Kısıtlı sürede çok şey konuşmak istiyorum, merak ettiklerim ve sorularım hazır şekilde beklerken The Witcher’ın kocaman bir evren olduğunu ve 2. sezon başlarken, bu evrenin hangi noktasındayız, sezondan ne beklemeliyiz diye düşünüyorum. Bu sezon, dizinin yaratıcısı Lauren Schmidt’in vizyonunun yansımalarını daha belirgin şekillerde göreceğimizi söylüyor namıdiğer Geralt, Henry Cavill. Bir yandan da köpeğini seviyor.
Lauren’ın kitaplar ve oyunlardan ilham alarak kendi vizyonunu ortaya koyduğu bir sezon bizi bekliyor. Böylece günün sonunda, kitapların tamamını baştan aşağı okuyan hayranların bile birçok sürprizle karşılaşacağı bir hikaye doğuyor.
Bugün geldiğimiz noktadan bakınca Henry’nin, Geralt’la uzun bir mesaisi var. Dizinin ilk duyurulduğu günleri düşünüyorum, Geralt halihazırda milyonlarca hayranı olan bir karakterdi ve doğal olarak onu canlandıracak oyuncu da bu görevi ciddi bir merak sonucu ve beklentiyle üstlenecekti. Geçen bunca zaman içinde, Henry’nin Geralt’a yaklaşımının değişip değişmediğini soruyorum.
Onun için her zaman öncelik, kaynak materyale sadık kalmak. Andrzej Sapkowski’nin yarattıklarını seviyor ve dizideki Geralt’ın da -olay örgüsü el verdiği ölçüde- aslına sadık kalmasına uğraşıyor. Geriye dönüp baktığında, Henry ilk sezondaki Geralt’ı daha gözlemci ve dinleyici olarak hatırlıyor. Yeni sezon özelinde ise, daha laf ebesi, daha entelektüel ve daha bilge bir Geralt izleyeceğimizi söylüyor.
Her yeni karakterin, oyuncuya yeni bir perspektif getirdiğini söyleyebiliriz. Geralt’la zaman geçirdikçe, oyunculuk hakkında neler öğrendiğini ya da fark ettiğini sorduğumda Henry, Geralt ile geçirdiği yılların, ona belki de en belirleyici olarak bir hikayeyi aksiyon yoluyla anlatmayı öğrettiğini belirtiyor. 1. sezonun ilk bölümünde Blaviken’daki dövüş sahneleri için birlikte çalıştığı Wolfgang Stegemann sayesinde, hem kendi hem de Wolfgang’ın hikaye anlatma becelerilerini harmanladığını ve ortaya çıkan sonuçtan memnun kaldığını söylüyor. Bu yeni beceriyi, ileride de kullanmak istiyor.
Dizinin ilk sezonunda birkaç kez duyduğumuz “People linked by destiny, will always find each other” sözünü hatırlatıyorum ona. Bana kalırsa The Witcher’ın temalarından kader ve bağ kurma arayışını en iyi özetleyen cümle bu. Üstelik bunlar, günümüz toplumunda da sıklıkla peşine düştüğümüz, kafamızı kurcalayan ve her daim geçerli evrensel temalar.
Henry, evrensel temaların fantastik ve bilimkurgu türlerinde sıkça işlendiği için, bu türlerin her zaman bize heyecanlı ve çekici geldiğine inanıyor. Aslında bu yönleriyle fantastik hikayeler, her birimizi kendi duygu dünyamızda bir keşfe davet ediyor. Hikayelerle yaşamayı seven çoğumuz gibi Henry de bir fantastik tür okuyucusu ve izleyicisi. Hayata dair öğrendiklerinin bazılarını, en sevdiği fantastik karakterlerin yolculuklarından öğrendiğini söylüyor. Ve şu an, belki de dünyanın en popüler ve büyülü evrenlerinin birinde, The Witcher’ın hikayesini bizlere ulaştırıyor, serinin hem bir hayranı hem de anlatıcılarından biri olarak.
Onunla ilgili bilinmesi gereken bir diğer şey de, gerçek bir gamer olduğu. The Witcher’ı konuşurken akla oyunların gelmemesi düşünülemez, ben de böyle bir gamer’ı yakalamışken dizinin ilerleyen sezonlarında oyunlardan belli bir görevi ya da bölümü görmek, canlandırmak isteyip istemeyeceğini merak ediyorum. Hileli bir soru ama sormak zorundayım. Hem oyunlar hem kitaplarda, Geralt’ın en sevdiği özelliğinin bir canavar avcısı olarak, işinin bolca hazırlık ve yolculuk gerektirmesi olduğunu söylüyor. Bu noktada oyunlardan Bloody Baron hikayesini örnek veriyor; oradaki detaycılığını ve hikaye anlatımını hatırlatıyor. Dizide benzeri hikayeleri neden izlemeyelim ki? Bolca sürprizin bizi beklediğine eminim.
Geralt’ı kısaca tanımlamak istesek, iki kelimeyle “gerekeni yapar” diyebilirim. İlk sezondan örneklerle konuşuyoruz, bazen gerekeni yapmak Geralt için tatsız sonlar doğurabiliyor, takdir görmeyip katil yaftası ile şehirden kovulabiliyor. Ancak her zaman yoluna devam ediyor. Henry’nin gözünde de karakterle ilk tanıştığı andan itibaren Geralt’ı özel kılan yanı bu olmuş.
The Witcher 2.Sezon - Netflix
2.sezon bambaşka bir yönden de özel olacak, dizinin hayranları olarak Geralt ve Ciri’nin buluşmalarını bekliyoruz ve onların ilişkilerini detaylıca keşfetme zamanımız gelmek üzere. Hem Geralt kimliğiyle hem de bir The Witcher hayranı olarak, Henry’ye bu buluşma öncesi hislerini soruyorum. Geralt, 70’inin üstünde bir karakter ve yıllar içinde birçok şey görüp geçirmiş. Ciri’ye ise, Geralt’ı bulması söylenmiş. Henry bu noktada, bu iki karakterin buluşacakları zaman geldiğinde, Geralt’ın Ciri’nin yaşadıklarına ve hissettiklerine karşı hassas olması gerektiğine inanıyor. İkilinin bir dede ile torunu gibi bir ilişki kuracaklarını düşündüğünü söylüyor. Terazinin dengesi, sezon ilerledikçe belli olacak.
The Witcher, epik bir dünyada dokunaklı bir hikaye anlatıyor ve bu serüvende, henüz yolun çok başındayız. Henry Cavill’la birlikte bu yolun sonuna kadar gitmek, kesinlikle eşsiz bir seyir zevki vadediyor.