Haftalarca birkaç parçanın yettiği dönemlerden geçip, aslında ne kadar çok şeye sahip olduğumuzun farkına vardık. Koleksiyonlar podyuma çıkmaya, mağazalar yeni kıyafetlerle dolmaya devam etti. İlham veren kılıklar dergi sayfalarında estetik olarak gözleri doyurdu fakat aslında bu dönemde mağazadan gidip ne aldık? Ne giydik? Modanın en sıcak alanlarından, sahadan gözlemler ve önerilerle bugün ve yakın gelecekte neler tercih ediyoruz?
Hem giyinmeyi, şık olmayı özledik, hem de rahata çok alıştık. Markalar bu dengede yeni koleksiyonlarını hızla hazırladı, peki erkekler bu parçalara yöneldi mi? Yoksa henüz alışma evresinde miyiz?
Özellikle pandemiyle beraber evden çalışmanın hayatımıza girmesi ile erkeklerin daha rahat ürünlere yöneldiğini gözlemliyoruz. Önce de rahat, fonksiyonel ve hibrit ürünlere bir yönelim bulunmaktayken, pandemi süreci bu yönelimi daha da hızlandırdı.
Markalar da her sezon bu doğrultuda ürünleri koleksiyonlarına eklemeye ve bu tarz ürünlerin ağırlığını arttırmaya devam ediyorlar. Bu süreçte “loungewear” dediğimiz kavram hayatımıza girdi. Yüksek kalite pamuk ve kaşmir eşofman takımları, tshirtler, hibrit triko/sweat dış giyimler ve minimal lüks sneakerlar markaların en çok yöneldiği ürünler oldu. Satışlara da bakacak olursak erkeklerin de bu ürünleri çabuk bir şekilde benimsediğini görüyoruz.
Beymen Collection-Lardini-Common Projects-ZZegna-Academia
Hırka rahatlığında bir ceket, ya da eşofman rahatlığında bir takım pantolonu hem lüksün hem ulaşılabilir modanın sunduğu ürünler arasında rahat şıklık kavramının hakkını bu sezon hangi tasarımcılar veriyor?
Kendi markalarımız Beymen Collection, Academia, ithal grupta Lardini ve Maurizio Baldassari gibi markalar gerek fiyat yapısı gerekse konfor anlamında bu tanıma uyabilecek ürünlere koleksiyonlarında sahipler.
Biraz daha tasarım markalara yönelecek olursak Emporio Armani, Hugo Boss ve Z Zegna gibi markalarımızda da aynı amaca hizmet eden birçok ürüne rastlıyoruz.
Tasarımların sezon zamanından bağımsız ulaşılabilir olması (yaz-kış-önceki yıl koleksiyonu) ve sezonlara bağlı kalmamak lüks tüketimin oyuna dahil ettiği yeni bir durum 2020’lerde iyi görünmek isteyen her erkeğin gardırobuna dahil etmesi gereken beş parça nedir?
Lacivert natural strech yünden astarsız bir ceket
Fine jersey kumaştan basic beyaz bir gömlek
Natural streç yün veya pamuk jersey kumaştan yün beli lastikli bir pantolon.
Beyaz minimal lüks bir ''sneaker''
Siyah veya lacivert, uzun ya da kısa kol polo yaka fine gauge merino yün triko
Uzak doğuda mağazaların açılmasından sonra görülen ''revenge buying'' Türkiye’de kendini gösterdi mi?
Özellikle pandemi sürecinde yaz aylarında kapanmaların kalktığı süreçte turistlerin de ülkemize gelmesiyle birlikte satışların arttığını gözlemledik. Bununla birlikte pandemi öncesi, çokça yurtdışından alışveriş yapan lokal müşterilerin seyahat kısıtlamalarıyla birlikte bu alışverişlerini yurtiçinde yapmaları bizim için güzel bir sürprizdi. Ve tabii ki bu süreç alışveriş eğilimlerinin hızla online kanallara yöneldiği bir dönem oldu.
