Vampirden devam: Maalesef Twilight güdümünden bu yıl da çıkmak yok. Yapımcılar bugüne kadar çekilmiş ne varsa hepsinin vampirlisini yapmadan bu işin sonunu getirmeyecek gibi görünüyor. Abraham Lincoln’ün vampir avcılığına alıştıysanız, sıranın Hänsel ve Gretel’de olduğunu duymak sizi şaşırtmayacaktır. İki kardeşi şubat itibarıyla vampir kovalarken izleyebilirsiniz. Max Brooks’un 2006 tarihli post apokaliptik romanı World War Z’den uyarlanan Brad Pitt’li filmi de bir köşeye not alalım ki kimse “Vampir var da zombi yok mu bu sene?” demesin.
Oscar’a inanma, Oscar’sız kalma: Ang Lee’nin Life of Pi’si ve Ben Affleck’in Argo’sundan Oscar bekleyebilirsiniz. Beklemeseniz de gidip izleyin. Zaten siz bekleseniz de beklemeseniz de Spielberg’in film çektiği senelerde Spielberg kazanır. Yani en düşük bahis oranı Lincoln’de.
Griden gına gelmediyse: Henüz çekimlerine başlanmadı. Ama yıl içinde başlanır da, biter de. Bu yıl 50 Shades of Grey’i sinemada göreceğiz. İsimler dönmeye devam ediyor. Son iddia: Emma Stone.
Yarının ortamları: Yazar hikayenin bir kısmını yazıyor, okurlar geliştiriyor. Mobil teknolojinin ilerlemesi sayesinde bir roman artık sadece yazıdan ibaret değil; fotoğraflar, videolar, grafikler, haritalar ve zaman geçtikçe beliriveren senaryo detayları da işin içinde. Aynı mesele sinema için de geçerli. Transmedya denilen bu tür, 2013’te ürkekliğini üzerinden atacak. Ridley Scott’ın geçen sene vizyon gören filmi Prometheus önemli bir işaretti. Filmin karakterleri reklam kampanyaları ve internet virallerinde kendi bağımsız hayatlarını sürdürdü, hatta bir tanesi (Guy Pearce’ın canlandırdığı müteşebbis Peter Weyland) TED konferanslarında sunum bile yaptı.
