Yeni sezonda Niyazi Erdoğan koleksiyonunda erkekler için neler var ?
Bu koleksiyon çok özel oldu. Daha önce çok daha kapsamlı koleksiyonlar hazırlıyorduk. Bu sefer küçük, kapsül diyebileceğimiz “gece” temalı bir koleksiyonumuz var. Çok daha samimi olduğunu düşünüyorum. W Istanbul’un gecelerinden esinlenen bir parçası var koleksiyonun. Dolayısıyla W Istanbul özellikle seçilmiş bir yer. Onlarla bizim tasarımlarımız arasında çok örtüşen fikirler var. Benim desenlerim onların kullandığı ve benimsediği temaya çok benziyor. Yeni sezonda erkekler için “gece” temalı parçalar tasarladık. Koleksiyonda ilk defa deri kullandım. Neredeyse bütün gruplarda kürk ve deriyi görebilirsiniz . Çok farklı karakterleri benimseyen bir koleksiyon. Daha önceki koleksiyonlarda hep tek tip bir görüntü vardı. Bu koleksiyonda çok daha farklı karakterler var. Çok daha kapsamlı bir koleksiyonun kapsül bir sunumu oldu diyebiliriz. Desenler de Istanbul gecelerinden esinlenilerek oluşturuldu. Kız Kulesi ve arkasında yer alan silüetten oluşan bir kaleydoskop oluşturduk. Tümüne baktığınızda o detayı görmeniz mümkün değil ama yakından baktığınızda dikkatinizi çekecektir.
Bu sezon erkek modasında beğendiğiniz trendler, stiller ya da belli parçalar var mı?
Önümüzdeki sezon için yapılan hiçbir defileye henüz bakmadım. Bir sonraki sezona hazırlanırken etkilenmek istemiyorum. Ama genel olarak bu sezon kırmızının yükselişi, daha ordu temalı, Napolyon dönemini anlatan ifadeler olduğunu görüyorum. Bu militer ruh gelecek sezon da bizi etkileyecek sanırım. Ben daha çok trendlerden uzak, global bir iş yapıp bir yandan da onları yakalamayı seviyorum. Mesela, bir önceki koleksiyonda 70’ler teması işlenmişti. Bu sezonda 70’lerin yükselişi var. “Gece” biraz daha bunlardan uzak duran bir koleksiyon.
Daima takip ettiğiniz bir moda haftası var mı? Istanbul Moda Haftası için neler düşünüyorsunuz?
Tabii ki Paris. Tüm dünyada tüm yaratıcı güçlerin kendini sunduğu yer Paris’tir. New York, Milano, Londra; hepsinin kuşkusuz kendi kültüründen ve bulundukları bölgelerden etkilendikleri unsurlar var ama Paris Moda Haftası’nın yeri her zaman ayrıdır. Orası ciddi şekilde moda endüstrisinin beslendiği ve büyüdüğü bir yer. Istanbul Moda Haftası daha çok yolun başında. Katedilmesi gereken çok yol var. Dolayısıyla Paris Moda Haftası gibi güçlü olabileceğini ya da endüstriyi yönlendirebilecek bir noktada olduğunu düşünmüyorum. Burada önemli olan şu an Istanbul’un dünyada giderek yükselen bir trend olması. Bu şekilde baktığınızda Istanbul Moda Haftası’nın bütün bu trendleri destekleyen bir rolü ve imajı olduğunu düşünüyorum. İstanbul dışarıya açılmak adına önemli bir başlangıç noktası olabilir. Ben tasarımcılara da bu anlamda ciddi görev düştüğünü düşünüyorum. Yaptığınız ürünler hem ticari olmalı, hem bir kimliği olmalı, kendini anlatabilmeli. Yaptığınız işin başka moda haftalarını takip eden değil, kendinden beslenen bir yapısı olması lazım. Belki defileler yerine farklı anlatım biçimleri denenebilir. Bunun yanında marka tasarımcı işbirliklerinin artması şart. Bu olmadığı takdirde İstanbul Moda Haftası sadece izlenen ve gözlenen bir olay olarak kalır.
Tasarımlarınız üzerinde çalışırken, yeni fikirler üretirken daima ilham aldığınız bir tasarımcı var mı ?
Bilinçaltımda beni besleyen olgular bugünün tasarımcılarından ziyade bu işin tarihinde bir yer edinebilmiş sanatçıların fikirleri oluyor. Çünkü tüm tasarım tarihi aslında bu fikirler üzerine kurgulanıyor. Örneğin formun fonksiyonu takip ediyor olması fikri ünlü mimar Le Corbusier’den geliyor. Zaha Hadid’in formları özgürce kullanma fikri beni çok etkiler ki o da bir mimardır. Prada’nın tasarımlarında kullandığı malzeme zenginliği harika. Ama benim için önemli olan ürünlerin bitmiş halleri değil; tasarım altyapısı, oluşturulma şekli ve tekniği etkiliyor. Bugüne kadar yaptığım işlerin böyle bir teknik zenginliği varsa onun sebebi bu çıkış noktasıdır.
Gardrobunuzdan hiçbir zaman eksik etmediğiniz bir parça var mı ?
Aslında ben giysi tutkunu bir adamım. Gardrobum giymediğim ama çok sevidiğim bir sürü giysiyle dolu. Onların orada duruyor olması beni mutlu ediyor. Mesela 80’lerden kalma bir tane taşlanmış montum var. Bir parti olursa ancak orada giyilebilir. Ama benim için son derece değerli. Siyah ceket de dolabımdan asla eksik etmeyeceğim giysiler arasındadır. Bir erkeğin hayatını kurtaran en önemli parçalardan biridir. Gardrobunuzda mutlaka bir yıkanmamış denim, bir siyah ceket, bir beyaz gömlek ve bir beyaz tshirt bulunmalı. Bu şekilde stil sahibi olmazsınız ama her zaman şık görünürsünüz.
Röportaj: Zeynep Güldiken