama bir ihtiyaç olarak söylemek istediğimi söyleyebilmem için yönetmenlik ve yazarlık ve tabii ki fotoğraf alanında kendimi geliştirmek ve tecrübe kazanmak çok istiyorum.
Emin Alper’in ilk tiyatro yönetmenliği deneyimi olan Öteki’de oynuyorsun, oldukça da ilgi gören bir oyun. Süreç senin için nasıl geçiyor?
Çok keyifli, gergin olmayan, beraber tartışarak üretebildiğimiz ve eğlendiğimiz bir süreç oldu. Erdem’le aynı rolü oynamak zaten çok güzel bir his. Birbirimize yaptığımız yönlendirmeler, fikirler ve destekler bana neden tiyatroyu yapmayı bu kadar sevdiğimi hatırlattı. Süreç benim için çok güzel geçiyor ve ben olduğum yerden çok mutluyum.
Öteki biraz psikolojik, karanlık bir benlik hikayesi. Bize kendince özetleyebilir misin? Senin oynamaktan en keyif aldığın yanı ne oldu?
Öteki hem kişisel hem de çevresel faktörler sonucu kendi kendiyle yalnız kalan bir adamın hikayesi. Bu yalnızlık tek başınalık değil tam tersine kendisine tıpatıp benzer bir kişiyle tanışması ve kendini yalnızlaştırması. Benim oyunda oynamaktan en çok keyif aldığım yerler Burak karakterinin bir yandan duyguları sürekli değişirken bir yandan kendini ifade etme ihtiyacının yoğun olduğu sahneler. O duygular arası geçişkenlik ve hız benim çok hoşuma gidiyor.
Kendin için neleri hedefliyorsun? İleride yer almak istediğin projeler, şöyle bir karakteri oynamak isterim dediğin düşüncelerin var mı?
Özgürce işimi yapabildiğim ve mutlu olabildiğim, iyi dostluklar kurabildiğim işler istiyorum. Beraber çalışmaktan keyif aldığım ve geriye dönüp baktığımda özlem duyabildiğim işlerde yer almak istiyorum.