SİFNOS
Kiklad adaları arasında en zengin olanı. Dolayısıyla sayfiyeden uzaklaşıp biraz lüks arıyorsanız Sifnos doğru tercih. Ancak sayfiyeden uzaklaşmanız, yine kalabalığın ortasına düşeceğiniz anlamına gelmiyor; bu ada da henüz turist akınına uğramayanlardan. Güneşin batışını görmek ve canlı gece hayatıyla günü tamamlamak için, Venedik sundurmalı bir ortaçağ yerleşim yeri olan Kastro’ya (Kale) doğru bir yürüyüş yapın.
Çevresinde bulunan köyler, beyaza boyanmış avluları ve koyu renkli begonvilleriyle dikkat çekiyor. Artemon şehriyse tertemiz dar caddeleriyle sizi içine alıyor. Bu adada ne yaparsanız yapın, sonunda kendinizi restoran, kafe, şapel, butik ve verandalı taş evlerle dolu ünlü Apollonia Caddesi’nde bulacaksınız.
Konaklama: Verina, Sifnos’un en iyi butik otellerinden. Otele iki dakikalık mesafede, incecik kuma sahip bir plaj da bulunuyor. Geniş ve şık döşenmiş odalarda her türlü konforunuz düşünülmüş.
Mutlaka tadın: Eğer adaya eylül ayında giderseniz, adı Yunanistan’da yemek kitaplarına verilen ünlü şef Nikolaos Tselementes’in adıyla anılan ve her yıl düzenlenen Kiklad Gastronomi Festivali’ne de yetişirsiniz. Bu festivalde önünüze ne çıkarsa tadın. Sifnos’un geleneksel mutfağındaysa nohut çorbası, mastelo (asma dalları üzerinde pişmiş kuzu veya oğlak eti) ve kaparili salata bulunuyor. Denemeden dönmeyin.
Yüzmek için: Ada, kayalıklarından dalış yapabileceğiniz Panagia ve Kamares’ten Vathy’deki daha sakin plajlara kadar, birçok seçenek sunuyor. Kalabalıktan kaçanlar için yürüyerek gidebilecekleri Fykiada plajı var. Yat kiralayanlar ya da kendi yatı olanlar için, adada eğlenebileceğiniz doğal, küçük ve gözden ırak birçok koy da bulunuyor.
ANDROS
Metrekaresine çok az turist düşen kocaman bir ada Andros. Rafina limanına iki saat uzaklıkta bulunan ve Naksos’tan (Nakşa) sonra ikinci en büyük Kiklad adası olan Andros, aynı zamanda Yunan adalarının en yeşili. Adanın merkezi Hora, bir asır öncesinde inşa edilen görkemli evlerle dolu. Geniş ana caddede mermer kaldırımlar var.
Dükkanlar son derece mütevazı; yöresel gıdalar, giysiler ve tatlılar satıyorlar. Adanın kalelerini, el değmemiş plajlarını, terk edilmiş su değirmenlerini ve dünya standartlarındaki sanat müzesini mutlaka görmelisiniz. Bir de şehrin eski meydan denilen bölgesine doğru yürüyün, burada da küçük dükkanlar sizi bekliyor.
Konaklama: Micra Anglia, beş yıldızlı bir lüks butik otel. Geleneksel Andros mimarisine göre inşa edilmiş ve görkemli bir dekorasyona sahip. Otelin şarap salonu yıllanmış ve gerçekten kaliteli şaraplar sunmasıyla ünlü. Berrak suyu ve ince kumlarıyla Gialia (Yayla) plajı ise 1 km uzaklıkta.
Mutlaka tadın: Sabah kahvaltısında froutalia, yani baharatlı, sucuklu, patatesli omlet sipariş edin.
Yüzmek için: Ateni, Ahla, Zorkos, Vitali ve Grias gibi kuzeydeki plajlardan bazılarına, zemin engebeli olduğundan sadece 4x4’lerle ya da yatla ulaşabilirsiniz. Güneydeki Agios Petros, Batsi, Chrissi Ammos, Fellos ve Halkolimionas’a ise normal araçla ulaşmak kolay. Bu arada çoğu plaj eski zamanlardan kalma, bu yüzden üzerlerinde gösterişli tesisler beklemeyin.
ANTIPAROS
Atina, Santorini ya da Mikonos’tan feribotla Paros’a geçebilirsiniz. Antiparos, Parikia ana limanından yarım saatlik tekne yolculuğu mesafesinde ya da dilerseniz Pounta’dan feribota binip sekiz dakikalık yolculuğun tadını da çıkarabilirsiniz.
Bu feribot sabah 02.00’ye dek çalışıyor. Adada pek çok ünlü ismin evinin bulunduğuna bakmayın; gösteriş hep ikinci planda. Gidebileceğiniz yerlerse sınırlı. Ufak tefek kafelerden birine oturup bir şeyler yudumlarken etrafı inceleyebilir, lokantalar ve dükkanlar arasında dolaşabilir, sonra da sığ denizi ve kumlu sahiliyle adanın beach’lerine yol alabilirsiniz.
Konaklama: Hotel Dolphin St Giorgio’nun masaj hizmeti ve birinci sınıf balık restoranı sayesinde otelden dışarıya adım atmak istemeyeceksiniz. Burada iki büyük havuz da var ama masmavi Ege Denizi varken kim havuza girmek ister ki? Bu beş yıldızlı otel, adada kalabileceğiniz en iyi seçeneklerden.
Mutlaka tadın: Öğlen deniz kestaneli linguine yiyin. Akşamüstü kahvenize ise Yunan usulü kremalı pasta eşlik etsin.
Yüzmek için: Daha yaşlı kesim şehrin iki yanındaki korunaklı koyları tercih ederken, hareket arayan gençler Apandima ya da Soros’un yolunu tutuyor, aklınızda olsun. Siz daha sakin bir plaj arıyorsanız Agios Georgios’un güneyindeki, küçük koylarla dolu volkanik bölgeye de gidebilirsiniz.
FOLEGANDROS
Kalabalık Santorini’ye karşı, mimarisiyle ona çok benzeyen Folegandros epey tenha. Ancak bu, yakında kalabalıklaşmayacağı anlamına gelmiyor. Bu nedenle hazır hâlâ tenhayken gidip görmelisiniz. Adanın merkezi küçük bir alana yayılmış mavi pencereli ufacık evlerden, restoranlardan ve ufak tefek eşyalar satan mağazalardan ibaret.
Bir uçta, uçurumun hemen bitiminde iç içe geçmiş evlerle aralarında uzanan taşlı yollarsa kale adı verilen bölgeyi oluşturuyor. Yapacak çok fazla şey yok ancak insan yığınından uzakta hissedeceğiniz huzur, paha biçilemez.
Konaklama: Anemomilos Apartments’ın sahibi Dimitris Patelis, 1992’de açtığı otelini şöyle tanımlıyor: “Gösterişten uzak ama konforlu ve huzurlu. Tıpkı adanın kendisi gibi.” Burası Milos Havaalanı’na 45 dakika uzaklıkta. Deniz mahsulleri ağırlıklı mutfağa sahip 15 odalı otelin terasına çıkıp takımadalara hakim manzaranın tadını çıkarmayı unutmayın.
Mutlaka tadın: Tavşan eti ve keçi peyniriyle yapılan bir tür makarna olan matsatayı denemelisiniz.
Yüzmek için: Eğer yüzmek istiyorsanız kayalıklarla çevrili birçok plajı olan Katergo’ya gidin. Buranın masmavi denizi, hafif dalgalı ve çok eğlenceli.
Yazının tamamı ve çok daha fazlası GQ Türkiye Ağustos sayısında ve GQ Türkiye Dijital edisyonunda...