Cinsine, donanımına göre size sağlayacağı her çeşit fayda mevcut. Mevzu ayakta kalmaksa, R2-D2’yu al, hem evladın gibi sev, hem hayata tutun. Açılmadık kapıyı o açar, uzay gemini o onarır, mesajını o getirip götürür. Her eve lazım.
“Benim macerada gözüm yok, barış elçisiyim” diyorsanız, size bir protokol droid’i lazım. Onların da en güzeli (en azından gördüğümüz kadarıyla) C-3PO. Kendisi çağının Google’ı. Akıl alır gibi değil ama 6 milyon formun üzerinde iletişim kurma donanımına sahip. Hangi kültürde nasıl davranılması, nasıl oturup nasıl kalkması gerektiğini o biliyor. Tam bir diplomat. Bir nevi Batman’in Alfred’i gibi de görülebilir ama çelikten sinirler ve Michael Caine karizması yerine çelikten bir bünye ve doğal sempatikliği var. Sayesinde yıldızlar arası otobanda kaybolmazsınız. Tek kusuru: Çoğunlukla feci kafa ütülemesi. Ama ona da hak verin bir zahmet; kolay değil, “6 milyon dil” diyoruz.
Şimdi elimizde bir de BB-8 var; ne gibi cinliklere sahip henüz bilemiyoruz ama R2-D2’ya yakın duruyor. Yani bu, R2-D2’nun bizim dünyamızda 2000’li yılları görmüş modeli. Şirinlik de, yoldaşlık da on numara. Ateş altında hızlı davrandığını da tahmin ediyoruz.