Versace - Louis Vuitton - Valentino
''Revenge buying'' bir kenara, ''escapism'' akımıyla daha da dikkat çeken tasarımlar görüyoruz, bunun tüketici de karşılığı var mı? Bu konuda görüşlerinizi merak ediyoruz.
İnsanların pandemi süreciyle birlikte alışkanlıklarında değişikliklere gittiği aşikâr. Tasarımcıların birçoğu da apokaliptik bir tavır takınmak yerine tam tersi bir yol seçerek kendi kozalarını yarattıkları, atmosferin ön planda olduğu, umut duygusunu ön plana çıkaran defileler yaptılar. Valentino, Versace, Celine, Thom Brown ve Louis Vuitton defilerinini bunlara örnek olarak sayabiliriz. Buradaki ortak dili ve verilmek istenen mesajı önemli buluyorum.
Fendi
Türkiye’deki tüketici tasarıma mı yoksa markaların logomania’sına mı kapılıyor? İlla logo giymek isteyenler için stil tavsiyeniz nedir?
Türkiye’de çok bilinçli, modayı yakından takip eden bir müşteri grubu var. Çeşitli markalar için sezonlardır gördüğümüz satış grafiği de bunu gösteriyor. Tüketici logomania sayesinde o marka ile tanışmış olsa bile, yıllar içerisinde o markaya daha da ısınıyor, tasarımlarını takdir etmeye, geçtiğimiz sezonlarla karşılaştırmaya başlıyor, daha da bilinçleniyor. Bir tasarıma kapılmak aslında kişisel zevk ile beraber, uzun bir birikimin sonucunda oluyor aslında.
90’ların Logomania trend’i özellikle bu içerisinde bulunduğumuz 2021 İlkbahar Yaz sezonuyla beraber kendi içerisinde evrilmeye başlıyor. Büyük logolu, sadece marka isminin yazılı olduğu ürünler yerini daha şık, arşiv look’larından esinlenilenerek tasarlanmış printlere bırakıyor. Bu trend’in en büyük öncüleri arasında, Fendi ve Balmain yer almakta. Önümüzdeki sezonlarda da Versace, Valentino, JW Anderson ve Prada bu tarz tasarımlarıyla karşımıza çıkıyor.
Modada sınırlar artık çok bulanık olsa da genel trendler ve silüetler kendini belli ediyor, Türk erkeğinin zor benimseyip hala vazgeçemediği örneğin skinny jeans gibi trendler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Modada genel olarak her şey çok hızlı değişiyor, gelişiyor ve beklentileri karşılamak her sezon daha da zorlaşıyor. Çoğu marka için bir sene içerisinde kapsül koleksiyonlarla beraber altı koleksiyon görüyoruz. Tek bir marka içerisinde bile sınırların her sezon zorlandığını ve trendlerin/silüetlerin değişiğine şahit oluyoruz. Kadın müşteri genel olarak değişime daha kolay adapte oluyor, yeni çıkan bir trendi ya da ürünü benimseyip hızlıca içselleştirebiliyor. Türk erkeğinin bir trende uyum sağlaması yurtdışındaki tüketiciye kıyasla iki üç sezon sonra olur, erkekler daha temkinlidir, daha çok sorgular ama alıştığı ürüne ya da trende bağlılığı daha yüksektir. Skinny jean trendinin hala devam ediyor olmasının da sebebi bu aslında. Bir yandan Amiri ve Dsquared2 gibi markalar hem kendilerini güncel tutmak hem de müşteri rahatlığını ön plana çıkarmak için bu tarz modellerde kumaş ve model çeşitliliğine gidiyor. Bundan beş sene öncesine kadar “oversized fit” çoğu müşteri tarafından tercih edilmezken, şu anda her marka için en çok talep gören fit konumunda. Street wear akımının daha da popülerleşmesiyle hayatımıza giren bu silüet, tshirt, sweatshirt, eşofman altları hatta dış giyimler için en çok kullanılan, tercih edilen fitlerin başında geliyor.
Les Benjamins
Lokal markalar doğru yerde konumlanınca modayı takip edenlerin radarına kolay giriyor, son dönemde hangi Türk markalar/tasarımcılar hangi sebeplerle başarılı oluyor?
Her sezon marka mix’imizdeki lokal marka sayısı gözle görülür şekilde artıyor, bunun en büyük sebebi de satınalmasını yaptığımız bu markaların kendi alanlarında gösterdikleri başarılar ve yükselen satış grafikleri. Bu markalar lokal müşteriyle daha çok etkileşim içerisindeler, pazarı daha iyi tanıyorlar. Müşteriye ithal markalarla karşılaştırıldığında, daha uygun fiyat bandında, dünya standardında ürün sunabiliyorlar. Özellikle Contemporary tarafta Les Benjamins ile senelerdir devam eden bir iş birliğimiz var. Genişleyen ve kendini güncelleyen koleksiyonun yanı sıra, marka şu anda Gen-Z olarak adlandırdığımız genç kuşakla direkt iletişim içerisinde, markanın şu andaki başarısını bir noktada bu iletişim stratejisine de bağlayabiliriz.
Herkesin tartıştığı, şu anda en çok gündemde olan sürdürülebilirlik konusu bizim de önceliklerimiz arasında. Bu kapsamda, karşımıza çıkan markalarda bu fikrin destekleniyor olması çok önemli. %100 geri dönüştürülmüş kumaştan üretilen alışveriş çantası markası Susbag, sürdürülebilir moda fikrini savunan lokal markalarımızın başında geliyor. Sürdürülebilir moda bilinci daha da arttıkça, bu tarz markaların daha da başarılı olacağına inanıyoruz. Atolyewolf, Freedom of Space ve Faraway markalarını da son zamanlarda başarılarıyla öne çıkan markaların başında sayabiliriz.
Modayla ilişkimizi tekrar tekrar gözden geçirdiğimiz dönemde modaya ve trendlere kişisel bakışınız, profesyonel bakışınızı/kararlarınızı nasıl etkiliyor?
Yaptığımız iş özünde seçim yapmak üzerine kurulu. En sağlam datayla desteklense bile iş seçim yapmaya gelince bu karar size ait oluyor. Bir ürünü, bir koleksiyonu seçerken kendi zevkinize göre değil, müşterinizi tanıyarak onlar için seçim yaptığınızın bilincinde olmanız bu işin olmazsa olmazıdır.
Farklı tasarımcılardan bir görünüm oluşturmak bir moda mesaisi istiyor, onun yerine tek tasarımcı markasına teslim olmak isteyenleri podyum ya da katalog silüetinden kurtaran gizli stilist aslında sizlersiniz. Özellikle Balenciaga, Versace gibi ilk anda kendini belli eden parçaları kullanmak isteyenlere, kendilerini doğru yansıtacak stil önerileriniz neler olur?
Bir showroom’a gittiğimizde ekip olarak dikkat ettiğimiz ilk unsur, sunulan koleksiyonun kendi içerisinde tutarlı, bir uyum içerisinde olmasıdır.
Düşünün ki, her sezon müşterinin bizden seçki ve o ürünün bulunabilirlik konusunda büyük bir beklentisi var, en yenisini, en özelini satın almak istiyorlar. Aksi bir durumda lüks müşteri hayal kırıklığına uğruyor. Bizler de satın almacı olarak bu zihniyetle showroomlara gidiyoruz, her sezon daha büyük bir meydan okuma bizim için...
Bahsi geçen markalar için mağazaya seçkileri hazırlarken, bu koleksiyonların ya da markaların kendi içerisinde tutarlı, aynı zamanda birbirini tamamlaması lazım. Balenciaga, Versace, Off-White, Amiri ve diğer tasarımcı markaların hepsi, kendi içerisinde kombinlenebilecek bir matematikle konumlandırılıyor.