Ordu'da Sıfır Noktasına Dönüş
Röportaj

Ordu'da Sıfır Noktasına Dönüş

Sonbahar 2020 Yeni Kökler klasöründe, Sri Lanka'dan, Ordu'ya Deniz Toprak'ın hikayesi.

“Tutkunun peşinden git” deyip dururlar. Demesi kolay, lâkin uygularken tökezlenebiliyor. Siz tutkunuzu buldunuz mu? Bulduysanız, peşinden gidebildiniz mi? Peki tutkunuz uğruna dünyanın bir diğer ucuna kadar gidebilir misiniz? Sonra oradan aldığınız ilhamla, bu tutkuyu ailenizin doğup büyüdüğü köye taşıma cesaretiniz olur mu? İki ucu birbirine bağlayınca ortaya çıkan güzelliğe, ‘yeni kökler’ diyoruz. Şimdi okuyacağınız da Mellow Sri Lanka ve Mellow Turkey’nin kurucusu Deniz Toprak’ın, Sri Lanka’dan Ordu’ya uzanan ‘yeni kök’ hikâyesi.  

 


Deniz Toprak GQ Türkiye

 

Müptelası olduğum konfor alanımdan çıkmak için kendime ‘yararlı rahatsızlık alanları’ ürettiğim günlerin birinde Mellow’un ‘gönüllü’ çağrısı çarpıyor gözüme. 

Hani bir şeye kafayı takınca ve konuyla ilgili adım atma cesareti gösterince, tüm kapılar önüne seriliverir ya... Mellow Turkey de dalga sörfüne olan taze tutkum üzerine çıkıyor karşıma. Bana sörfü sevdiren Danube Surf House’un şirin babası Tolga Hadimoğlu, “Bizim Deniz” diye bahsediyor Ordu’daki Mellow Turkey’den. 

Deniz Toprak’ın Sri Lanka’da başlayan Mellow macerası, kendi köklerine, Ordu’ya kadar uzanıyor. Deniz, birçok kişinin kurduğu İstanbul’dan uzaklaşma hayalini, pek az insan gibi gerçekleştirmeye cesareti olanlardan. Sri Lanka’da açtığı hostel sonrası köklerine, Ordu’ya dönüyor. Biraz orada, az burada bir hayat örüyor kendine.


Bana gelene kadar çiftlik deneyimi yaşamak isteyen gönüllülerden birkaç Türk’ü, üç Arjantinliyi, bir Fransız’ı, iki İtalyan’ı misafir etmişler bile. Biz şehirlilerin dışarıdan özendiği kadar kolay değil kırsalda yaşamak, kendini döndürebilmek. Sabahın köründe başlayan mesain akşamlara kadar sürüyor. “Bugün kendimi iyi hissetmiyorum, çalışmayacağım” şımarıklığı da yapamıyorsun. Neyse ki ben ineksel geviş getirme, yan gelip yatma ruh halimi öngörebildiğim için baştan belli ediyorum rengimi. Deniz’le konuşmamızın sonucunda, bu satırları Ordu’nun Perşembe ilçesindeki deniz manzaralı konağımızdan yazıyorum. Anlayacağınız Deniz’i yakından tanımaya köklerinden başlıyorum.

 

Deniz Toprak GQ Türkiye RÖportajı

 

 

Deniz Toprak’ı Tanıyalım     

İstanbul’da doğup büyümüşse de, çocukluğunda fındık hasatı haftasını Ordu’da babaannesinin çiftliğinde geçirirmiş Deniz. “Küçükken babaannem tezek kokuyor diye kaçardım ondan. Taze sağılmış sütü içmez de annemi markete gönderirdimdiyor gülerek. Şimdilerde kırsalda takılmanın yeni ‘cool’ olduğuna kanmayın. Bilirsiniz eskiden şehirli olmak çok daha havalı, pek daha şahaneydi.

2018 yazında, “Ver elini Sri Lanka” demeden evvel, İstanbul’da eski bir ‘Hızlı Tüketim Ürünleri’ firmasında çalışıyor. Firmanın açıklamasını yazarken bile tüylerim ürperiyor. Hızla tükettik ve sonunu getirmek üzereyiz dünyanın. Oysa yaşamı hızlandırmaktan çok daha değerli şeyler var hayatta. Daha fazlasını yapmaya, daha çok tüketmeye, daha az zamanda daha çok işler becermeye duyduğumuz tutku bir tık fazla ileriye gitti. Bağımlılık yarattı. Ne oldu da oturduğumuz yerde duramaz, bir kediyi sevmek için yavaşlayamaz, bir başımıza öylece kalamaz, hülyalara dalamaz olduk?

 

 

Deniz Toprak GQ Türkiye RÖportajı

 

Deniz ve sörf sordular seni: Neredesin? 

Deniz’in doğadan ne kadar kopuk bir hayat yaşadığını anlaması için 23 yaşına gelmesi ve Şile’de sörfle tanışması gerekiyormuş. Karadeniz’den şaşmıyor bizimki. Merakı kısa sürede tutkusu haline gelince, tüm aksiyonları, tatilleri sörf odaklı oluyor. Portekiz’de, California’da uzun süreler geçiriyor. 

Birçok sporda olduğu gibi insanoğlu hızla öğrenme hırsında olabiliyor. Deniz de ‘en iyi sörfçü olma, en iyi dalgayı alma’ gibi hırslara hızlıca düşüyor. Oysa şimdi “En iyi sörfçü, en çok keyif alandır” diyor. Dalgaları, fırtınayı kovalayan biri olduktan kısa bir süre sonra da kendini derinlemesine tanıma yollarına giriyor.

