Austin Butler şu sıralar Caught Stealing filminin tanıtımını yapıyor olabilir, ancak sıradaki projesi Enemies hızla yaklaşıyor. 2026’da vizyona girecek filmle ilgili çevrimiçi ortamda neredeyse hiç bilgi yok; bilinen tek şey Butler ile Jeremy Allen White’ın karşı karşıya geleceği, “acımasız bir dedektif ile ünlü bir kiralık katilin ölümcül bir kedi fare oyununu” konu alacağı. Ancak şunu biliyoruz ki Dune 2 yıldızı bu rol için ciddi şekilde kas yaptı. Bu da Los Angeles merkezli antrenörü Roy Chan’in paylaştığı kamera arkası fotoğraflardan belli oluyor.
Chan ile çalışan Butler’ın önünde sadece 14 hafta vardı. Çünkü Caught Stealing için alkolik, eski bir beyzbol oyuncusunu canlandırmış, bu rol uğruna en az 13 kilo almıştı. Şimdi ise Enemies için daha ince, sıkı ve kaslı bir görünüme kavuşması gerekiyordu. Butler elbette fiziksel dönüşümlere yabancı değil. Elvis’teki rolünden sonra hastanelik olmuş, The Bikeriders çekimleri sırasında ise geçici görme kaybı yaşamıştı. Vücudu uğruna hep sınırları zorlamış bir aktör olarak, bu kez işini sağlıklı bir biçimde yapacak doğru kişiye ihtiyacı vardı.
Roy Chan bu noktada devreye girdi. Özel kişisel antrenman servisi Roydian’ın kurucusu olan Chan, “Roydian yöntemi” adını verdiği bir disiplini geliştirdi. Bu yöntem “temiz hareket mekaniğini, fonksiyonel antrenmanı, bilinçli beslenmeyi, dinlenme ve yenilenmeyi bir araya getirerek sağlık ve uzun ömürlülüğü destekleyen” bir yaşam tarzı. Butler için oldukça uygun bir yaklaşım oldu.
Chan’in amacı, Butler’ın yalnızca iyi görünmesini sağlamak değil, aynı zamanda figürünü uzun vadede sağlık sorunları yaşamadan koruyabilmesini sağlamaktı. Zaten Roydian yönteminin ortaya çıkış sebebi de buydu. Chan’in Daniel Wu, Javier “Chicharito” Hernández gibi isimler ve hatta GQ’nun kültür köşe yazarlarından Chris Black gibi birçok üst düzey müşterisi de bu yaklaşımdan fayda gördü.
Kendi ifadesiyle Chan, “her şekilde sakatlanmış” biri. Sağlık ve kinezyoloji eğitimi almış, ama geleneksel vücut geliştirme yöntemlerinin sürdürülebilir olmadığını fark etmiş. Bu yüzden Roydian metodunu geliştirmiş. Yoga esnekliği, HIIT kondisyonu, vücut geliştirme ve Pilates’in şekillendirici etkilerini birleştiren bu yöntem, uzun süre formda kalmayı hedefliyor.
Roy Chan: Austin ile iki yıl önce New York’ta bir akşam yemeğinde tanıştık. Bir grup arkadaşla birlikteydik, daha yeni tanışmıştık. Beni en çok etkileyen şey, onunla tanıştığınız anda sizde iz bırakmasıydı. Çok samimi biri. Gerçekten anda yaşıyor. Üç saat süren akşam yemeğimiz boyunca telefonlarımıza bakmadık bile. Yan yana oturduk ve tüm gece sohbet ettik. Daha çok kişisel hayatımız ve yetişme tarzımız hakkında konuştuk, iş neredeyse hiç açılmadı. Böyle bir sohbet çok ferahlatıcıydı. O andan itibaren iyi anlaştık ve iletişimimizi sürdürdük.
