Doomscrolling, dijital çağda artık popüler bir terim haline gelen ve sosyal medya veya haber sitelerinde genellikle endişe verici ya da depresif bir dizi haberde kaybolma alışkanlığını tanımlıyor. Ekranlarımız adeta bedenimizin bir uzantısı haline gelirken, bu alışkanlık genç yaşlı demeden geniş bir kesimi etkiliyor ve bilgi akışının hızlı ve durmaksızın devam etmesiyle bir toplum fenomenine dönüşüyor.
Doomscrolling, sadece bir bilgi tüketimi fenomeni değil, aynı zamanda bizi strese ve umutsuzluğa sürükleyen bir döngü. Hiçbir şeyin yolunda gitmediği, kötü haberlerin ve felaketlerin arka arkaya sıralandığı bir atmosfer hissi yaratıyor. Bu olgu, COVID-19 pandemisi sırasında haber kanallarının yoğun bir şekilde bilgiye boğulmasıyla zirveye ulaştı, ancak sürekli alarm verici haber akışıyla pandemi öncesinde de zaten var olan bir durumdu.
“Doomscrolling” terimi, “doom” (kötü kader) ve “scrolling” (kaydırma) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor; bu, davranışı kısaca tanımlayan bir ifade. Sorun şu ki, bu olumsuz haberler bir girdaba dönüşüyor ve insanlar sürekli trajediler, ekonomik kötü haberler ya da sosyal krizlerle besleniyor. Anlık bilgi akışı ve popüler içerikler çağında, mutsuzluğa olan bu takıntı, TikTok'taki son trendler kadar viral hale geliyor.
Araştırmalar, negatif içeriklerin aşırı tüketimi ile artan anksiyete, stres ve depresyon arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu gösteriyor. The Times tarafından yayımlanan bir rapor, sosyal medyada çok zaman geçirenlerin depresif belirtiler geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni, beynimizin negatif bilgileri işleme şekli. Tehdit edici ya da endişe verici olanlara odaklanmaya biyolojik bir eğilimimiz var. Her kötü haberde vücut, stres hormonu olan kortizol salgılıyor; hem de durumla doğrudan bir etkileşimimiz olmasa bile.
Flinders Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma, durmaksızın içerik kaydıran kişilerin varoluşsal anksiyete yaşadığını ve diğer insanlara karşı güvensizlik geliştirdiğini gözlemledi. Sürekli alarm verici bilgilere maruz kalan modern toplum, günlük yaşamı kemiren bir güçsüzlük ve felaketçilik duygusu yaratıyor.
Doomscrolling’in en zararlı etkilerinden biri, gerçeklikten kopma ve izole olma hissi. Çevremizle anlamlı iletişimler kurmak ya da yaratıcı projeler geliştirmek yerine, saatlerimizi dünya gözlerimizin önünde çöküyormuş gibi görünürken geçiriyoruz. Bu duygusal yük, psikolojik bir yorgunluk yaratıyor ve heyecanımızı, motivasyonumuzu baltalıyor. Daha bilgili hissetmek yerine, günün sonunda kendimizi daha tükenmiş ve daha kötümser buluyoruz.
Bu döngüyü kırmaya çalışanların tanıklıkları, bağımlılığın boyutunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Pek çoğu bilinçsiz bir refleksin esiri olduklarını fark ediyor: Akıllı telefonlarını açıyor, haberleri kaydırıyor ve pozitif-negatif ayrımı yapmaksızın her şeyi absorbe ediyorlar. Bu pratik hızla bir alışkanlığa, sıkıntı ya da strese otomatik bir yanıt haline geliyor.
Her şey kaybolmuş değil. Kötü haberlerin bu aşırı tüketimini azaltmak ve zihinsel dengeyi yeniden kazanmak için çözümler var.
1. Zaman Yönetimi Uygulamaları Kullanın
Forest, RescueTime veya StayFocusd gibi uygulamalar, sosyal medyada ya da haber sitelerinde geçirilen zamanı sınırlamak için değerli araçlardır. Bu araçlar, zaman yönetimine daha bilinçli bir yaklaşım sunar, okuma anlarımızı düzenlerken negatif içeriklerin aşırı tüketimini engeller.
2. Farkındalık ve Meditasyon Uygulamaları
Doomscrolling’in etkilerine karşı bir diğer yaklaşım meditasyon ve farkındalık uygulamalarıdır. Bu pratikler, dünyanın haberlerinin yaydığı kaygılardan uzak, anda kalmayı teşvik eder. Farkındalık, stresi azaltır, zihni sakinleştirir ve düşüncelerinizi kontrol altına almanıza yardımcı olur. Bilginin bitmek bilmeyen akışına karşı bir kalkan oluşturur, refleksif davranışlar yerine bilinçli bir duruş sağlar.
3. Sağlıklı Sınırlar Belirleyin
Haberlere erişimi gönüllü olarak sınırlamak ve belirli zaman dilimleri oluşturmak etkili bir çözümdür. Haber okumak yapılandırılmış bir an olmalı, dürtüsel bir aktivite değil. Ayrıca, yatak odası gibi teknoloji kullanımına kapalı alanlar, bu dijital akıştan uzaklaşmak için bir sığınak haline gelmelidir. Özellikle yoğun bir günün ardından, gece saatlerinde cihazlardan uzaklaşmak yeniden enerji toplamak için kritik önem taşır.
4. Bilgiyi Daha Yapıcı Bir Şekilde Tüketin
Kötü haberler içinde boğulmak yerine, neden bilgi tüketiminizi daha pozitif ya da yapıcı konulara genişletmeyi denemiyorsunuz? İlham verici içerikler, motive edici hikayeler ya da zihni ve yaratıcılığı besleyen platformlar mevcut.
Doomscrolling, aslında içinde yaşadığımız dijital çağın bir semptomu. Bu aşırı bilgi tüketimi, duygular yoluyla etkileşimi teşvik eden platformların mantığı sayesinde mümkün hale geliyor. Negatif içeriğin daha fazla dikkat çektiğini bilen bu platformlar, bu tür içerikleri öne çıkarmayı tercih ediyor. Ancak bu bir kader değil. Kullanıcılar olarak, ne tükettiğimizi seçme kapasitesine sahibiz.
Dijital alışkanlıklarımızın daha fazla farkına vararak ve negatif bilgiye maruziyetimizi azaltmak için stratejiler benimseyerek, bu eğilimi tersine çevirebilir ve psikolojik sağlığımızı iyileştirebiliriz. Doomscrolling, bir kader olmaktan ziyade, farkındalık ve daha dengeli pratiklerle üstesinden gelinebilecek bir durumdur. Ancak, duraklat düğmesine basmaya ve zamanımızı ve zihnimizi yeniden sahiplenmeye cesaret etmek gerekiyor. Bu, bilgi fazlalığına karşı bir direniş ve daha iyi bir zihinsel sağlık yolunda atılmış bir adımdır.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ FRANCE WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.