Dünya Kupası Lionel Messi'nin Mirasını Nasıl Şekillendirecek?
GQ Sports

Dünya Kupası Lionel Messi'nin Mirasını Nasıl Şekillendirecek?

Men in Blazers'ın kurucu ortağı ve yazarı Roger Bennett, Arjantinli futbol ikonu Messi’nin rönesansını ve 2022 Dünya Kupası’nın onun kariyerinde nasıl bir mihenk taşı olabileceğini anlatıyor.

Tüm zamanların en büyük futbolcusu olan Lionel Messi hakkında muhtemelen ilk fark edeceğiniz şey, aslında ne kadar normal göründüğü. Uncannily Handsome Footballer'ın Beckham sonrası döneminde, her büyük oyuncu nedense tesadüfi bir şekilde çok yakışıklı görünüyor. Dolayısıyla Messi’nin bariz bir şekilde uyumsuzluğu, ufacık boyu, kalın boynu, berbat saç kesimi, çenesinin keskinliğini gizlemeye yetmeyen pasaklı sakallarıyla daha da ön plana çıkıyor. Messi hakkında fark edebileceğiniz ikinci şey ise isminin telaffuz edilişinin ne kadar “İsa Mesih’e” benziyor olduğu gerçeği. Messi hakkında fark edeceğiniz üçüncü şey ise futbolu adeta bir tanrı gibi oynaması. Dolayısıyla geçen hafta önümüzdeki Dünya Kupası’nın (onun katıldığı 5. olmuş olacak) katıldığı son Dünya Kupası olduğunu duyurması hepimizi şok etti. Dünyanın dört bir yanından hayranlar Messi’siz br futbol dünyasının neye benzeyeceğini, onun sıradaki pozisyonunu şimdiden düşünmeye başlamış durumda.

Messi'nin mirasını düşünürken kökenlerini de hatırlamakta fayda var. Rosario'da bir çelik işçisinin oğlu olarak dünyaya geldi. 13 yaşında Barselona’nın yetenek avcıları tarafından keşfedildi ve babasını bir peçete üzerinde sözleşme imzalamaya ikna ettiler ve ünlü kulübün akademisine kaydolmuş oldu. 

Lionel uzun süre büyüme hormonu eksikliği ile mücadele etti, ancak kulübün tıbbi desteği, taktik eğitimleri ve kendi doğaüstü becerilerinin bir kombinasyonu ile kısa sürede Barcelona gibi efsanevi bir kulübün bile hiç görmediği türden bir fenomene dönüştü. İlk çıkışını 17 yaşında yaptıktan sonra, kulüp 10 İspanyol ligi şampiyonluğu ve dört Şampiyonlar Ligi kupası kazanmaya devam etti. Messi kulübün de rekoru olan 474 gol atarak büyük bir başarıya imza attı. Bunların hepsi gerçekten büyük başarılar. Aslında kariyerinin sonbaharında olması gerektiği bir dönemde hala çok yüksek bir oranda akıl almaz goller atıyordu. Gerçekten sonsuza kadar devam edebilecek gibiydi.

Ve sonra, aniden her şey bitti. Pervasız harcamalar yapan kulüp iflasa sürüklendi ve en sevdiği adamını Ağustos 2021'de satmak zorunda kaldı. Veda ettiği basın toplantısında gözyaşlarına boğulan Messi, Katar kraliyet ailesi tarafından finanse edilen Paris Saint-Germain'e transfer edildi. Burası iflasın asla söz konusu olmadığı bir kulüptü ancak belki de Messi’nin ruhsal iflasına sebep oldu. Paris'te diğer megastarlar Kylian Mbappe ve Neymar ile birlikte oynadığı ilk sezonda dahi yeteneklerini gösterse de kendi standartları için oldukça sıradan bir yıldı. Onu yarı tanrı gibi gösteren tüm neşesi gitmişti ve bu Lionel'ı sadece ölümlü gibi gösteriyordu.

Peki hikayesi bitiyor muydu? Hayır. Dünya Kupası yaklaşırken, adeta yeniden doğmuş gibi keyifli frikikler atan, Paris Saint-Germain'in asistlerine liderlik eden ve Arjantin için de gençleşmiş bir oyuncu gibi tekrar karşımıza çıkıyor Messi. Eski haline benziyor, yani aslında belki de gelmiş geçmiş en iyi haline.

