21:00
‘Bir şeyin tanımını yapmak onu sabitlemektir. Bununla birlilkte hayatın kendisine baktığında gerçek yaşam sabit değildir. Yaşamdan bir deneyimi düşündüğümüzde onu genelde tanımlamaya ve etrafına çeşitli fikirler koymaya çalıştığımızı görürüz. Bu rüzgarı bir kutuya koymaya çalışmaya benzer ve gündelik yaşamda kullandığımız kelimeler deneyimleri tanımlayama yetmeyecektir’ Alan Watts ne #GQDENEYİM köşesine ne de biraz önce üzerinden indiğim (düştüğüm) EFOIL deneyimini anlatmama kesinlikle yardım etmiyor. Tamam bu söyledikleri ‘deneyim’ kavramına dair doğru belki ama ben yaşadığım bir deneyimi en iyi şekilde nasıl aktarırım?
19:00
Oturmuş iki günlük dersten sonra bu sabah EFOIL’e kalktığım videoları izliyorum. 08:57’daki videoda Apple Watch kolumda. 09:03’deki videoda yok. Muhtemelen 09 sularında havadan denize çakıldığım sırada o da Kaplankaya koyunun derin sularına doğru süzülüyordu. Benim hemencecik yapamadığımı o yaptı. Kendini güzelce suya teslim etti ve aşağıda doğru indi.
15:00
Sabahki EFOIL seansından sonra bu aletin mekanizmasını incelemeye mecalim kalmamıştı ama şimdi sahile derin bir inceleme yapmaya geldim. Sörf tahtasının altında uzun bir salma ve ona bağlı bir motor var. Bu sistem pille çalışan bir kumandaya bluetooth ile bağlı. Siz kumandadaki kolçağı çektikçe motor hızlanıyor. Salma çok uzun EFOIL’e binmeden önce onu en az bir metre derinlikteki bir bölgeye kadar ters çevirip götürmek gerekli. Bu bir bakıma sörf tahtasını kullanabilmek için önce sanki normal bir sörf tahtasını göğsünüzün altına alıp kulaç atıyormuşcasına biraz açılıyorsunuz. Motoru çalıştırıp hızlandırıyorsunuz. Motor hızlanıp EFOIL hızlıca yol alırken önce dizlerinizin üzerine kalkıyorsunuz. Sonra iki ayağınızın üzerine. Yogadaki ikinci savaşçı pozisyonu gibi bir ayak önde ikincisi arkada. Dik duruyorsunuz. Gitmeye devam. Sonra sörf tahtası stabil ve düz bir konuma geldiğinde dengenizi biraz daha tahtanın arkasına alıyorsunuz, havaya kalkıyor, o ana da EFOIL’e kalkmak deniyormuş.
12:30
Havalanmak diyoruz ya kokular da bunu yapabiliyor. Öğle yemeği için masaya oturduğumuzda şef Ahmet Özuçucu pişirdikleri çoğu şeyi kendi bahçelerinde yetiştirdikleri topraklardan kopardığı ıtır otunu getirip burnuma tutuyor. Yıllardır parfümlerde, sabun ve kremlerden aldığım, bayılıp bir türlü ne olduğunu bulamadığım o kokuya bir isim konmuş oluyor(Geranium). Bu erkek parfümlerinde de fazlaca kullanılan bir bitki. Bir anda o kokuyla 30 farklı anıya ışınlanıyorum. Şef ıtır otlarından yaptığı glaze sosunda beklemiş bir tavuk getiriyor masaya. Duyular katmanlaşarak artıyor.
11:00
Yoga Nidra zamanı. Uyku veya dinlenme yogası da deniyor, uyku ile uyanıklık arasındaki bir hal. Çocukken çok heyecan duyduğum bir şey olunca bazen akşam olsun da onu düşünerek uyuyayım diye heyecanlanırdım. Sabah EFOIL ile havaya kalktığım ve bir anda bütün seslerin ortadan kaybolduğu ve sadece kuş seslerini duyduğun anı sanırım hiç unutmayacağım. Apple Watch’ın düşüş sesini de saymak lazım ama onu gerçekten duymadım...
09:00
Six Senses Otelleri’nin Global olarak Yoga Aktivitelerinden sorumlu Dorelal Singh’i görünce ‘Konuşmamız Lazım’ diyip ona sabah saatimi nasıl düşürdüğümü, başta buna nasıl takıldığımı, saatten çok onunla yaşadığım anılara üzüldüğümü söyleyince derin bir nefes alıp uzaklara baktıktan sonra çok emin bir şekilde konuşuyor: ‘Biliyorsun değil mi zaman aslında senin onu tanımladığın şekilde senin hayatında şekilleniyor, dolayısıyla onun içinde yaşanan anılar ondan bağımsız. Ne güzel ki o anılar maddenin ötesinde ve maddenin gördüğü gibi zarar görmüyorlar’.
08:30
Peynirli maydanozlu gözleme ve yanındaki çay son yüzyılların en iyi icadı olabilir.
07.00
İlk gün inanılmaz dalga vardı. Sörf tahtası ile birbirimize alıştık diyelim. İkinci gün sörf tahtasının üzerinde ayağa kalktım. Ben ayakta, hızlı bir şekilde denizde yol aldım. Bugün en hızlı halime ulaştıktan sonra dengemi geriye alıyorum. VE BAM. Bu anı hiç unutmayacağım. Sörf tahtası denizle temasta ve son sürat giderken geriye giden ağırlığımla anlık bir hareketle sörf tahtasının önce önü sonra arkası havalanıyor, bütün sesler bir anda kesiliyor ve ben uçuyorum. Denge ve zamanın tanımını yapamayacağım bir anın içindeyim. Düşünceler yok, sadece o hissiyatın verdiği mutluluk ve de duyduğum kuş sesleri var. Belki de deneyim budur işte, benim bu anda hissettiğim ve Watts'ın da dediği gibi zamanla tanımlanamayacak bir şey.
