Dost Kimdir Kim Değildir?
ATK: Dostluğun gücünden konuşacağız. Dostluk nedir, ne değildir, nerede başlar, nerede biter, kime dost diyelim ? Biraz bunları hem kavramsal olarak tartışacağız, öğrendiklerimizi sizinle tartışacağız, biraz sohbet edeceğiz, biraz kendi dostluğumuzdan bahsedeceğiz. Güneş dostluğumuzu çıkarcı dostluk olarak itham etti. Çünkü dönüp bakıldığında dostluğun farklı kavramları var. Biraz bunları çıkarkende bakalım çıkarcı mıyız, değil miyiz ? Çıkarcılıktan bahsetmişken oradan başlayalım. Aristoteles’in çok sevdiğim bir sözü var bütün bu dostlukla ilgili araştırmalar ve okumalar yaparken ‘her insan dost sayısı kadar içinde ruh barındırır’ diyor. Şöyle bir durdum, düşündüm. Dostlarımı saydım, içime baktım ve hakikaten ne kadar güzel bir cümle olduğunu düşündüm. Dostluğun nerede başlayıp nerede bittiğini somut olarak görmek çok zor. O kadar içimizde ve hayatımızın, karakterimizin bir parçası ki bir bakımdan bu da aslında zorlukları da getiriyor. Çünkü bakma, dost dediğin her zaman zor gününde arkandan koşar, zor gün dostudur vesaire bu cümleleri çok kullanırız ama bir yandan da baktığında en çok da dostlarımız bizi sınar ve dostlarımız tarafından da sınanırız. Sevgililer gider gelir, dostlar kalır. Bu açıdan baktığında o sınırın nereden başlayıp nerede bitmediğini bilmesini görmenin en güzel tarafı bu cümle. Birde ‘dostların kadar zenginsin’. Tabi dostların sana zenginliği getirirken beraberinde bir takım bagajlar da getiriyor. Bunları da konuşacağız herhalde. Daha fazla detaya girmeden önce sence dostluk ne demek ?
GG: Ben buna herkesi de davet ederek bir cevap vermek istiyorum bir söz var ‘eğer dostlarınız düşüncelerinizi okusa dost olarak kalır mıydı hayatınızda?’ diye. Beni benim kadar iyi tanıyıp ve beni bu halimle hayatında barındıran çok kıymetli dostlarım var. Bence olduğu gibi kabul ettiğimiz ve yargılamadığımız, hayatımıza eşlik eden kişiler benim hayatımın kendi adıma anlatırken de en kıymetli zenginliklerim. Senin için?.....
ATK:Aristoteles dostluğu 3’e bölüyor. Zevkine dostluk vardır, ticari dostluk yani çıkar dostluğu vardır, ahlaki dostluk yani gerçek dostluk vardır diyor. Aristoteles şunu öngörüyor; ticari dostlukta eğer karşılıklı bir çıkar varsa, karşılıklı bir denge varsa bu ticari bir dostluktur.
ATK: Şöyle dönüp bir bakın günlük hayatınıza, ilişkilerinize, gün içinde konuştuğunuz insanlarla kurduğunuz ilişkiyi gözden geçirin bakalım. Hangisi bu bahsettiğimiz ticari, çıkar dostluk ilişkisine dayalı hangisi tamamen hiçbir beklenti içinde bulunmadan sizin için aranmış size mesaj atılmış ya da buluşulmuş bir ilişki. Bence bunun bir sağlamasını yapın. Sapla saman birbirinden ayırın. Bir görün dostluk neymiş, ne değilmiş, elde kimler kalacak ?
Dostluğun Sınırları
GG: Yok mu senin hiç doğruyu tam söyleyemediğin ama çok sevdiğin dostların?
ATK: Valla bu bölüme Mevlana’nın cümlesiyle başlayacaktım şimdi aklıma geldi: Dost acı söylemez, dost acıyı tatlı söyleyendir. Evet gerçeklerden bahsetmediğimiz bir ilişkiye çok dostluk diyemeyiz ama o gerçekleri nasıl söyleyeceğimizle alakalı bir durum var.
ATK: Kendimiz farkında olmadan dostlarımız bizi hayatında bir yere koyabiliyor. Bir anlam yüklüyor. Evet beni nereye koyuyorsun? Benden ne bekliyorsun? Senin için ne yapabilirim? Buraya baktığımızda dostluktan gelen birtakım gerginlikler sürtüşmeler… Bunları biraz daha faydalı hale getirebiliriz.