O dönemde hâlâ Caught Stealing üzerinde çalışıyordu. Kendi ekibiyle beraberdi. Alkolik bir eski beyzbol oyuncusunu canlandırabilmek için yaklaşık 13–15 kilo almıştı ve beyzbolcuların üst gövdeleri gerçekten iri olur. Bu dönüşüm için çok çalışmıştı ve iyi iş çıkardılar. Ama o rol bittikten sonra yeniden buluştuğumuzda, bence antrenmana yaklaşımını sıfırlamak istedi. Amacımız onun fitness seviyesini daha da yükseltmekti, ama bunu sağlığı ve genel iyilik hali pahasına değil, sürdürülebilir bir şekilde yapmak. Kimi fitness yöntemleri kısa vadede işe yarar ama uzun vadede bedeni iyi hissettirmez. Austin gerçekten daha uzun ömürlü, bütüncül bir yaklaşım istiyordu ve benim bu tarzı savunduğumu biliyordu.
Felsefemiz temiz hareket mekaniğine dayanıyor. Temeliniz sağlam değilse sizi ağır hareketlerle yüklemiyoruz. Roydian metodunun üç ayağı var: fitness, beslenme, iyileşme. Beslenme kısmı çok büyük bir rol oynuyor. Onunla beslenmeye yüzde 80 – yüzde 20 kuralıyla yaklaştık. Yani zamanın yüzde 80’inde fitness, beslenme ve iyileşmeye sadık kalıyoruz, yüzde 20’sinde ise hayatın tadını çıkarıyoruz. Ortalama günde üç öğün yiyorsanız, bu haftada yaklaşık 20 öğün eder. Eğer 16’sında iyi beslenirseniz, kalanında biraz esneklik gösterebilirsiniz. Sonuçta bütün bunları yapmanın amacı ne? Hayatı yaşayamazsak anlamı kalmaz. Önemli olan ölçüyü kaçırmamak. Bir dilim pizza yiyebilirsiniz, ama dört kutu pizzayı silip süpürmenize gerek yok.
Tamamen doğal gıdalara dayalı bir beslenme. Bu oturduktan sonra, aslında sevdiği yiyecekleri seçti. Bu sektörde insanların yaptığı en büyük hatalardan biri, herkese “tavuk, brokoli ve pirinç” dayatmak. Oysa her program kişiye özel olmalı. Biz onunla, “Sen çocukken ne yiyerek büyüdün?” sorusunu sık sık konuştuk. Çünkü sindirimde bunun büyük payı vardır. Austin tatlı patatese bayılıyor. Bu da bizim için çok avantajlıydı çünkü son derece besleyici bir sebze ve bizim için nişasta kaynağıydı. Ama genel olarak çok çeşitli besleniyor. Proteinleri seviyor, yemekle arası gayet iyi.
Amacımız iki şeye odaklanmaktı. Birincisi, günümüzün gergin hayatında sinir sistemimiz sürekli uyarılmış durumda. Recovery, kalp atış hızını normale döndüren, parasempatik sistemi (dinlenme ve sindirimden sorumlu olan) uyaran şeyler yapmaktır. Bu yüzden toparlanma odaklı antrenmanlar uyguladık. Her gün antrenman yaptık ama her gün bedenini zorlayıp yıkıma uğratmadık. Bazen uykun az olabilir, bazen bir uçaktan inmiş olabilirsin, bazen biraz hasta hissedebilirsin. Böyle günlerde antrenman daha yenileyici olur, mobiliteye ağırlık verir, kondisyonu azaltır, foam roller ve kendi kendine yapılan miyofasyal gevşetme ile vücuttaki gerginliği açar.
Recovery’nin ikinci ayağı ise uyku kalitesini en üst seviyeye çıkarmaktır. Bu yüzden uyku hijyeni üzerine çok çalıştık. Odada doğru sıcaklık olmasına, minimum elektronik cihaz bulunmasına, dikkat dağıtacak hiçbir şey olmamasına özen gösterdik.
Evet, tamamen. Gece çekimleri olacağını biliyorduk. Sirkadiyen ritmin bozulacağını, işin çok yorucu olacağını öngörüyorduk. Onun fiziksel formunu korurken bir ileri bir geri gitmemesi için doğru araçlara ihtiyacı vardı. Hafif tempolu koşu bandı yürüyüşü gibi basit, beceri istemeyen hareketler ile sauna gibi rahatlatıcı uygulamaları birleştirmek, stres seviyelerini düşürmek ve uykuya geçişi kolaylaştırmak için en iyi yöntemdi.
Onunla konuştuğumda şöyle demişti: “Evet, set ekibiyle birlikte vampir gibi yaşıyoruz. Geceleri çalışıyor, gündüzleri uyuyoruz.” Günlerce güneşi görmedikleri oluyordu. Gerçekten çılgınca bir tempoydu.
Biz geleneksel “split”lere çok fazla bağlı kalmıyoruz. Roydian metodunu farklı kılan şey, ilerlemeyi nasıl ölçtüğümüz. Klasik anlayışta ilerleme, “Ne kadar daha fazla ağırlık kaldırabiliyorsun, ne kadar daha fazla mesafe koşabiliyorsun, ne kadar daha hızlısın?” gibi metriklerle ölçülür. Ben bunun doğru yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Bizim ölçümüz, 52 hafta boyunca kesintisiz olarak ne kadar tutarlı şekilde antrenman yapabildiğin.
Bu yüzden bizim stilimiz, ertesi gün aşırı ağrı çekmeyeceğin şekilde tasarlanıyor. Mobilite, güç ve kondisyonu harmanlayarak, bir sonraki gün de antrenmana devam edebilmeyi garanti ediyoruz. Bu yaklaşım, dönüşümler için daha sürdürülebilir ve daha etkili oluyor. Çünkü bu şekilde düşünürsen, yılda altı gün antrenman yaparak 50 haftada 300 antrenman çıkartabilirsin. Oysa çok sert üç gün antrenman yapan bir kişi, arada toparlanmaya çalıştığı için yılda 150 antrenman yapabiliyor. Yani daha sürdürülebilir, orta yoğunluklu tam vücut çalışmaları ve doğru periyotlamayla (ağır, hafif, orta yoğunluk dengesiyle) yıl boyunca daha fazla iş çıkarmış oluyorsun ve sakatlanmıyorsun.
Austin Butler, Roy Chan’in Los Angeles merkezli fitness stüdyosunda. Fotoğraf: Roy Chan
Çok sevdi. Aslında birlikte çalışmaya başladığımızda istediği şey buydu. Sporcuların nasıl çalıştığını anlamak, benim uzun ömürlü fitness felsefelerimi öğrenmek istiyordu. Benim yaklaşımım “zirve form” ile birlikte “uzun ömürlülük” üzerine kurulu. Austin hakkında söyleyebileceğim şey şu: Kariyerine ne kadar emek veriyorsa, sağlığına ve fitness’ına da o kadar emek veriyor. Çok odaklı biri. İş dışında da yüksek performanslı bir sporcu gibi yaşamak istiyor. Bu da işimi çok kolaylaştırıyor. Vücudunu çok iyi tanıyor. Zaten güçlü bir temeli vardı ama bir üst seviyeye çıkmak istedi. Bunu yaparken de sağlığından ödün vermek istemedi.
İstedikleri şey ince ve keskin bir görünüm, yani “cut” bir vücut. 13–15 kilo aldığınızda bu tamamen kas olmuyor. Bunun büyük kısmı su oluyor. Bu yüzden Austin o dönemde kendini pek iyi hissetmedi. Çünkü doğal vücut yapısının dışında yaşamak, benim “true to frame” dediğim şeyin dışına çıkmak, bedeni yıpratıyor ve iyi hissettirmiyor. Onun için de öyleydi.
Enemies için hazırlık süremiz 14 haftaydı. Hepimizin kafasında “Fight Club’daki Brad Pitt gibi görünmek” gibi altın standart referanslar vardır. Bence artık Austin’in Men’s Health kapak görüntüsü yeni bir referans oldu. Çünkü bu vücut onun yapısına sadık, doğal. İnce, parçalı, sağlıklı bir şekilde elde edilmiş bir form.
Hayır. Vücudu aşırı çalıştırmazsanız zaten o kadar iltihap oluşmaz. Bedene uygun yiyecekleri yerseniz, vücudunuz doğal yapısına döner. Recovery’yi doğru ayarlarsanız, kaliteli uyku alırsanız, sinir sistemini sakinleştiren şeyler yaparsanız, iltihap azalır.
Bu tür alışkanlıkları bedene yerleştirmek zaman alıyor. Beslenme alışkanlıklarını yeniden şekillendirmek zaman alır. Uyku alışkanlıklarını değiştirmek zaman alır. Bazı insanlar buna daha hızlı uyum sağlar, bazıları biraz daha uzun sürede. Austin için 14 hafta idealdi. Belki iki üç hafta bir uyum süreci yaşadı ama dördüncü haftadan itibaren tamamen adapte oldu. Adeta örnek bir öğrenciydi. Söylediğimiz her şeyi uyguladı. Bazı insanlar ister ama gerçekten istemez, çünkü hayatta bazı zevklerden vazgeçmek istemezler. Ama Austin öyle değildi. 14 haftalık programın çoğu insan için de işe yarayacağına inanıyorum. Çünkü haftada altı gün birlikte çalışıyorsak, sürekli beslenmeni, uykunu, her şeyini takip ediyorum demektir. Altıncı haftadan itibaren adeta kafanın içinde oluyorum.
Açıkçası şikâyet eden biri değil. Benim onunla yaptığım güç, kondisyon ve mobilite karışımını çok sevdi. Ağırlık çalışmayı seviyor, calisthenics yani vücut ağırlığıyla yapılan egzersizleri seviyor. Yüklenmeli mobilite ve çok yönlü (multidirectional) hareketleri seviyor. Bizim antrenmanlarımızın diğerlerinden farkı, hareketleri sadece lineer şekilde yapmamamız. Yani biceps curl, leg press ya da bench press gibi klasik izolasyon hareketleri programımızın büyük kısmını oluşturmaz. Onları da kullanıyoruz ama esas odak bu değil. Biz vücudu daha fonksiyonel hareketlerle çok yönlü şekilde çalıştırıyoruz. Bu farklı kalıpları yükleyerek eklem ve kasların daha dengeli çalışmasını sağlıyoruz. Bu da daha az sakatlık demek. Austin üç boyutlu yükleme hareketlerini çok seviyor ve çok da iyi yapıyor. Yine de belirli setlerde split çalışmalara yer verdik ama onun kettlebell ve VIPR (ağırlıklı, tüp şeklinde bir egzersiz aracı) kullanımını gerçekten çok iyi buluyorum.
Evet, o hareketi yapmak istediğini biliyorduk. Bu yüzden önce lineer yüklemelerden başladık. Yana hamle, çapraz hamle, tek bacak pozisyonları, rotasyonel pozisyonlar gibi temelleri ağırlıksız olarak çalıştık. Bunlar oturunca bu hareketlere direnç ekledik. Sonra birkaç farklı hareketi birleştirdik. Böylece koordinasyonu geliştiren bir ilerleme sağladı. Ama her şey basit bir temel hareketle başladı: yana hamle, split hinge, öne hamle. Sonra bunlar bir akışa dönüştü.
Kettlebell ile yaptığı çalışmada da aynı şekildeydi. Önce sadece bir row (çekiş), sonra clean, sonra çapraz hamle, ardından squat ve press. Bunları tek tek oturttuktan sonra hareketleri birleştirdik. Bu şekilde çok daha ilgi çekici oluyor. Çok yönlü hareketler sayesinde vücudun sadece bir bölümünü yükleyip diğerini ihmal etmiyorsun. İşte bahsettiğim üç boyutlu hareket paternleri bunlar. Biz bunlara “temiz hareket” kategorisinde bakıyoruz.
