Virgil Abloh
Dergi Konuları

Virgil Abloh’nun Gizli Arşivi

Off-White’ın ve Louis Vuitton’un eski kreatif direktörünün ölümünden bu yana geçen yıllarda, bir grup arşivci, modanın en çarpıcı özel koleksiyonlarından birini titizlikle katalogladı. Bu hazinenin kapıları şimdi ilk kez açılıyor.

Fotoğraflar: Michael Schmelling

Bu yılın başlarında, ABD’nin Orta Batı’sında herhangi bir depodan farksız görünen bir binaya girdim. Sayısız güvenlik noktasının ve kilitli bir demir kapının ardından, tavana kadar uzanan raflarla dolu devasa bir labirente girdim. Yüzlerce, binlerce gri kutu, sessizce beni bekliyordu. Aklıma sürekli Kutsal Hazine Avcıları’nın son sahnesi geliyordu. Beyaz eldivenli küçük bir ekip dışında kimsenin bilmediği bu yerde, modern moda tarihinin en önemli ve değerli koleksiyonlarından biri duruyordu: Virgil Abloh’nun sneaker arşivi. Bu, Virgil Abloh Arşivi (VAA) ile ilk tanışmamdı — en azından yarısıyla. Üç yıl süren arama ve kataloglama sürecinin ardından ortaya çıkan bu dev arşiv, Orta Batı’daki iki ayrı depoya paylaştırılmış. Toplamda yaklaşık 20 bin parça — giysi, ayakkabı, çanta, belge, sanat eseri ve kişisel eşya — Abloh’ya ait.

Abloh her zaman mirasını düşünerek çalıştı. Henüz müze retrospektiflerinin konusu olmadan önce bile, neyi saklaması gerektiğine dair net bir içgüdüsü vardı; üniversite defterlerini ve mimarlık okulundaki portfolyolarını kaldırdığı kutu da bu depodaydı. Arşiv direktörlerinden Mahfuz Sultan’ın sözleriyle: “Virgil, yaratıcı olarak çalışırken aynı zamanda arşivci gibi de düşünüyordu.”

Off-White’ı kurduğu, ardından Louis Vuitton Erkek Giyim’in sanat direktörlüğüne geçtiği dönemden beri, elinden çıkan her şey saklanıyordu: son ürünler, çizimler, prototipler, notlar… O dönem yanında çalışan Athiththan Selvendran’a göre — şimdi Virgil Abloh Securities’in COO’su — “Hiçbir şey atılmazdı. Her şey önemliydi.” Abloh’nun kreatif sürecinin bu kritik bölümünün saklanması, konuşulmayan bir kuraldı. Abloh yalnızca kendisinin değil, başkalarının da arşivcisiydi; hayranı olduğu tasarımcıların parçalarını obsesif bir şekilde alırdı. Selvendran, nerede çalışırlarsa çalışsınlar, oldukları yere ya da direkt arşive giden siparişlerin bazılarının Abloh’nun eline dahi değmediğini söylüyor. Ben Şikago’da 10’dan fazla değerli Raf Simons ceketini paketinden çıkartırken, hepsinin etiketi üzerindeydi.

2022’de, Abloh’nun nadir görülen bir kanser türünden ölümünün ardından eşi Shannon, Abloh’nun eşyalarını ayıklasın diye profesyonel bir arşivci ekibini işe aldı. “Virgil Abloh Arşivi benim için Virgil’i dünyayla paylaşma yolu,” diyor Shannon. “Sadece işini değil; ruhunu, üretim biçimini, insanlığını… Onun sınırsız merakını hissetmenizi, nasıl düşündüğünü görmenizi istiyorum.” Çok zorlu bir işti. VAS Paris’teki ofis toplandığında, içindekiler 7 konteynere ancak sığdı. Benim üç gün boyunca yaptığım o görsel ziyaretlerde, Abloh’nun zihninden fikirlerin nasıl taştığını bizzat gördüm: Nike x Prada sneaker maketlerinden Louis Vuitton’daki işine, daha başlamadan önce karalanmış koleksiyon çizimlerine kadar. (WhatsApp’in kralı meğer skeç bağımlısıymış.)

Daha da dokunaklı olan, kişisel ama sıradan nesnelerdi: ekonomi sınıfı uçak biletleri, konser giriş kartları, kırık iPhone’lar… Zirveye çıkarken yanında taşıdığı gündelik hatıralar. Hatta sanatçı Sterling Ruby ile olan işbirliği için planladığı ama üretilmemiş bir gümüş makas bile vardı.

Sultan, Abloh’nun ölmeden önce arşivini bir şekilde sergilemeyi planladığını tahmin ediyor: “Müzede saklama ve sergileme için vitrinler tasarlıyordu.” Abloh sık sık, “Her şeyi 17 yaşındaki hâlim için yapıyorum,” derdi. Bu nedenle VAS, arşivi bir gün kamuya açmayı hedefliyor. Shannon şunu ekliyor:“Umarım yeni nesiller bu fikirlerle karşılaştığında Virgil’in çalışmalarının üzerine kendi izlerini bırakacak cesareti bulur.”

Bu eylül, küratörlüğünü Mahfuz ve Chloe Sultan’ın yaptığı “Virgil Abloh: The Codes” başlıklı ilk VAA sergisi, Paris Grand Palais’de ziyaretçilere açılacak.

Peki Abloh’nun asıl peşinde olduğu şey neydi? Tasarımcının aldığı notlarda yazdığı gibi, Marcel Duchamp (kendisinden espritüel bir şekilde “avukatım” diye bahsederdi) yalnızca 13 readymade eserle sanat tarihini değiştirmişti. Abloh ise kesinlikle birkaç baskılı gömlek ve sneaker ile modaya yön verdi. Ama olduğum yerden bakınca, onun en önemli işinin bizzat bu arşiv olduğunu gördüm. Yeni bir neslin keşfetmesi için yaratıcı evreninin kapılarını açacak bir miras… Ve bitirmeye de hiç yakın değildi. Paris ofisinden kalan kutuları karıştırırken boş, beyaz defterlere rastladım. Sayfaları çevirirken düşündüğüm tek şey şu oldu: Eğer hayatı bu kadar erken yarıda kesilmeseydi, o defterleri neyle doldururdu? Kaç depo daha gerekirdi?

Spor Ayakkabılar

VAA’da yer alan 6.000’den fazla spor ayakkabı, Abloh’nun postmodern görsel dilini, DIY tarzı yaratıcı sürecini, sokak modası kültürüne dair derin bilgisini ve sanat, tasarım ve modadan hype süpernovaları yaratmadaki eşsiz yeteneğini kapsıyor. Aynı zamanda onu en ünlü kılan ürünlerle olan kişisel ilişkisini de anlatıyor. “Benim kişisel görüşüm şu ki, sneakerhead değilim” demişti bir keresinde, “Aynı ayakkabıyı çok uzun süre giyerim, sonra başka birine geçerim.”

İZLE
Samimi, Kolay ve İyi Biri: Aytaç Şaşmaz
İLGİLİ İÇERİKLER
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası