Artık elektrikli otomobiller çağına giriyoruz. Geçmişe bakıldığında bir Jaguar’ın son derece eklektik tasarımlara sahip olduğunu görürüz. Bunun en önemli nedeni bir Jaguar’ın her zaman heyecan uyandırması gerekliliği. Bunu elde etmenin en iyi yöntemlerinden biri de bir miktar alışılmışın dışına çıkmaktır. Geçmişte Jaguar tasarımlarında motor bölümü kapağı daha uzun, tavan daha alçak ve jantlar daha büyüktü. Jaguar’da her zaman “normalden farklı” dedirtecek şeyler vardı. SS100 modeline baktığımızda, büyük lambalara, keskin hatlara sahip olduğunu, hatta kanatların bile gövdeyi olduğundan daha fazla hacimli göstermeye eğilimli olduğunu görürüz.
Kurucu Sir William Lyons’ın en iyi yaptığı şey de böyle büyük öğeleri tasarımda kullanmaktı. Bir Jaguar söz konusu olduğunda, baktığınız her şey güzel olmak zorunda. Gözleri yormamalı. Kişisel olarak güzelliği; gözleri yormayan, sorgulamak zorunda kalmadan keyif almak olarak tanımlarım. Sorgulamaktan hoşlanan insanlarla bir sorunum yok. Ancak bir Jaguar’ın kolay özümsenebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaratıcı olan her şey gibi o sadeliği doğru şekilde ortaya çıkarmak da zaman alıyor. Genel dengeyi göz önünde bulundurmadan bir şeyleri uç noktalara taşımak daha kolay. Bu sebeple bahsettiğimiz konu aslında ihtişamın ve güzelliğin bir bileşimi. Ayrıca maskülenlik ve duygusallık arasında da bir denge olmalı. Bir Jaguar iddialı olabilir ancak asla kaba olamaz. İçinde erkeksiliği ve kadınsılığı barındırır. Fazla saldırgan, fazla şirin veya umursamaz görünen bir otomobil yaratmadan bu dengeyi oluşturmak çok zordur. Modern bir Jaguar’da duruş büyük önem taşır. Tüm zamanların en güzel otomobili olarak görülse de, şu an kabul ediyoruz ki E-TYPE, son derece doğal geometrisi nedeniyle olağanüstü bir şekilde varlığını hissettirebiliyordu. Gövdesi sanki boşlukta süzülüyor gibiydi ve başarılı olan da bu tasarımı oldu.
E-TYPE’ta her şey ihtişamı yansıtıyordu, insanlar onu bu yüzden sevdi. Otomobilin coupé profili çok çarpıcı bir şekilde düşüyor ve kabinin motor kapağına olan oranı anlamsız bir hal alıyordu. Ama işe yaradı. 2018’de ise limitleri zorlama çok kolay ulaşılabilen bir kavram olmaktan çıktı. Zamanla tüm detayların değerlendirilmesi ve özenle gereken bir kavram oldu. Her milimetreyi zorluyoruz çünkü oynamak için bize bırakılan pay artık bu kadar. Bir otomobil üretmek için bize verilen genel rakamları göz önüne alırsanız diğerleriyle hemen hemen aynı biçim elde edilir. Bu yüzden yapmaya çalıştığımız şey bundan uzaklaşmak üzere biraz daha zorlamak, arada bir bazı çizgileri biraz kalınlaştırmak gerekir. Ancak yönetmelikler (örneğin çarpışma testlerine ilişkin kurallar) bunu her geçen gün zorlaştırıyor. Artık elektrikli otomobiller çağına giriyoruz. Bazı tasarımcılar, insanlar alışık oldukları için geleneksel profili korumak istiyor, fakat ben burada tamamen farklı bir şey yaratmak için bir fırsat olduğuna inanıyorum. Biçimin çok fazla değişip değişemeyeceğini bilecek kadar çok sayıda elektrikli otomobili henüz görmedik. Birçok açıdan otomobilin altında olanlar [batarya ve yardımcı sistemler] her zamankinden daha fazla belirleyici bir nitelik taşıyor, fakat otomobilin üstünde bu geçerli değil. I-PACE ile görsel öğeleri geriye doğru yaslamaktansa ileriye doğru taşımaya kararlıydım, bu sebeple motoru ortada bir otomobil gibi görünüyor. Zorlama olmayan bir şekilde, kesinlikle farklı bir otomobil olduğunu hissettiriyor. Elektrikli motorun yapısı size özgürlük tanıyor ama aynı zamanda otomobilin yükseltilmesi gerektiği anlamına da geliyor. Bu da Jaguar’ın özüne tamamen aykırı bir durum. Bu yüzden I-PACE’in bir “geçiş” modeli olduğunu düşünürseniz, o zaman bunu kabul edebiliriz. Sedan otomobilin güncel biçimiyle fiziksel ve sosyal açıdan bir geleceği var mı? Bu büyük bir soru. Olduğuna inanıyoruz. Aerodinamik özellikler açısından daha iyi ve otomobili yükseltmek zorunda kalmadan biçimi korumanın bir yolunu arıyoruz. Bataryaları zeminin altına yerleştirmek için her şeyi daha yüksek yapma baskısı altındayız. Bu yaşadığım en zorlu dönem.
Gelen değişiklikler sektörü oldukça zorluyor. Milyarlarca pound maliyeti olan bir şeyle uğraştığınızda ne yapacağınızı biliyor musunuz? Ve ne zaman yapacağınızı? Bir noktada karar vermek zorundasınız. Fakat aynı zamanda son derece heyecan verici “Future TYPE” modelinde bunu deniyoruz. Future TYPE, telefon ile bağlandığınızda çalışan ve kullandıktan sonra da herhangi bir noktada bıraktığınız bir mekanizma ile çalışacak şekilde hayal edildi.Kent içinde kullanıma yönelik optimize edilmiş iki kişilik bir otomobil ancak markanın değerlerine de saygılı. Dikkat çekmek için yine biraz keskin hatlara sahip tabii. Bir direksiyonunuz var [Jaguar tasarımcısı Malcolm Sayer anısına adı Sayer] ve bu sizin kişiliğinizi, otomobile yaptığınız katkıyı yansıtıyor. Otomobile değil direksiyona sahip oluyorsunuz. Markanın ve otomotiv sektörünün gelişimi için ise harika bir başlangıç.