Coldplay’i 2000’lerin başında ‘Yellow’ şarkısıyla tanıdım. Yani tüm dünyada 8.5 milyon satan ‘Parachutes’ albümüyle. Grup üyelerinin yaşları benimkiyle yakın ve o dönem onlar da daha çok ‘karanlık tarafta’ydı. Hafif depresif, derin şarkıları öne çıkıyordu. ‘Yellow’u, ‘In My Place’, ‘Clocks’ gibi çok ses getiren single’lar takip etti. Üçüncü albümleri ‘X&Y’ büyük başarılara imza attı. Dördüncü albümleri ‘Viva la Vida’yla müziklerinin temposu iyice artmış, biraz neşelenmiş ve çok fena popülerleşmişlerdi; ‘Viva la Vida’ 2008’in en çok satan albümü olmuştu.
Son albümleri ‘A Head Full of Dreams’te grup hiç olmadığı kadar renkli, pop ve fantastik bir tarza yöneldi. Hem prodüksiyonları, hem şarkıları, hem işbirlikleri açısından... Albümün turnesi de bir o kadar görkemli, yüksek bütçeli, kusursuz ve yine fantastik bir organizasyona sahip. Grup sadece stadyum konserleri veriyor. Geçen Mart ayından beri Londra’dan Latin Amerika başkentlerine, 2.5 milyonun üzerinde seyircileri oldu.
Birkaç gün önce gittiğim konser ise üç günlük Paris ayağının ikinci konseriydi ve ‘frontman’ Chris Martin’in söylediğine göre Paris konserlerinden bir konser filmi yapılacaktı.
Medeniyete hoş geldiniz
[if !supportLineBreakNewLine]
Bunu söyleyen çok kişi duymuşsunuzdur ama ben de bahsetmek zorundayım. 80 bin kişilik bu dev konserde ne girişte, ne çıkışta, ne yiyecek-içecek satın alırken problem yaşamıyorsunuz. Hatta bir aplikasyonu var, olduğunuz yere içeceğinizi sipariş edebiliyorsunuz. Girerken bir de Apple Watch’a benzer, saate benzeyen bileklikler verdiler herkese. Ne muhteşem bir aygıt olduğunu aşağıdaki videolardan anlayacaksınız. Saatlerin ışığını, rengini, ritmini onlar ayarlayacaklardı; öyle söylemişlerdi. Bu bilekliklerin bir de adı vardı, Xylobands!
Ve Coldplay sahnede
Konsere çıkışları Maria Callas eşliğinde gerçekleşiyor. Sonra havai fişekler, sonsuz konfeti yağmuru, ışık şovları başlıyor; bilekliklerimiz ışıldıyor ve Chris Martin meşhur zıplaması, güler yüzü ve koşmalarıyla sahneye atlıyor. Şarkı söylerken bir ara her yerine konfeti yapışmış olduğunu gördüm. İnanılmaz bir enerjisi var. Ana sahneden stadın içlerine doğru uzanan podyumda oradan oraya koşuyor, her fırsatta izleyiciye teşekkür ediyor. “Hafta sonu bir gününüzü bize ayırdığınız, bizi bile yoran güvenlik tedbirlerine katlandığınız ve buraya geldiğiniz için teşekkürler!”
Üç farklı sahnedeler
En popüler, gürültülü, animasyonlu şarkıları ana sahnede söylüyorlar. ‘Paradise’ çalmaya başladığında seyirci adeta hipnotize olmuş gibi Chris Martin’e eşlik ediyor. O da en az bizim kadar kendinden geçiyor. Konserde çaldıkları, ‘Paradise’ın Tiesto cover versiyonu. ‘Adventure of A Life Time’da sahneden izleyicilerin üzerine dev balonlar atılıyor; bir başka görsel şölen başlıyor. A Sky Full of Stars şarkısında “Lütfen şimdi cep telefonlarınızı kapatın. Bu şarkıda sadece bana eşlik edin ve zıplayın” diyor. “Bu şarkıdan sonra cep telefonu serbest, pantolon değiştirmek serbest.” Ve şarkı başlıyor... Bizim Xylobands bilekliklerin capcanlı renkleri, ışıklar ve Coldplay’in enerjisi birleşince stad gerçekten büyüleyici bir manzaraya bürünüyor. (O şarkıda az da olsa video çektiğimi itiraf ediyorum. Aşağıda görebilirsiniz.)
‘In My Place’, ‘Don’t Panic’, ‘Trouble’ gibi şarkıları ana sahnenin en uzağındaki sürpriz bir sahnede akustik olarak söylüyorlar. Yine bir başka sahnede, bu kez bir diğer tribünü tavlayacak noktada ‘Magic’ ve ‘Everglow’ gibi şarkıları seslendiriyorlar.
Bir Chris Martin üniforması
Son Coldplay albümü ‘A Head Full of Dreams’in kapağında gördüğünüz desen, yeni single’ları ‘Kaleidoscope’u andırıyor ve aslında Pilar Zeta adlı sanatçının kapak için yaptığı eserin bir parçası. Martin bir yıldır sahneye, röportajlara ve aslında her yere beyaz tişört üzerine giydiği bu desen baskılı tişörtle çıkıyor. Altına da yine bu desenin olduğu ve çocukları Apple ile Moses’ın adlarının yazdığı bir pantolon giyiyor. Ve tabii renkli Nike Jordan’lar... Bu üniforma hiç değişmiyor.
Son tavsiye
Coldplay Paris ayağı sonrası Avrupa turunu tamamlıyor. Görmek isterseniz, Amerika’da vereceği konserlerden birine denk getirebilirsiniz. Ama Avrupa’da, mesela Stade de France’ta yakın bir zaman içerisinde U2 konseri olacak. Ve sonrasında da Eylül’de Almanya, Avusturya, İspanya ve İtalya’da Rolling Stones konserleri var. Gidin, müzik hayatınızı güzelleştirecek, emin olabilirsiniz.