Fotoğraf: Netflix
Baştan belirtmekte fayda var, belgeselde futbolcunun gittiği her takımda yaşadığı olayları eşit ölçüde anlattığını düşündüysen yanılıyorsun. Çünkü vurgu, Anelka’nın 2010 Dünya Kupası’nda Fransa teknik direktörü Raymond Domenech ile yaşadığı tartışma üzerine yoğunlaşmış.
Anelka’nın sivri ve kuralcı karakterinin başına neler açtığıyla perde açılıyor. Bu olaylı kariyerin ilk büyük vukuatı PSG’den olaylı bir şekilde gerçekleştirdiği Arsenal transferiyle başlıyor. Daha genç yaşta spot ışıklarını üstüne toplayan Anelka gittiği her yerde “olay adam” olmayı fazlasıyla başarıyor.
Gittiği kulüplere değinilince gözler Fenerbahçe’yi aradı tabii. Anelka’nın İstanbul’a gelişiyle ilgili birkaç görüntü ve Fenerbahçe formasıyla oynadığı maçlardan bir iki saniyelik görüntü hariç elle tutulur bir şey yok. Taraftarlardan bir hayli tepki gelmiş olacak ki Anelka Instagram sayfasından hikaye atarak açıklama yapmak zorunda kaldı. Netflix’in sadece Fenerbahçe kariyerini değil, Bolton, Juventus, Shangai, Mumbai gibi takımlarda oynadığı kısımları da kestiğini söyledi. Daha uzun versiyonu için çözüm bulmaya çalışılıyormuş. Deyim yerindeyse Anelka topu taca attı.
2010 Dünya Kupası’nda teknik direktör Domenech ile yaşadığı tartışma ise medyanın nasıl güçlü bir silah olduğunu açıkça anlatıyor. Soyunma odasında yaşanan bir tartışmanın nasıl ülke siyasetinin malzemesi oluşundan Fransa’nın turnuvaya nasıl havlu attığına kadar yaşanan çarpıcı gelişmelerin “aslında”sını izliyoruz.
Daha fazla spoiler vermeden Anelka’nın belgeselin sonunda kendi başına buyrukluğunu, kendi yoluna gidişini en iyi tanımlayan bir sözüyle finali yapmak istiyorum: “Bu gidilebilecek en iyi yol değildi ve bunu kimseye tavsiye etmem. Ama benim yolum bu.”