GG: Dozunu ayarlayabiliriz yani en kıymetli dostlarımızı illa ki haftada 3 gün görmek gibi bir mecburiyetimiz yok. Belki ayda 3 kere göreceksin, belki yılda 3 kere göreceksin. Bu onların kıymetini azaltacak bir şey değil.
ATK: Buradan şunu hatırlatalım dostluğun sınırlarından bahsederken, bence hiçbir teste gerek olmayan bir ilişki formu dost ve her zaman dönüp buna bakmak gerekiyor. Seni aramış, aramamış, o gün yanında olmuş, olmamış, o cümleyi söylemiş söylememiş, bunların hiçbir önemi olmamalı.
GG: Sen testten bahsetmişken dostluğun elbette bir teste ihtiyacı yoktur ama çok popülerleşmiş bir söz var: Çok gerçek bir test yapmak isterseniz dostluğunuza, en kıymet verdiğiniz o kişiyle yeri geldiğinde hiçbir şey yapmadan vakit geçirin ve o vakit ne kadar kıymetliyse ve gerçekten hiçbir şey yapmadan o vakitten haz alarak keyif alarak geçirebiliyorsanız gerçek dostluğu yakalamış olabilirsiniz diyor.
Kadın Erkek Dostluğu
ATK: Kadın ile erkek dost olur mu? Olabilir mi?
GG: Ne sonsuz bir soru bu yahu hakikaten… Dün yine tekrar bir yerde dikkatimi çekti. Dizilere bile konu olmuş bu. Erkekten kadına, kadından erkeğe dost olur mu? Dost ne zaman cinsi ayrıma tabi tutulmuş bilmiyorum.
ATK: Sanırım şundan kaynaklanıyor yani bu cinsellik ve seks hayatımızın o kadar hani özellikle erkeklerde tam orta nokta noktasında ki sanki bir saatli bomba gibi etrafa dolaşıyoruz ve hani bir kadın karşı cinse böyle yaklaşıldığında ya da işte hemen o devreye girecek ve dostluk ya da başka ilişkilerin hepsi yok olacak gibi bir durum var.
GG:Benim çocukluğumdan beri çok farklı tokatlar yediğim bir alan bu çünkü hep erkekler en yakın arkadaşımdı. Kız arkadaşlarımdan önce çevremde hep erkeklerdi ne zaman ki ortaokula geldik ve bir iki en yakın arkadaşım bana çıkma teklifi etti. Ben eve gidip ağladım. Arkadaşım o benim niye böyle bir şey yaptı diye. Çünkü dost olma kısmını hep daha önce biliyorum. Onun için de hala en yakın dostlarımın da bir cinsi ayrım ya da bir kümeleme yok. .....
ATK: Dostluk dediğin ille de çok iyi anlaştığın uzun zamandır birlikte olduğun ilişki olmamalı bence. Taban tabana zıt olduğun, yani cinsiyet olabilir, sosyo-ekonomik olarak olabilir, zorla kendini. Bambaşka insanlarla bir o tesisi kurmaya çalış. Bunu da kurabilirsin. Çok zor bir şey çünkü sürekli kendinle çarpışacağın bir şey. Bence orada kıymet var. Baktın biriyle tanıştın hayatında hiç senlik biri değil, ne tavrı ne lafı ne duruşu… Zorla kendini orada ortak bir alan kurmaya çalış ve ortak alanda buluşmaya çalış. Emin ol o dostluk seni daha da zenginleştirecek. Öteki sağına soluna boy aynasını yerleştirip ne kadar da güzelim demek.
GG: Çok sıkıcı ve esnet kendini ve bükül ve çok eğlenceli olabilir bu. Geçenlerde bir alıntı okurken çok çok zevk aldım. Çok ezberlenmiş bir cümle bir kalıp son zamanlarda “kutunun dışında düşün.” Bir de şahane cevap vermiş: ya o kutunun dışını tamamen yıksan mesela? Kutuyu yık gitsin yani. Dostluk o kadar lezzetli bir şey ki… Bunu cinsi bir ayrıma koymaktansa tüm lezzetiyle bir arada yaşamak en güzeli.
