Pornonun o anları: 6. bölüm
Hayat Rehberi

Pornonun o anları: 6. bölüm

Matbaanın pornoyu keşfi ve Türk dergiciliğinde pornonun ulaştığı 'kaçınılmaz' son...

Mürekkep kokulu sevişmeler

Sinema, video kasetler, internet... İnsanlığın her teknoloji eşiğini kucağında pornografiyle atlama başarısından parça parça söz ettik daha önce. Fakat matbaa teknolojisi eşiğini bugüne kadar ıskaladık ki, onun için neredeyse 500 yıl önceye, 1524’e, İtalya’ya gitmemiz gerekiyor.

İki kahramanımız var. Birisi Pietro Aretino. Yazar, şair ve mizahçı. Pornografik öyküleri, oyunları, şiirleri, taşlamalarıyla ünlü. Kendi dönemi için çok da iyi bir ün değil aslında. Oradan oraya sürülüyor, kovuluyor ama müstehcen neşriyattan vazgeçmiyor. Diğer kahramanımız ise Aretino’nun yakın arkadaşı, ressam Giuliano Romano. Daha sakin, sessiz, kendi halinde biri. Ama iş sanata gelince, Aretino’dan geri kalmıyor. Tablolarında çok gerçekçi sevişme anları çiziyor. Derken bir gün... Tahmin edileceği üzere, muzır fikir Aretino’dan çıkıyor. Romano’ya, “Senin resimleri matbaada bastırıp çoğaltalım. Ben de altlarına erotik şiirler, kısa öyküler yazarım. İyi para kazanırız” diyor. Romano kabul ediyor. Bir matbaa buluyorlar, tarihe geçiyorlar. Matbaanın yaygınlaşmasına “İncil’i çoğaltmak kolaylaştı” diye sevinen kilisede bir şok dalgası hissedilse de, Aretino-Romano ikilisinin hamlesi yeni teknolojinin kullanım alanları konusunda ufuk açıyor.

Matbaadan çıkmış ilk pornografik yayın, 16 resimlik bir seri. Burada bir mürekkep kokusu romantizmine, matbaadan yeni çıkmış eser duygusallığına dalmak da vardı ama dalmayalım şimdi. Tam yeri olmayabilir.

 

O’nun Hikayesi’nde kaçınılmaz son

Türkiye, 90’lı yılların başında bir Kral dergisi dönemi yaşadı. Öncü ve simge dergiydi. Yeni bir yerli porno dergicilik dalgasının simgesi. Kral’ın peşinden giden çok oldu. Birkaç yıl içinde, çoğu üç-beş sayı çıkan yüzlerce, gerçekten yüzlerce dergi yayınlandı. Küçücük bürolarda bir sürü haftalık ve aylık dergi üretiliyor, her derginin her sayısı için dava açılıyor, genellikle temizlik görevlileri ya da çaycılar arasından seçilen yazıişleri müdürleri, sayı başına iki-üç yıldan, bin yılı bulabilen hapis cezaları alıyordu. Enteresan bir dönemdi.

O yayın bolluğu içinde çoğu dergi unutuldu gitti, çok azı iz bırakabildi ki, bunların arasında O’nun Hikayesi bambaşka bir yere sahipti: 15 günlük erotik fotoroman dergisi O’nun Hikayesi / 18 yaşından küçüklere satılamaz... Daha önce Türkiye’de gerçek cinsel birleşme anlarını aktaran “yerli” fotoğraflar yayınlanmıştı, yabancı fotoromanlar da vardı ama yerli pornografik fotoroman dergisi yayınlanmamıştı. Hem de ne fotoromanlar: Aşk Labirenti, Sevgi Çemberi, Sevgili Arkadaşım, Azgın Kolejli gibi unutulmaz maceralar. Maalesef fotoğraflarını burada yayımlayamadığımız dev oyuncu kadroları. Fikir verebilmek için şöyle diyelim: Flash TV’nin kült dizisi Gerçek Kesit var ya, onun porno versiyonunu düşünün, öyle bir şey.

O’nun Hikayesi her sayıda vites artırdı. İlk sayılardaki diyaloglarda sevişme, alet, orası gibi kelimeler kullanılırken zamanla yine burada aktaramayacağımız kelimelere dönüldü. Ve kaçınılmaz son geldi. Kısa ama dolu dolu yaşamıştı O’nun Hikayesi. Tayfun-Aysel çiftinin grup seks sırasında başkalarıyla sevişirken girdikleri diyaloğu unutmak mümkün mü? “Ohh! Ayselcim karıcım, gel bak gel, şu muhteşem...” Neyse...

 
Pornonun o anları: 5. bölüm
Pornonun o anları: 4. bölüm

Pornonun o anları: 3. bölüm
Pornonun o anları: 2. bölüm
Pornonun o anları: 1. bölüm


Pornonun o anları her ay GQ'da

İLGİLİ İÇERİKLER pornonun o anları pornografi
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası