Barcelona'yı Bir Sandalye, İskemle Ve Sedir İle Hafızaya Kazıyabilen Mimar: Mies Van Der Rohe
GQ EVDE

Barcelona'yı Bir Sandalye, İskemle Ve Sedir İle Hafızaya Kazıyabilen Mimar: Mies Van Der Rohe

“Less is more” yani “Az daha fazladir.” sözünü duymuşsunuzdur. Sizi o lafin sahibiyle tanıştıralım: Alman-Amerikan bir mimar ve tasarımcı Ludwig Mies van der Rohe. Yine her yerde gördüğümüz, replikalarına rastladığımız 'o ünlü' eşyalardan biri 'Barcelona Chair' ve çok daha fazlasını yarattığı, kariyer hikayesi ve de endüstrideki etkisi ile karşınızda 'Mies'.

1886 yılında doğan Mies Van Der Rohe’un tasarımlarından bahsederken serinin devamında ismi geçeceklerin de adi geçebilir. Alvar Aalto, Le Corbusier, Walter Gropius ve Frank Lloyd Wright ile birlikte Modern Mimari – Internationalist Style’in babası olarak sayılmasının yanında, ufuklar açan modern tasarım yuvasi Bauhaus’un da son müdür kendisi. Ona çoğunlukla Mies diye hitap ediliyor; ben de yazının genelinde bu şekilde bahsedebilirim isminin uzunluğundan. Kendini bir tasarımcı olarak geliştirirken ismini de şekillendirmis aslında. Ismi Ludwig, soyadı Mies iken uzerine Berlin’de mimarlığın verdigi asillikten “van der”i ve annesinin kızlık soyadi “Rohe”u ekliyor. Tasarımları, yapıları ve bugüne biraktiklarina bakalim beraber.

 

Aachen/Almanya’da doğan Mies, Berlin’de Bruno Paul’un mimarlık ofisine katiılmadan önce babasının taş oyma atölyesi ve bazı lokal tasarım ofislerinde çalisir. Alman mimari ve endustriyel tasarimin onemli figurlerinden Peter Behrens’in ofisinde tasarim hayatina baslayan Mies’in yolu burada Le Corbusier ve Walter Gropius’la kesişir. “Ya kesişmeseydi” ihitimalini düşünmeyi istemem kendi adıma.  Aslına bakarsanız “Mies olmasaydi tasarim tarihi nasil etkilenirdi” genis bir soru: Mimaride minimalizm, sehir manzarasi, modern Avrupa evleri ve gunumuzde daha da fazla gördüğümüz ikonik mobilya tasarımları gibi önemli katkıları var. 1912’de Berlin’de kendi ofisini kuran Mies bir denklemi çözmeye odaklanıyor: Estetik ve fonksiyon. Bu aslında her tasarımcının çıkış noktasi çünkü form ve fonksiyon dengesi veya dengesizliği (hata olmadığı sürece) bilinçli bir tercih. Mies’de öne çıkan minimal düzlemlerin kesişmesi ve kullandığı materyallerin yorucu olmayan buluşması. Bir diğer özelliği de mimari projeleri icin tasarladığı mobilyaların aynı estetikte olmayabilen evlerimiz, ofislerimiz, sosyal mekanlarda bile uyumla kullanılabilmesi. Bütün bunlar sırasında geliştirdiği görsel ve konseptler farkinda olmadan gelecekte tasarlayacagı gökdelenlerin temelini oluşturuyor.

 

 

İlgili Başlıklar
Daha Fazlası