Bazen bazı şeyleri anlamak için bir bağlam gerekir. Marka olarak Prada ve yaratıcıları olarak Miuccia Prada ve Raf Simons insanlarla duygularını paylaşarak iletişim kuran tasarımcılar değil. Elbette duygular da önemli ancak rasyonellik ve imgeler; onların kendini ifade etme biçimi ve kıyafetler üzerinden dünyayı yorumlama şekillerinde daha büyük anlam ifade ediyor.
Sonbahar/Kış 2022 erkek defilesi; her yönüyle Prada'nın şimdiye kadarki en efsanevi erkek moda şovlarından biri olan Sonbahar/Kış 20212’nin 10 yıl sonraki yansıması görevini taşıyordu.
Tarihe "Gücün geçit töreni" olarak geçen bu şov, erkeklerin rolü ve erkeklerin gücünün kendini gösterdiği kodların gülünçlüğü üzerine hazırlanmış bir Prada yorumuydu. Şov; acımasız ve alaycı bir portre çizerken aslında çoktan ölen ancak fark etmediğimiz tozlu ve bayat bir dünyaya ağıttı.
Geçit töreni-tiyatro ve politik-tiyatro: Prada’nın dünyayı anlamlandırırken yaptığı çarpıtılmış yorumla, moda dünyasının en önemli anlarından biri olarak da tarihe geçti. Milano’da Prada ile yaşananlar ibadet ve saplantı arasında gidip gelen çarpık bir ilişkinin ürünüydü.
Defile, bir şehre saygı duruşu, ulusal bir övünç kaynağıydı ve bu dünyaya ilgisi olanlar için üzerine düşünecek çok şey verdi.
On yıl önce Tim Roth, Willem Dafoe, Gary Oldman, Adrien Brody ve Jamie Bell gösterinin yıldızlarıydı, bu sezon gösteriyi Kyle MacLachlan açtı, Thomas Brodie-Sangster, Asa Butterfield, Damson Idris, Tom Mercier, Jaden Michael, Louis Partridge, Ashton Sanders, Filippo Scotti ve Jeff Goldblum kapattı.
On yıl önce gösterinin müziği Peter Greenway'in yönetmenliğini üstlendiği Aşçı, Hırsız, Karısı ve Aşığı filminin müziklerinden Michael Nyman’ın Memorial şarkısıysa (maalesef telif hakları nedeniyle gösterinin YouTube videosunda şarkının sesi duyulmuyor), bugün Human League.
On yıl önce defile bir parodiyse bugün övünç kaynağı.
On yıl önce tema güçse, bugün "varlığımızın hayati bileşeni.”
Sunulan tüm kıyafetler kullanılan malzemeler aracılığıyla -deri veya ipek- bütün ya da parça parça olarak bir bütün hissiyle tasarlanmış. “Hayattaki rolün” tanımını değerli malzeme seçimleriyle de aktarıyor.
Üniforma; Prada ve Simons'ın Prada'nın yaratıcı yönü üzerinde iş birliği yapmadan çok önce çalıştıkları, fark yaratan bir unsur olarak ele alıp militarizm ile onama arasında konumlanan klasik anlamını altüst etmeye çalıştıkları özgür bir kalıp olarak karşımıza çıkıyor.
Miuccia Prada'nın Simons ile defile sonrası canlı yayın sohbeti sırasında söylediği gibi, üniformayı hayatı kolaylaştıran bir araca çevirerek (alıntı yapıyorum) "Nasıl görünmemiz gerektiği konusunda endişelenmemize gerek yok, daha faydalı şeyler yapmak, düşünmek için zamanımız var" diyor.
Böyle olunca koleksiyonda bahsi geçen üniformalar dışında kalan tüm giysiler, onları algıladığımızdan farklı bir anlam kazanıyor. Kolları ve altları kürklü heykelsi kabanlar, dar belli bomber ceketler, deri trençkotlar yapbozun parçası değil artık, üniformanın üzerine giyilerek dikkat çeken bir rol üstleniyor ve hayatı anlatan –kendi kendini tanımlayan giysiler olarak var oluyorlar. Onlar sadece kenar süsü olmadıklarını, merkezde olduklarını belirtiyor. Bunun haricinde kendileri hakkında hiçbir şey anlatmıyorlar.
Her biri, tam olarak üniformanın üzerine giyildiği ve dolayısıyla hayatta bir “gereklilik” olarak karşımıza çıkmadığı için tamamen bir seçimin sonucu oldukları anlamına geliyor.
Milano zenginliğini, yakın tarihini ve anlatısını çalışkanlık değeri etrafında inşa etmiş, fabrikaların ve sanayinin kalbi olmuş bir şehir. Miuccia Prada işçi erkek ve kadınlara her zaman hayranlık ve saygı beslemiş. Bu defilede Raf Simons ile birlikte, duygusal anlatımın kolay yolunu seçmeden farklı bir anlatıyla bir kez daha bize bunu kanıtlıyor.