VIPR ilginç bir araç. Onu çok kullandık. Ama sadece onunla sınırlı kalmadık. Ağırlıklı sağlık topları, her yönde kablo egzersizleri gibi her tür direnç antrenmanını kullandık. Beden ağırlığıyla başlanıyor, sonra dış direnç ekleniyor.
Bence en önemli şey uzun ömürlülük, bedeninin iyi hissetmesi ve yine de istediğin estetik görünüme kavuşabilmen. Bu yöntem aslında kendi deneyimlerimden doğdu. Bir dönem estetik kazanmak için sadece tek bir yol olduğunu sanıyordum ama sonunda belimi sakatladım. Dizimi de.
Düşünün, deadlift ve squat yapıyorsunuz ve bu hareketlerde iyi hale geldiniz. İlerleme ne oluyor? Vücut ağırlığınız kadar kaldırmak mı? Bir buçuk katını mı? İki katını mı? Bir noktadan sonra bu iş nereye varıyor? İnsanların en büyük hatası bu. Çünkü tek bir bölgeye sürekli yük bindirdiğinizde sakatlık kaçınılmaz. Er ya da geç oluyor. Ve insanlar bunu genellikle ancak basit hareket kabiliyetlerini kaybettiklerinde fark ediyor. Yere eğilip bir şey almak, topallamadan yürümek, kolunu yukarı uzatmak gibi en basit hareketler zor hale geldiğinde. İşte o zaman “Bu yöntem işe yaramıyor, peki şimdi ne yapmalıyım?” diye düşünüyorlar.
Ama fonksiyonel antrenman ile bedeniniz daha dengeli oluyor, daha akıcı hissediyorsunuz. Beliniz, diziniz “tıkırdamıyor.” Daha az ağrı oluyor. Ve en önemlisi daha sık antrenman yapabiliyorsunuz çünkü sürdürülebilir. Klasik antrenmanların elbette yeri var ama fonksiyonel antrenman oranını artırmak, sağlıktan ödün vermeden fitness seviyenizi yükseltmenin yolu.
Los Angeles merkezli kişisel antrenör Roy Chan. Fotoğraf: Roy Chan.
Kesinlikle. Vücut geliştirme kendi döneminde çok etkiliydi, ama fonksiyonel antrenmanın yükselişi tesadüf değil. Buradaki soru şu: Bedenimizi tasarlandığı gibi nasıl hareket ettirebiliriz?
Şunu örnek vermeyi seviyorum: Mentörlerimden biri banliyölerde çok sayıda hokey oyuncusuyla çalışıyordu ve iki tip çocuk görüyordu. Çiftliklerde büyüyenler ve şehirde büyüyenler. Çiftlikte büyüyenler her zaman daha hızlı kayıyor, daha güçlü oluyor ve sakatlıklara karşı daha dayanıklı çıkıyordu. Çünkü üç boyutlu işler yapıyorlardı, vücut farklı yönlerde yükleniyordu. Oysa şehir çocukları yalnızca spor salonunda izolasyon egzersizleri yapıyordu. Bu yüzden ben günlük insanlar için, profesyonel ağırlık kaldırıcı olmayı hedeflemiyorsanız, fonksiyonel antrenmanın çok daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Sağlık açısından da çok daha uzun vadeli.
Onun fitness ve sağlığını yeni bir zirveye çıkarmasını görmek. Benim bu işi yapma sebebim bu. Çalışmalarımızı bitirdiğimizde ve fotoğraflarını çektiğimizde kendi kendime “Vay canına, ne ara beni bu kadar geçti?” dedim. Bu, öğrencinin öğretmeni geçtiği anlardan biriydi. Vücudu inanılmaz görünüyordu. Öyle ki ben de kendimi toparlamaya başladım, ona yetişebilmek için. Austin harika bir iş çıkardı, onunla gurur duyuyorum. Çok iyi bir insan. Tanıyan herkes aynı şeyi söyler. Onu destekliyorum ve çok uzun bir kariyeri olacağına inanıyorum. Bu sağlık ve fitness yaklaşımıyla yıllar boyunca formda görünecek.
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.