Sporda “en büyük sporcu” kim tartışması asla bitmez. Jordan mı LeBron mu, Federer mi Nadal mı? Bu tartışmalar Pele, Maradona, Messi veya Ronaldo için de yapılabilir. Yani Messi'yi tüm zamanların en iyi futbolcusu olarak görüp görmemeniz tamamen kişisel bir tercih meselesi - ancak onun tüm zamanların en ünlü oyuncusu olduğu tartışılmaz bir gerçek. Hayatınızda bir dakika bile bir futbol maçı izlememiş olsanız dahi Messi’nin adını mutlaka duymuşsunuzdur. “O” Barselona demek, Arjantin demek, Dünya Kupası demek, modern çağda futbol demek. Çünkü Messi'ye tanık olmak, modern futbolun en iyi şekilde üretebileceğini kanıtladığı; gerçeküstü, büyük ve hareketli bir rüyaya tanık olmak demektir.

Messi'yi izleme deneyimini tarif edecek yeterince iyi bir kelime yok, bu yüzden adı onu anlatmak için bir tür kısa yol haline geldi. Futbolu bireysel bir spor haline getirdi. Bencil olduğunu söylemeye çalışmıyoruz, zaten değil, ayrıca bulunduğu takımların başarılı olmasının tek sebebi de o değil - bazen öyle görünse de - öyle değil. 

En basit haliyle anlatmak gerekirse, Messi topa sahip olduğunda, diğer her şey arka planda kayboluyor. Diğer oyuncularla top kontrolü hakkında konuşabilirsiniz ama Messi kontrolün de dışında bir şey yağıyor. Topu hareket ettiriyor gibi görünmüyor, top zaten onunla birlikte hareket ediyor. Messi ve top adeta manyetik bir ayrılmaz bir ikili. Yollarına çıkan her şeyin etrafında hipnotik bir şekilde slalom yapıyorlar. Messi'yi izlemek, öncelikle fiziksel bir deneyim: Tüylerinizi diken diken hissediyorsunuz.

Cristiano Ronaldo ve Messi, Almanya'dan Lothar Matthäus, İtalya'dan Gianluigi Buffon ve Meksika'dan Antonio Carbajal ve Rafael Márquez yanı sıra Dünya Kupası'nda dördüncü ve beşinci kez forma giymeye hazırlanıyorlar. Messi, takımının itici gücü olarak kendi grubunda beşinci kez turnuvaya giden tek kişi. Ve sonunda onları zafere taşıyabilecek gibi görünüyor. Ve eğer bunu başarırsa? Bu, kim daha büyük panteonundaki konumunu yeniden şekillendirir. Messi çoğunlukla Arjantinli küçük sol ayaklı dahi Maradona ile karşılaştırılıyor. Hem kulüp hem de ülke için hemen hemen her metrikte selefini geride bıraktı. Arjantin formasının ağırlığının onu ezdiği Dünya Kupası hariç. 2014'te finalde kaybetmek, zafere en yakın olduğu an oldu. Şimdi bunu değiştirmek ve kariyerini zirvede bırakmak için son şansı.

En büyük sporcularımıza genellikle bir olağanüstülük yükleme eğilimindeyiz - onların yeteneklerini tuhaf olarak adlandırıyoruz, onları başka bir gezegenden gelmekle ilişkilendiriyoruz. Genellikle anormal derecede çekici olmaları bu duyguyu pekiştiriyor ve ne kadar imkansız şeyler başardıklarını gördükçe daha da büyüleniyoruz. Messi'de ise tam tersi. Yaptığı şey şaşırtıcı derecede doğal, hatta doğru geliyor. Bir keresinde Uruguaylı şair ve futbol dehası Eduardo Galeano ile bir röportaj yapmıştım ve bunu en iyi şekilde o özetlemişti: "Diego Maradona top ayakkabısına yapıştırılmış gibi oynuyordu, Lionel Messi ise top çorabının içine sıkışmış gibi oynuyor." Sanki Tanrılar liginde futbol oynuyor gibi. O futbola dair ne fantezimiz varsa onun somutlaştıran kişi gibi.

Roger Bennett, Men in Blazers'ın kurucu ortağı ve bu makalenin uyarlandığı Gods of Soccer'ın ortak yazarı.

İZLE
Mario Gómez Kamera Arkası
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası