Fotoğraf: Arif Akdenizli
Aslında küçük yaşlarda başladı ancak bunun moda sektörünün bir parçası olduğundan haberim yoktu. Üniversitede endüstri ürünleri tasarımı okuduktan sonra bölümümle fazlasıyla ilgili olan Ar-Ge’yi, daha çok ilgili olduğum modayla birleştirme isteğiyle aksesuar tasarımına yöneldim.
Başka markalarla çalışma ve kendi markamı kurma süreci eş zamanlı olarak ilerledi. Başka markalara danışmanlık vermek işimin bir parçası olsa da, bütün bir süreçle baştan sona benim ilgileniyor olmam ve bunun verdiği özgürlük hissi -her ne kadar çok yorucu olsa da- deneyimlemek istediğim bir şeydi. Bu yüzden “Hiç vakit kaybetmeden, işi işin içinde öğrendim” diyebilirim.
“High-end ve sokak giyimi arasındaki boşluğu nitelikli ürünlerle dolduran bir marka” diyebilirim.
Aslında çok organik bir süreç oldu bu. Wons Mous’u yurt dışında konumlandırmak istediğimiz için hedef kitlemiz en başta Asya ve Avrupa pazarındaydı. Paris’te katıldığımız ilk fuarda beklediğimizden hızlı geri dönüşler aldık ve devamı da bu şekilde gelişti.
Her markanın tasarım konusunda kendi çizgisini bozmadan ilerlemeye çalışması ve değişime ayak uydurması gerekiyor. Bunu yaparken iletişim, sosyal medya, doğru hedef kitlesi ve doğru fiyatlandırmanın yanında tabii ki kalite ve işçiliğin de birbiriyle orantılı ilerlemesi lazım. En çok beğenildiğini düşündüğümüz markalar bile aynı şeyi iki sezon tekrar ettiğinde maalesef tüketici tarafından sıkıcı bulunabiliyor. Daha ilk sezonu tasarlarken gelecek sezonları da düşünüp, “Var olan trendlerin ve yenilerin arasında kendime yer edinebilir miyim?” başlangıçta sorulacak sorular arasında olmalı.
Bu da sürekli değişecek konu başlıklarından biri bence. Şu an sokak stili bütün moda dünyasını ele geçirmiş gibi duruyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bütün trendlerin askeriyeye göz kırpması gibi, bunun da geçici olduğunu düşünüyorum. Ancak podyumların da podyum olarak kalmadığını ve artık performans sanatı sergilenen alanlara dönüştüğünü görmezden gelemem.
Deri bence lüks tüketiciyi hedefliyor. Sürdürülebilirlik konusunda deriyi ne kadar ele alabiliriz, bu tartışmaya açık bir konu. Ancak lüks tüketim devam ettiği sürece -ki edecek, derinin moda dünyasındaki yerini her zaman koruyacağını düşünüyorum.
Video: Arif Akdenizli
Proje: Şahin Çakıroğlu