#Changemakers: Seyirci Kısa Filmlere Karşı Hala Mesafeli Mi?
Dergi Konuları

#Changemakers: Seyirci Kısa Filmlere Karşı Hala Mesafeli Mi?

Arif Akdenizli ile Orta Çağ cadı avlarından film festivallerinin günümüzdeki işlevine pek çok konuyu masaya yatırdık.

Fotoğraf: Nazlı Erdemirel

  • Daha çok kadın hikâyelerini biliyoruz. Son projen ‘Family Portrait’ten biraz bahseder misin? Salt kadın hikâyeleri yerine bu sefer çemberi genişletip biraz da aile kavramını mı deşmek istiyorsun?

 

Family Portrait aslında ilk bakıldığında bir aile hikâyesi gibi görünse de temelinde yine kadın kavramını yakalamak mümkün. Family Portrait, fotoğraf ve video serilerinden oluşan bir proje. Bu projeyi aynı zamanda yakın arkadaşım olan Nazlı Erdemirel ile yürütüyoruz. Ortak bir kafanın doğurduğu bir iş oldu. Projenin kast direktörlüğünü de Eylem Başar Söğüt üstleniyor. 

Proje, isminden de anlaşıldığı gibi bir aile hikâyesi üzerinden ilerliyor. Bir evin içinde dönen aile ilişkilerini, kadın-erkek kavramlarını, doğaüstü güçleri, büyücülük ve üreme gibi konuları ele alırken, 15’inci yüzyılda binlerce kadının ölmesine sebep olan iki Alman rahibin (Heinrich Kramer & Jacob Sprenger) yazdığı ve o dönemin papası VIII. Innocentius’un da onayladığı Malleus Maleficarum kitabı bize ilham oldu. 1487 yılında yazılan bu kitap, cadı avında çok büyük rol oynuyor ve engizisyonun kanun ve metodoloji kitabı olarak da kabul ediliyor. 

 

  • Projelerini tasarlarken veya öncesinde bu şekilde göz attığın belli kaynaklar var mı?

Elbette sürekli okumak, izlemek, dinlemek bunların hepsi üretim sürecinin bir parçası. Örneğin son projem Family Portrait için birçok farklı kitaptan ve farklı sanatçılardan ilham alıyorum. Veya bazen çok sevdiğim filmlere küçük atıflarda bulunmak içeriğimin zenginleşmesine yol açabiliyor. Tıpkı Yorgos Lanthimos’un Dogtooth için Michael Haneke’ye göndermeler yapması ve 2014 yapımı bir festival korku filmi olan It Follows’un yönetmeni David Robert Mittchell’in 1980’ler Amerikan korku sinemasının kült filmlerine atıfta bulunması gibi. 

Bir senaryo yazarken veya bir video çekmeden önce yeni fikirlere ve bakış açılarına ihtiyaç duyuyorum. Ama genellikle hâlihazırda bir film, bir kitap, performans veya modern sanat eseri benim yeni bir şey üretme arzumu tetikleyen bir nesneye dönüşüyor.

 

  • Destekleyici birçok girişim olmasına rağmen Türkiye’deki seyirci, kısa filmlere yine de mesafeli mi?

Her şeye karşı bakış açımızın değiştiği ve biçimlendiği gibi kısa film sektörüne de daha farklı bakabiliyoruz artık. Ama senin de dediğin gibi bu mesafenin tam anlamıyla kalktığını söylemek hâlâ pek mümkün değil. Belki de bu alandaki üretimin yetersiz olması veya festivallerde yeterli ilgiyi sağlayamamaları neden olarak gösterilebilir. Birçok kurum düzenlediği festivallerle kısa filmleri desteklese de, kısa filmler hâlâ uzun metraj filmlerin gölgesinde kalıyor. Ancak dijital platformlar sayesinde izleyici dünya sinemasında yer alan kısa filmleri artık görüyor ve büyük bir sektör olduğunu yavaşça kabul etmeye başlıyor. Festivallerde uzun metraj filmlere ayrılan sürenin dörtte biri kısa filmlere ayrılıyor, bu da izleyici için bir algı yönlendirme şekli aslında. Yani izleyicinin bugün hâlâ kısa filme karşı bir mesafesi varsa bunda festivallerin de katkısı büyük. Kısa film ülkemizde genellikle düşük bütçeli ve biraz da yarı profesyonel bir çalışma olarak görüldüğünden dolayı ‘öğrenci projesi’ tanımından çok da öteye gidemiyor maalesef. Bir de bu işi genç yaşta yapıyorsanız, dezavantajlarını daha çok deneyimleyebiliyorsunuz.

 

  • Çok fazla festivale katılmanın görünürlük dışında sence ne gibi katkıları oluyor?

Festivalleri aslında bir sektör buluşması olarak da görebiliriz. Ülkendeki ve dünyadaki diğer sanatçıların nasıl bir üretim içerisinde olduklarına şahit olmana ve bu insanlarla etkileşime geçmene aracı oluyor. Özellikle kısa film için bu önemli bir faktör çünkü ülkemizde kısa filmleri gösterecek bir sinema salonu olmadığı için izleyicinin direkt tepkisini ve duygusunu öğrenmek çok zor. Bundan birkaç sene önce bile filmlerin online olarak yayınlanabileceği ortak bir platform yoktu. Yönetmenler genellikle kendi kişisel hesaplarından üretimlerini yayınlardı ve denk gelirsen veya yönetmeni tanıyorsan izleme şansın olabilirdi. Bu durumun sonucunda da aslında diğer sanatçıların neler yaptığını pek bilemiyordun. Bu bağlamda festivaller aslında üretici için birçok bağlayıcı faktörü de içinde barındırıyor. 

 

  • Aynı zamanda, bu projede yer alan kendin dahil beş erkeğin fotoğraflarını ve videolarını sen çektin, bu sefer sadece erkeklerin kişisel alanlarında vakit geçirmek ve onları kameraya almak nasıl bir deneyimdi?

Benim için eğlenceli bir deneyim oldu. Bu sürecin bir parçası olmaktan son derece keyif aldım. Projede yer alan isimler sayesinde hiç bilmediğim alanların içinde olmak aynı zamanda besleyici oldu. Mesela Can Uzer’ın atölyesinde kişisel motor tasarımlarının yapılması ve başka sanatçılarla iş birliği içinde üretmeleri ilgi çekiciydi. Keza aynı şekilde daha önce su tadımcılığına dair pek bir bilgim yoktu, böyle bir mesleğin varlığından bile haberdar değildim. Farklı şeylerle karşılaşmak son derece keyifliydi benim için.

 

Video: Arif Akdenizli

Proje: Şahin Çakıroğlu

İZLE
#Changemakers: Arif Akdenizli
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası