Aşırı kapitalist: “yatırım yaparak.” Spiritüel: “dikkat nereye kayarsa, enerji oraya akar.”. Hayat koçu: “dünyayı değiştiremezsin ama kendini -olaylara nasıl tepki verdiğini- değiştirebilirsin.” Samimi arkadaş:“İstiyorsan, yapılır”
Daha onlarca farklı şekilde tanımlayabiliriz. Büyü diye tanımlamış olalım. Zihinlerin içindeki düşüncelerinize hükmederek hayatınızı ve kendinizi şekillendirmeniz mümkün.
Bu köşeyi takip ediyor oluşunuz, bu konuyla ilgilendiğinizin yani tırnak içinde işin felsefesiyle ilgilendiğiniz ortada. Bu harika bir başlangıç noktası. Bu düşünce yapısını öğrenmeye devam etmek mümkün, ancak biraz başkalarını, başkalarının deneyimlerini dinlemekten geçiyor. Gerçek bir beyefendi olabilmek için gerçekten diğer beyleri dinlemek gerekiyor. Elbette kişinin kendini yetiştirmesi mümkün ancak üye olmaya çalıştığı veya üyesi olarak temsil ettiği düşünce kulübünün önceden tecrübe ettiği dersler var. Bu dersleri tekrar tekrar keşfetmeye gerek yok. Dersleri almak / öğrenmek yetiyor.
Örnekler vermek isterim:
“Sabır çok işe yarayan bir araçtır. Kullanmasını bilmek gerekir.” Ne kadar doğru değil mi? Bunu düşünceyi düşünüp, dersini özümsemek kesinlikle kişiyi değiştirecektir. Kim bilir, belki daha iyisine doğru bile değiştirir. Başka bir söz: Desmond Tutu’nun söylediği rivayet edilir “Sesini yükseltme. Argümanını güçlendir.” Buna göre davranmak veya bu düşünceyi hiçe saymak arasında dağlar kadar fark var beyler. Bu dersi almayalım mı yani? Devam ediyorum:
“Yaralarınızı saklamanıza gerek yok. Onlar sizsiniz.” İnsana ne kadar özgüven kazandırabilir baksanıza? Peki ya şu dersin keskinliğine bakar mısınız: “Bir beyefendi dünyaya aldığından fazlasını verir.” Bunlar verilmiş dersler beyler. Öğrenilmesi ve özümsenmesi gerekiyor. Büyü ancak o zaman işe yarıyor: Bu ve bunun gibi öğütleri öğrenerek, hayata dahil ederek. Faydalı düşünceler, yararlı, yapıcı, onarıcı düşünceleri düşünerek. Hep bu sayfalarda konumuz olduğu gibi bunlar ancak düşündükçe gerçekleşiyor. Özen göstermek diye buna deniyor. Nasıl sohbetimize, tavrımıza, tartışmalarda safsata yapmamaya, diyaloglardaki sözlerimize, gerekli gördüğümüz kadarıyla giyimimize kuşamımıza dikkat ediyorsak düşüncelerimize de dikkat etmemiz gerekiyor. Daha sonra o düşünceler bizi şekillendirecek. Bırakalım şekillendirsin.
“Centilmenlik bir yetenek değil, bir tavırdır” Ya da “Erkeklik anne karnında belli olur. Adam olmak için yaş almak gerekir. Centilmenlik ise bir seçimdir.” Ne kadar net anlatmışlar yine değil mi? O yüzden işin büyük bir kısmı kafanın içinde. Yani zihnin içinde. Büyü dediğimiz kısmı burada, elle tutulamıyor ama yapılabiliyor. Düşünceler davranışlarımızı, davranışlarımız hayatımızı etkiliyor, kader denilen şeye dönüşüyor.
Mesela iyi giyinmenin değil ama iyi görünmenin sırrı hakkında kökten bir çözüm var. “Kendinize ne kadar saygınız varsa o kadar iyi görünürsünüz.” Tabii kendini aşırı ciddiye almakla, tadında kalmak arasında da fark var. Mesela: “Centilmenlik çok önemlidir. Buna ilaveten iyi görünmek avantajdır. Mizahşörlük ise tek zorunluluktur.” gibi dersler de var. Yani faydalı ve iyi biri olmaya çalışıyor olmalısınız, ama bu sizi sıkıcı ve yapmacık biri haline getirmemeli. Önce kendinizle sonra da başınıza gelen olaylarla dalga geçebilmeyi öğrenmelisiniz. Bu da sizi daha ekşi bir bey yerine daha tatlı bir beyefendi yapacaktır. Alınan her ders, sizin düşünerek var ettiğiniz, lezzetli bir geleceğe götürecek gemidir bir bakıma.
Bu derslerin faydasını öngörebiliyorsunuz değil mi? Her anlaşılan ders, yararlı hayat pratiklerine dönüşme potansiyeli taşıyor. Ama bütün bu işe yararlılığına rağmen, ne yazık ki bir beyefendi gibi davranmak okulda ya da başka bir yerde öğretilen bir şey değil. Bu yüzden öğrenmek için çaba sarf etmek yani hem izlemek hem de dinlemek gerekiyor. Doğru beyleri örnek almak, hatta onlarla iletişim içinde olmak çok yararlı oluyor. Ya da örnekler veriyor olduğum gibi, sözcükler içine bağlanmış anlamları ve dersleri anlamaya çalışmak.
“Güç kazanmak değildir. Güç mücadele edebilmektir”, “Zekanın en önemli getirisi, kişinin kendini değiştirebilme becerisidir”, “İlgiyi değil, saygıyı hak et”, “Tutku, sahip olabileceğin daha güzel bir hayat için mücadele etmeye denir”, “Konuştuğunda zaten bildiğin bir şeyi tekrar edersin, dinlediğinde ise yeni bir şey öğrenebilirsin” gibi gibi. Bunlar hep işlediğimiz konular beyler. Bir önceki aylarda ve GQ Online’da; iletişimi, kişisel becerilerin nasıl kullanılabileceğini, saygıyı, tavırları ve hatta “kitap nedir ve nasıl okunur” gibi konuları konuştuk. Ama bunların hepsinin ortak noktasının bu konular hakkında çaba sarf etmeyi, onları anlamayı gerektirdiğini söylemek gerekiyor. Büyü gibi gizemli, ama yapıldığında büyü gibi yararlı.
Bu yüzden konu hakkında sadece bilgilenmek değil, aynı zamanda düşünmek gerekiyor beyler. Sevgiler.