Bir insan belgeselinde maun rengi teninizle milyonların sevgilisi olmak, hatta adonislerine türkü yakılan bir birey haline gelmek ister misiniz? O milyonların gözü önünde duygulanıp ağlamayı, komşunuz Nebahat abla gibi dedikodu yapmayı ve darbeli şekilde düşmeyi göze alıyorsanız, neden olmasın?
Fit olmayan birinin Survivor adasında hayatta kalma şansı neredeyse yok. Fakat konu fitlikle de kapanmıyor maalesef. Şekil itibarıyla geometrik ve kabartmalı olmalı, en az üç Yunan tanrısını boyun ve diz arasındaki uzuvlarınız üzerinde takdim edebilmelisiniz. Başlarda tanrılarınızın bir kısmı çıplak gözle seçilemez olabilir. 20 günün sonunda sizi izleyenlere “Say my name!” diye haykıracaklarından şüpheniz olmasın. Elbette bugün bir Acun değilseniz, dev kedilerin örttüğü göbeğinizle adaya ayak basmayı beklemeyeceksiniz.
Adadaki en büyük dert, açlık biliyorsunuz. “Her yer balıkken ne açlığı?” diye soranlarınızı sağa alıyorum, demek ki bir su sporu geçmişiniz var. O ünlülerin yakaladığı kilo kilo balığa baktıkça aklınız gitti, benim de gidiyor. Balıktan anlamayanlara, zıpkına/oltaya gelemeyenlere ise tek bir sorum var: Lise, üniversite çağlarından dişi bir grup hayrana sahip misiniz? Cevabınız evetse, sizi bir sonraki maddeye alıyorum. Diğerleriniz lütfen dağılın, adanın önünü meşgul etmeyin tatlım.
Zamanında Murat’ın tersten piyano çalıp doğaçlama şarkı söyleyebildiği, Hilmi Cem’in canı sıkıldıkça Latin figürleri yapıp elleri üstünde yürüdüğü, Doğukan’ın ya tahta oyduğu, ya ev inşa ettiği ya da DJ’lik yaptığı, büst gibi adam Cengiz’in bile Ajdar taklidiyle aklımızı aldığı ada ortamında, “kuul” takılarak puan toplamanız biraz zor görünüyor. En azından bir Cem Yılmaz taklidi yapmaya çalışın. Biliyorum çok 90’lar ama Atalay Demirci bile yüksünmeden yapıyor, bence denemeye değer.
Aranızda vaktiyle adanın dibinden kum çıkarmış olanlarınız, delikanlılığına laf gelince Hulk’a dönenleriniz elbet vardır. Saygı duyuyorum. Survivor adasındaysa delikanlılık seviyeniz, kulak memesi kıvamında olmalı. Misal, akşamları ateş başında duygulanıp şarkı söyleyen, oyun kaybedince Zen eğitimi almış Brus Vilis edasıyla gülümseyebilen, oyun kazanınca önce Allah’a, sonra annelere “rispek” yollayan bir varoluş içinde bulunmalısınız. Kadın takım arkadaşlarınıza bolca sahil pozu verecek zamanı yaratmak, onlara şiddet içeren cümleler zinhar yöneltmemek ve Türk Survivor’ında olduğumuz için hiçbirine hallenmemek, sorumluluklarınız arasında.
Geçen yıllarda üniversite öğrencileriyle yapılan anketler gösterdi ki, gençlerimiz yüzde 70 oranında “Acun olmak” istiyor. Büyük ihtimalle zat-ı şahanelerinin ne kadar yoğun çalıştığından habersizler. Fakat o sürat teknesini, o serveti düşündükçe benim de Acun olasım geliyor. Çünkü günün sonunda kastır, sevimliliktir, yan gülüştür, adada insan doyurmaktır; bunların hepsi yalan. Alfa erkek dediğin deneyimli psikologlar eşliğinde cümle âlemin psikolojisiyle oynayabilecek ve bunu günlük TV akışının üçte birinde yayınlayabilecek gücü kendinde bulandır. İşte ben öyle Alfa’ya Beta olurum oh bebek, Beta olurum.