 

Deniz Toprak GQ Türkiye RÖportajı

 

Köklerine Dönüş

Sörf sayesinde denizle, suyla bağı zaten kuvvetli. Ama toprakla, kökleriyle bağı bir tık havada kalmış. Henüz topraklayamıyor enerjisini. Soyadının Toprak olması ve toprak elementiyle, yani kökleriyle kopukluk yaşaması enteresan bir rastlantı. Olaylara bakış açısının deniz gibi akışkan olması pek şahane. Ama o akışkanlığı topraklamadığın, ayaklarını yere sağlam basmadığın sürece savrulur gidersin hayatta. Eğer toprağı enine boyuna tanıyıp, kendi gıdasını yetiştirebilirse, kendisine tamamen yetebileceğini fark ediyor. “İçtiğim sudan ve yediğim yemekten vazgeçemem sonuçta” diyor. Markete bağımlı olduğu sürece üç kuruşun hesabını yapmaya devam edeceğinin de farkında. “Marketten, pazardan yine beslenirim ama bağımlısı olmazsam özgürleşirim” diyor.

Toprakla ilişki kurma derdine düşünce, kalbine çocukluğunda burun kıvırdığı Ordu’daki köy hayatı düşüyor Deniz’in. Babası üç erkek kardeş. Dede ortalıkta olmadığı için babaanne sabah akşam çalışır, tüm eve o bakarmış. Babası, “Oku, kurtar kendini” zikriyle büyütülmüş. Hal böyle olunca bilinçaltına daha küçük yaşta, topraktan para kazanılamayacağı yanılgısı işlemiş. “Halbuki babaannemin bu kadar az kazanmasının sebebi ara tüccarlar” diyor bugün. Sonuç olarak babası İstanbul’a kaçıyor ve birçok şehirli gibi gıda alışverişini marketlerden yapmaya başlıyor. Ve köylülerin daha çok sömürülmesine fark etmeden destek oluyor. 


“Bir şeyin bedeliyle fiyatı arasındaki farkı doğaya ödettik. Doğa da faturayı şu an bize ödetiyor” diyor Deniz. Ama tatlı bir rıza içinde olanlara. “Böyle olması gerekiyormuş” diyor. Bizimki, bu bedelin faturasını ödeyen ilk nesil. Bu değişimi görüyor ve göz göre göre ürüyoruz. Köklere, toprağa dönüş jenerasyonlarca yapılması gereken bir şey. Toprağa ne kadar verirsen, o da sana o kadar zenginlik veriyor. Çiftçilik en güzel köylülerden öğrenir. Atatürk “Köylü milletin efendisidir” derken, bir bildiği varmış.

Etrafınızda sıklıkla “Bir adaya yerleşelim, arazi alalım da küçük topluluklar halinde yaşayalım” diyenleri duymuşsunuzdur. Kolektif kurulan bir hayal olduğuna göre, bundan seneler sonra yeniden kabileler halinde yaşayacağız. Ama bu, kolay bir iş değil. Toprak, işçilik, hayvancılık bilgisi öğrenilebilir. Ama o bilgiyi bilişe, kısaca deneyime geçirmemiz gerek. Mellow Turkey de buna ön ayak olma derdinde; bizim gibi nereden başlayacağını bilmeyen insanlara ilham olmayı, fiziksel bir alan sağlamayı hedefliyor. 

 

 Deniz Toprak GQ türkiye

 

Mellow Turkey

Bu ‘yaz’ı Ordu’yu keşfetmeye ayırdı Deniz. Ailesiyle, köylülerle ve Ordulu gençlerle ilişkilerini kuvvetlendirdi. Perşembe’deki konağımızda kaldığım süre boyunca her sabah gün ağarmadan kalkıp, gün doğumunu izleyerek yürüyüş yaptım. Üzerine denize girdim. Sonrasında limanda, çiftlikte ya da konağın önünde yapılan yogaya, açık hava meditasyonlarına ve buluşmalarına katıldım. Ordulu gençlerden epey ilgi oldu. Barınaktan çıkmayan engelli köpekleri yüzdürme buluşması bile düzenledik. Gençlere sörf dersleri vererek, yepyeni kapılar açtılar. Bu vesileyle Karadenizlilerin denizle bağı kuvvetlendiriliyor. Hem denizin içinde bu kadar vakit geçiren gençler, elleri varıp da kirletemeye kalkmazlar denizlerini. Karadeniz’den korkmak yerine, fırtına kovalayan bir jenerasyon yetişse fena mı olur?

Ordu’ya gelince, Sri Lanka’da içine düşen dürtünün ne kadar yerinde olduğunu fark ediyor Deniz. İçindeki boşluk ancak köklerine dönerek yani köklenerek kapanacak: “Sri Lanka’dan Türkiye’ye gelmemdeki sebeplerden biri de gönlü kırsal için atanlara ön ayak olmak. Radikal kararlar almadan doğayla ilişkilerini kuvvetlendirmek. Besinlerini topraktan sağlatabilmek ve denizlerimizi, sörfü sevdirtmek.”

Yazının tamamı Sonbahar 2020 sayısında.

İZLE
7 Mehmet Gastronomi Serisi 1.Bölüm
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası