GQ Sports

Olimpiyat Şampiyonumuz Mete Gazoz'dan Hayata Dair İnce Fikirler

Mete Gazoz, okçulukta Türkiye'ye tarihindeki ilk olimpiyat madalyasını kazandırdı. Yaz 2020 sayısı için konuştuğumuzda Tokyo Olimpiyat Oyunları henüz ertelenmişti ve genç sporcu belirsizlikler içinde bile rüyasına, hedefine ne kadar bağlı olduğunu her kelimesiyle hisettiriyordu.

Mete gazoz

Halil Cibran’in meşhur şiirini olduğundan daha meşru kılacak, Türkiye yayından çıkan ve çok ileri atılmış gencecik bir okun hikayesi bu. Sonsuzluk yolundaki hedefi gören okçu, dünya rekortmeni Mete Gazoz’dan bu aralar hayata daha farklı bakmanızı sağlayacak birkaç ince fikir…

Yaptığınız işin dünya üzerindeki en iyisi olduğunuzu, her gün kendinizle ve sizi geçmek isteyen onlarca meslektaşınızla yarışmak zorunda olduğunuzu düşünün. Elinizin hafifçe kayması veya ufacık bir dikkat kaybıyla tüm emeklerinizin boşa gidebileceğinizi… Sporda bunun tam karşılığı: Okçuluk. Bir başka deyişle: Üst düzey sabır, konsantrasyon ve odaklanma sanatı. Cilt cilt hayat dersi kitabına bedel bir antrenman sahası.  Stres ve kaygıyı kontrol altına almayı çocuk yaşta öğrenen Mete, “Okçuluk, benim daha mütevazı birine dönüşmemi sağladı. Okçulukta ne rakibinizi kendinizden üstün görmeli ne de onu küçümsemelisiniz. Kendi atışlarınızdan çok rakibinizin atışlarına odaklanırsanız kaybedersiniz” diyor. 

Onu ilk kez gördüğümüzde sene 2015’ti. İnce, uzun ve gözlüklüydü. 16 yaşındaydı ve Dünya Okçuluk Şampiyonası’na katılmaya hak kazanmıştı. 1999 doğumlu sporcunun kariyerinin dönüm noktasıydı o yıl, iyi ve kötü anlamda. “Yaptığım antrenmanların karşılığını alamadığım ilk ve tek yarışma” dediği Dünya Şampiyonası’nda Olimpiyatlar’a gitmeyi kaçırması hâlâ aklında. “Bu durumu nasıl düzeltebilirim” noktasından sporu bırakma kararına uzanan süreci de… Mete’nin spor kariyerine her anlamda destek olan bir ailesi var. Anne ve babası da okçu. Bir şekilde onu önünün açık olduğuna ve okçuluğa devam etmesi gerektiğine yeniden ikna ediyorlar. Bir sene sonra Rio de Janeiro’da, Olimpiyat Oyunları’nda fırlatıyor okunu madalyalara, kupalara… O şimdi, hem Dünya ve Avrupa şampiyonu, hem de Dünya ve Avrupa rekortmeni…

Mete’ye göre “Profesyonel bir sporcuysanız dilediğiniz zaman, isteğinizi yapma şansınız olmuyor. Başarı için fedakârlık gerekiyor.” Listenin başında hayatını zorunlu olarak ailesinden uzakta geçirmesi var. Vazgeçtikleri için pişman değil. Bunlar üzerine düşünmemeyi seçmek de bir seçim ne de olsa. Sevilen bir sporcu olmak onu yeterince mutlu ediyor. Üzerindeki sorumluluğu inkâr etmiyor ama bunu bir yük olarak da görmüyor: “Yurt dışında ülkemi temsil ediyorum. Ülkemin bana kattığı değerleri, diğer sporculara göstermekle yükümlüyüm”  

Başarıya giden yolda düzenli kafayı boşaltabilmeyi esas görüyor. Ertesi güne sıfırdan başlamak için bilim kurgu film izliyor veya ‘League of Legends’ oynuyor. En büyük hedefineyse henüz ulaşmış değil. Rüyası Olimpiyat altını… 2020 Olimpiyatları’na katılmaya hak kazandı ama kader... 120 yıldan uzun süredir Dünya Savaşları dışında ilk kez oyunlar ertelendi. Mete’nin belirsizliği göğüsleme beceresi bu yazıdaki gizli hayat tavsiyelerinden belki de şu an en ihtiyaç duyulanı:

“Hiçbir madalya insan hayatından daha değerli değil” 

 

Bu yazı "Okçunun Önünde Saygıyla Eğil" başlığıyla #GQyaz20 sayısında yayınlanmıştır. 

İZLE
Men of the Year 2021 Yılın Sporcusu: Mete Gazoz (Backstage)
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası