Size, "13 Yaşındayım ve hayatımda hiç okulu kırmadım." dersem sakın inanmayın. Tabii ki kırdım. Bir keresinde sınıfça okulu kırmıştık. Star Wars'ın yeni filmi çıkıyordu: Star Wars Episode VII: The Force Awakens (Han Solo'nun ölümünü düşündüğüm zaman kendimi kötü hissetmeye devam ediyorum). İngilizce öğretmenimiz ile birlikte bütün sınıf okulu kırıp sinemaya gitmiştik.
Bunu okulu kırma diye tanımlamayabilirsiniz. Hatta bunu, Ebeveyn Denetim Araçları ile yönetilen, annenizden aldığınız şifre ile girebildiğiniz, tertemiz güvenli internette Youtube'dan "Maşa İle Koca Ayı - Kostüm Partisi" izlemek kadar heyecan verici görebilirsiniz.
10 dakika boyunca hiçbir yeri tutmadan gezdiğiniz sokaktan dönmek gibi de olabilir. Eve gelmişsiniz, önce sabunlu sıcak su, sonra kolonya ile yıkadığınız ellerinizle annenizin hazırladığı hamburgeri yemek gibi heyecanlı bir şey olarak da görebilirsiniz.
Ama öyle değil.
Bilmediğiniz çok şey var.
Bizim de anlatarak vakit kaybetmek istemediğimiz çok şey var.
Zaten ortalık gergin. Hergün yüzlerce insan ölüyor, dükkanlar kapanıyor, fiyatlar artıyor, işsizlik var, dışarı çıkılamıyor. #Covid19 yüzünden herkes gergin.
Bu yazıyı yazarken kar yağıyor. Ama haberlerde bu kar yağışının bile engelleyemeyeceği büyük bir kuraklık geldiği yazıyor.
Neyse konumuza geri dönelim.
Artık okul kırmanın da şekli değişiyor. Çünkü, "Maşa İle Koca Ayı - Kostüm Partisi" videosunu okulun zoom bağlantısıyla aynı ekranda aynı anda izleyebilirsiniz. Yani eskide olduğu gibi eğlence amacıyla okulu kırmanın da gereği yok. Ortalık zaten gergin. fiyatlar artıyor, işsizlik var, dışarı çıkılamıyor....
Neyse.
Ben iklim aktivizmine okulu kırarak başladım. Greta'nın Cumaları okulu kırma fikri güzel bir fikirdi. Evdekiler de, arkadaşlarım da, medya da destek verdi. İklim krizine dikkat çekmek için Türkiye'deki ilk (School Strike For Climate) İklim için Okul grevini düzenledik. Ses getirdik. Bakanlarla konuştuk, okullarda iklim değişikliğini anlattık. Belediye başkanları ile, CEO'larla konuştuk. Eylemler düzenledik. Resimler yaptık, klipler çektik. Bunu yapan birçok insan olmaya başladı.
Sonra #Covid19 geldi ve bir anda her şey değişti. Fiyatlar artıyor, işsizlik var, dışarı...
Neyse.
Şimdi okul Zoom'da (Masha'da). Arkadaşlar Discord'da. Haberler Twitter'da. Annemler Whatsapp'ta. (Çıkmayı düşünüyorlar.) Sosyalleşme Steam'de. Bitcoin rekor kırıyor.
Ama hayatı online yaşamak sıkmaya başlıyor. O yüzden bisiklete binmek iyi geliyor. Artık daha az araba var. Ses de, insan da, bisiklet de az. Oysaki tam bisiklet kullanmalık zamanlardayız. O zaman bisiklet kullanmak okulu kırmak mı oluyor? Okul bilgisayarsa, iş ve eğlence de oradaysa dışarıya çıkmak, bisiklete binmek akışı bozmak mı oluyor?
Her zaman yaptığımızı yapmamaya başlamak. Ekran kaydı almak yerine fotoğraf çekmek gibi. Oturmak yerine koşmak da olabilir. Anlatabiliyor muyum? Gerçek kalemle, gerçek kağıda resim yapmak gibi bir şey yapın. Kömür yerine rüzgardan elektrik elde etmek de olabilir. Otele gitmek yerine kamp yapın. Uzakları hayal etmeyin, yakındaki yerleri keşfedin.
Ya da herkes bisiklete binsin. Her zaman yaptığımız şeyi bırakalım ve bisiklete binelim. Ezberimizi bozalım, sonra ne yapacağımızı karar veririz zaten.
Atlas Sarrafoğlu'nun Gezegen B Yok: İklim Krizinin Aşısı başlıklı yazısını buradan okuyabilirsin.