Kendinle Dost Olmak, Sevgiliyle Dost Olmak
ATK: Kendinle dost olmak ne demek? Felsefede bu cümlenin karşılığına baktığınızda kendinle dost olmak kendini tanımaktan geçiyor. Kendini tanımanın 4 soru var: neden, nasıl, niye niçin. Her türlü davranışını, her türlü tepkini bu 4 soru süzgecinden geçirdiğinde o zaman kendini az buçuk daha tanıyabiliyorsun.
GG: Bazen en rahatsız edici arkadaşlıklar dostluğa hiç yaklaşmadan bitirebiliyor. Çünkü belli ki hayatına girdiği anda aslında heykeltraş rolünü üstlenip seni şöyle güzelce bir traşlayıp, yontup, şekil vermek istiyor. Aslında çok zor bir şey kişi tam da olduğu gibi, her kimse o haliyle hayatına almak. Bunu kendini dahil ederek başlamak zaten en hakiki yolculuk. İnsanın herhalde kendini olduğu gibi kabul etmesi bir çocuklukta çok zevkli. Sonra bir süre kırbaçla, pata küte, döverek ilerlese de sonra bir vakitte kendini kucaklamaya başlıyorsun.
ATK: Dostlukla ilgili ve aşkla ilgili düşünürlere, yazarlara baktığımızda bize şunu söylüyorlar; Aşk zaten ehlileştiremediğin bir şey, taşkın bir hali var. O aşkı yaşa. Ama bir noktadan sonra aşkın ehlileşmesi gerekiyor insan sağlığı için. Aşkın ehlileşmesinde dostluğun devreye girmesinden bahsediyorlar. Gerçekten birbirine kör kütük aşık olan iki insan bir noktadan sonra aşkı için dostluk tesis etmesi gerekiyor. Dostluğu ilk başta karşılıksız sevgiden bahsederek tanımladık. Aşkla dostluğu yan yana getirdiğinde çok da olması gereken bir durum.
GG: Dünya ikili ilişkilerde farklı şeyleri çok pembe bulutlar içinde pazarladığı için ya da son derece popüler olduğunda, kişisel gelişim alanında bir şeyi tarif etmek teoride çok kolay ama pratikte uygulamasında düşe kalka yapıyorsun bunu. Bu kadar da pürüzsüz bir yolculuk değil bu. Bu birlikte olmak, bir olmak hikayesi en lezzetli kısmı. Camus’nün de söylediği gibi ‘tam da benim önümde kalma bana yol gösterip beni arkada bırakma ya da benim sana yol göstermem için sen geride kalma bunun sorumluluğu da çok ağır onun yerine beraber yürümek’ birlikte olmanın en iyi tarifi beraber yürümek galiba.
Düşmanlığın Faydaları
ATK: Düşmanlığın faydaları… Biraz düşmanları konuşalım. Düşmanlarımız çatlasın diyelim.
GG: Çatlamasın…
ATK: Onlar lazım bir yere gitmesinler. Evet aslında neden düşman lazım hayatta ve düşmandan ne anlamalıyız? Biraz bunu konuşmak gerekiyor. GG: Ne demek ki düşman gerçekten?
ATK: Sence ne demek.
GG: Bana sorma bana göre zaten düşman yok. Bambaşka doğmuşum.
ATK: Ama bak onu da faydalı bulmuyorlar. Hayatta düşmanımızın olmaması insan doğasına ters. Mutlaka düşmanın vardır ve sen onları düşman olarak görmüyorsundur. Burada aslında hani dostla düşmanı çok zıt iki kelime gibi kafamızda yerleştirmişiz. Aslında biraz o kodlamayı da bir sökmek gerekiyor yerinden.
GG: Dostluğu yaşamanın zevkinde kalmak en güzeli galiba. Bu kadar da teraziye oturtup doğru mu yanlış mı onu tamamen yaşamak en iyisi.
ATK:Şu da var dostunla ağzın dolu dolu tüm damarlarınla hissedeceğin kadar kavga etmek kadar zevkli ve faydalı bir durum da yok. Ondan da çarpışmadan da korkmamalı. Çünkü gerçekten tesis olarak kullandığın şey saf sevgi olduğu için o dostluğa bir şey olmaz. Belki arada dinlendirmeye alırsın belki arada bir zamana ihtiyaç olur. Ama o dostluğun başına bir şey gelmez.
GG: Şahaneymiş!
ATK: Sağ olasın dostum benim!