Eser: Eser Gündüz
Tembellik Hiç Bu Kadar Meşru Olmamıştır
Uzun zamandır yazmıyorum. Yazmıyorum çünkü sinirlerim bozuk. Ve yazmadıkça sinirlerim daha da bozuluyor. Sinirlerim bozuldukça da yazamıyorum.
Aslında başlarda fena değildi hani. Tembellik hiç bu kadar meşru olmamıştır. Kimse sizi işe gitmediğiniz için veya öğlene kadar uyuyup “günü kaçırdığınız” için ya da ekran başından kalkmadığınız için suçlayamaz. Çünkü karantinadayız. Ne hoş!
Peki işler ne zaman sarpa sardı? Hatırlamak güç. Günler tamamen birbirine girdi. Zannediyorum her şey mutfak lavabosunun gideri bozulup, ortalığı su basınca başladı. Küçük bir sel felaketiyle karşılaşınca insan kaçmak yerine donakalıyormuş meğer. Evdeki bütün havluları, peçeteleri ve muhtelif giysileri seferber edip mutfağı mühürledikten sonra ortalığın yatışacağını düşünmüştüm. Yanılmışım. Hemen ardından çamaşır makinası ve sifon bozuldu. Pandora’nın kutusu açılmıştı. Evdeki aletler toplu intihar ediyordu. Tesisatçıyı arayıp, ondan buraya gelerek kamu sağlığını riske atmasını isteyemezdim. Virüs taşıyıcısı olabilirdi. Virüsten ölmüş bile olabilirdi. Ya da sağlıklı dahi olsa buraya gelmek için toplu taşıma kullanabilir, tutamaktan virüs kapıp en yakındaki bebek sahibi dul annenin bebek arabasını otobüse taşımasına yardımcı olurken anneye de virüs bulaştırabilir ve anne hayatını kaybettikten sonra bebek öksüz kalıp psikolojik problemler yaşayarak büyüyebilirdi. Topluma bu kadar yitik genç fazlaydı. Bununla kendim başa çıkmalıydım. Geçtiğimiz günlerdeki başarısız yemek yapma denemelerimden kalan atıklar mutfağı adeta nükleer afet alanına çevirmiş, kirli çamaşırlar birikip küçük bir dağ yaratmıştı. Evi gerçek anlamda bok götürüyordu. Ve ben yapayalnızdım.
Dışarı çıkmalıydım. Hemen en yakın tekel bayisine gidip zihin dinlendiriciler ve hormon düzenleyiciler aldım. İki şişe beyaz şarap ve bolca çikolata. Çalışan hanımefendi, ödemeyi yaptıktan sonra beni kolonya ile vaftiz edince yalnız olmadığımı anladım. Birileri beni düşünüyordu.
Eve döner dönmez hemen koruyucu maskemi taktım ve tek güvenli yer olan koltuğuma oturup, internet alemine daldım. Ölüm oranları artıyor, toplu mezarlar kazılıyor, yalan haberlerden yakınılıyor, dünya nüfusunun yarıya ineceğinden bahsediliyordu. Bense akşam ne yiyeceğimi düşünüyordum. Ardından elektrikler de gitti. Ev karanlığa gömüldü. Böylece sorunlar da bir nebze çözülmüş oldu. Görmezseniz yoktur. Değil mi? Galiba bir süre daha buradayım. Dışarıda dünya, içeride ben.