Naomi Osaka:“Ya şampiyon olacaktım, ya da parasız.”
Güncel

Naomi Osaka:“Ya şampiyon olacaktım, ya da parasız.”

Dönemin en parlak kadın tenis oyuncusu Naomi Osaka, Netflix'teki mini belgeselinde hayatına dair çok detay paylaşıyor. Küçüklüğünde Naomi'nin babasına “bundan bir şey olmaz” diyen başka tenis oyuncularının aileleri şimdi ne düşünüyordur?

23 yaşına yeni basmış genç bir kadın ve bir yabancı için şampiyonluğunun yanı sıra taşıyamayacağı kadar ağır olan ünüyle Djokovic ya da Sharapova gibi teniste kültleşmiş isimlerin yanında 4 grand slam zaferiyle bile dikkat çeken bir figür. Her bölümü yarım saatlik mini seri Naomi Osaka hakkında çok şey söylüyor. 

Üç bölümlük belgesel aslında Osaka’nın üç yönlü hayatını vurguluyor. İlki kız kardeşiyle küçüklüğünde tenis oynadığı bir kesitle başlayan şampiyonluk evresi, ikincisi biraz özel hayatına şahit olduğumuz ve kendi hobileriyle ilgilendiği kesim, sonuncusu da George Floyd olaylarından sonra dünyaca bilinirliğini kamuoyunu harekete geçirmek ve bilinç aşılamaya çalıştığı kısım.  

İlk bölüm, küçükken başka tenis oyuncularının ailelerinin babasına Osaka için “bundan bir şey olmaz” demesiyle başlıyor. Osaka küçükken en büyük hayalinin grand slam kazanan ilk Japon olmak olduğunu söylüyor ve daha sonrasında tenisi aslında annesinin işi bırakması için oynadığını belirtiyor. Annesi fazla mesaiye kaldığından onu bu hayattan kurtarmak istiyor ve ekliyor: “Ya şampiyon olacaktım, ya da parasız.”

osaka

2018’de Serena Williams’la oynadığı sansasyonel Amerika Açık finali sonrası, dünya bir anda gözünü ona çevirmişti. Az kişinin bildiği 20 yaşında genç bir kadın dünyanın en büyük kortu olan Arthur Ashe’te kupayı kaldırdı ve herkes hemen ardından diğer grand slam olan Avustralya Açık’ı beklemeye başladı. Çünkü Melbourne’deki turnuva şu anlama geliyordu: Osaka’nın şampiyonluğu acemi şansı mı yoksa yeni bir şampiyon mu doğuyor? Acemi şansıyla alakası yoktu, Osaka Avustralya’da da kupayı kazandı.

Tenis tarihindeki en duygusal anlardan biri 2019 Amerika Açık’ta henüz 15 yaşında olan Coco Gauff’la yaptığı maçtı. Maçı her ne kadar Osaka kazansa da kort röportajını genç Amerikalıyla beraber yapmak istedi ve zaten milyonlarca kişi tarafından sevilen karakterine milyonları daha kazandırdı.

İkinci bölüme geçmeden önce Kobe Bryant’la olan ilişkisini kısaca hatırlatmakta fayda var. Osaka’nın maçlarında belgeselde de gördüğümüz üzere Kobe Bryant’ı görüyoruz. Osaka da Kobe Bryant’la güçlü bir ilişkisi olduğunu ve kendisine hayranlık duyduğunu, kendisini onu tanıyabildiği için çok şanslı hissettiğini söylüyor. Bu yüzden Ocak 2020’de Avustralya Açık yenilgisinden sonra gelen ölüm haberi onu derinden sarsıyor. Kendi telefon kamerasıyla kaydettiği o anları şöyle anlatıyor: “Ona çok benziyorum ve onu hayal kırıklığına uğrattığımı hissediyorum. Çünkü mental olarak zayıf olduğumdan maç kaybediyorum ve bu konu hakkında onunla konuşma şansım bir daha hiç olmayacak.”  Fed Cup’ta da İspanya-Japonya maçındaki yenilgisinde Osaka’nın ruhen kortta olmadığı ve hala Kobe’nin yasını tuttuğu bariz bir şekilde hissediliyor.

İkinci bölümü renklendiren olay ise New York Moda Haftası’nda kendi giyim markası olan ADEAM ile defilede boy göstermesi. “Biz atletlerin çok farklı şeyler giymeye imkanı yok” diyen Osaka, hobisini ve belki de yıllardır içinde kalan tutkusunu markaya dönüşürmüş.

banner

Üçüncü bölüm Osaka’nın Japoncasının iyi olmadığından yakınmasıyla başlıyor. Yarı Haitili ve yarı Japon olan genç tenis oyuncusu, Japonları ve siyahileri iyi temsil edemediğini düşünüyor. Pandemi başlamadan ve Olimpiyatlar ertelenmeden önce yaptığı basın açıklamasında Tokyo Yaz Olimpiyatları’nda Japonya’yı temsil etmek için ABD vatandaşlığını bırakacağını belirtiyor. Ne gariptir ki bu sene Temmuz 2021’de düzenlenecek Tokyo Olimpiyatları’na yarışıp yarışmayacağı hala belli değil.

George Floyd’un Dünyayı ayağa kaldıran ölümü onu da derinden sarsıyor ve hayatında yeni bir bölüm açılıyor: aktivistlik. Kendisini Batı Afrika’ya özgü geleneksel bir saç stili olan Cornrows’la görüyoruz. Senenin en önemli turnuvalarından olan Cincinnati’deki yarı final maçını bırakıp Minnesota’ya, protestolara katılmaya gidiyor. Polis şiddeti ve ırkçı eylemler sonrası hayatını kaybeden yedi siyahinin ismini yedi maç için maskesine taşıyor ve 2020 Amerika Açık’ta onların isimleriyle korta çıkıyor: Breonna Taylor, Elijah McClain, Ahmaud Arbery, Trayvon Martin, George Floyd, Philando Castile ve Tamir Rice.

2020 Amerika Açık finalinde favori kadın tenis oyuncum olan Azarenka’ya karşı aldığı galibiyet sonrası açıkçası üzülmüştüm. Belgeseli izledikten sonra düşünüyorum da genç bir kadın olarak uğraştığı depresyon ve milyonların gösterdiği ilgi sonrası ününü diğer tenis oyuncularının aksine siyahilere yapılan ırkçılık adına kullanması herkesin yapabileceği bir şey değil. Kim bilir, belki Amerika Açık galibiyetini maskelerin üstündeki isimlerin gücünden aldı.

 

MUTLAKA İZLEMENİZ GEREKEN 11 SPOR BELGESELİ

SPOR BELGESEL 

 

 

İZLE
Ertan Balaban'la Challenge - Goran Ivanisevic
İlgili Başlıklar
Daha Fazlası