Anti-aging gıdaları inceledikten sonra sıra şimdi antioksidan besinlerde. Peki bu tam olarak ne anlama geliyor? Hangi yiyeceklerin antioksidan içerdiğini nasıl anlayabiliriz? GQ, bu konuda diyetisyen ve beslenme uzmanı Laura Tajan ile görüştü. Tajan, en zengin antioksidan içeriğe sahip gıdaları bizlerle paylaştı. İşte bilmeniz gerekenler.
Antioksidanlar, hücrelerimizi oksidatif strese karşı koruyan maddelerdir. Bu stres, vücudumuzda doğal süreçler sonucunda ya da dış etkenlerle (kirlilik, sigara, güneş ışığı gibi) oluşan serbest radikaller adlı kararsız moleküller tarafından tetiklenir.
Serbest radikaller, hücrelere ve genetik materyallerine zarar verebilir, bu da yaşlanmayı hızlandırır ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Antioksidanlar ise bu serbest radikalleri yakalayarak etkisiz hale getirir ve vücuda verdikleri zararı azaltır. “Antioksidan, vücudun normal işlevleri sırasında oluşan oksidatif strese karşı savaşan bir ajandır,” diye açıklıyor Laura Tajan.
Bu nedenle antioksidanlar, erken yaşlanma ve oksidasyona bağlı kalp-damar ya da sinir sistemi hastalıklarının önlenmesinde temel müttefiklerdir. Doğal antioksidanların başlıcaları arasında A, C ve E vitaminleri, çinko ve selenyum gibi mineraller ve meyve-sebzelerde bulunan flavonoidler yer alır.
Serbest radikaller, vücudun doğal süreçleriyle ya da dış faktörlerle (kirlilik, sigara vb.) üretilen kimyasal maddelerdir. Temel etkileri, hücrelere ve DNA’ya zarar vermektir. “Serbest radikaller, hücre yaşlanmasının yani hücresel yaşlanmanın sorumlusudur,” diyor Laura Tajan. Başka bir deyişle, serbest radikaller ne kadar çok birikirse, hücrelerimiz o kadar hızlı yaşlanır. Antioksidanlar, bu etkileri nötralize ederek zarar vermeden önce radikalleri durdurur.
Antioksidanlar sağlığımız açısından çok önemli birçok görevi üstlenir:
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde… meyveler başı çeker. Özellikle kivi ve elma, kalp sağlığı açısından faydalı antioksidanlar olan polifenoller açısından zengindir. Armut, muz gibi başka birçok meyve de oksidatif strese karşı koruma sağlar.
Antioksidan yönünden zengin bir beslenme, esas olarak meyve, sebze ve temel vitaminler ile besin öğelerini içeren yiyeceklerden oluşur. Laura Tajan’ın listesi şöyle:
Antioksidan eksikliğini doğrudan ölçen özel bir test bulunmamaktadır. Ancak meyve, sebze ve diğer doğal antioksidan kaynaklarından yoksun bir beslenme biçimi, dengesizlik yaratabilir. “Vitamin ya da iz element eksikliği ölçülebilir; ancak antioksidanlar için eksiklikten çok ‘yetmezlik’ terimi kullanılır,” diyor uzmanımız.
Sigara, alkol, stres gibi dış faktörler serbest radikal üretimini artırır, bu da vücudun daha fazla antioksidana ihtiyaç duymasına yol açar. Ancak antioksidan takviyeleri dikkatli kullanılmalıdır. Doz aşımı zararlı sonuçlar doğurabilir. Örneğin, A ya da E vitamini fazlalığı toksik hale gelebilir, C vitamini fazlalığı ise böbrek taşı oluşumuna neden olabilir.
Antioksidan takviyesi düşünülüyorsa, riskler iyi değerlendirilmelidir. “Antioksidan desteği almak olumsuz etkilere yol açabilir. Örneğin, A vitamini fazlalığı karaciğer sorunlarıyla sonuçlanabilecek toksik bir hipervitaminoza neden olabilir. E vitamini fazlası ise bazı tedavilerle etkileşime girebilir,” diye uyarıyor Laura Tajan. C vitamini fazlalığı da böbrek taşı oluşumuna yol açabileceği gibi, tam tersine pro-oksidan etki yaratabilir. Bu nedenle antioksidan kürü yalnızca eksiklik durumu saptandığında önerilir.
Antioksidan olmasalar da omega-3 yağ asitleri, iltihaplanmayı azaltma ve hücre yaşlanmasına karşı koruma açısından önemli bir rol oynar. Ancak dengeli tüketilmelidir. “Omega-3’ler, oksidasyonlarını önlemek için E vitaminiyle birlikte alınmalıdır,” diyor Laura Tajan. Aksi takdirde, aşırı tüketim vücut için zararlı olabilir. Her şey doğru dozda alınmalıdır. Chia tohumu gibi hem omega-3 hem de antioksidan bakımından zengin bazı doğal gıdalar, dengeli ve doğal bir çözüm sunar.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ FRANCE WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.