Bu söz annemin bana hayat hakkında verdiği, en önemli tavsiyelerinden biridir. Gerçi ben bir türlü bu üçlü kombinasyonu kurmayı başaramadım ama sizin muvaffak olacağınızdan şüphem yok. Şöyle ki; yabancı kadınlarla tanışmak için gitmeniz gereken yerleri, Tripadvisor gibi uluslararası seyahat tüyosu veren siteler size şak diye söyleyecektir. Yapmanız gereken, bulunduğunuz semtte önerilen mekanlara bakmak ve ona değil ama onun sokağında açılmış, aynı kalitede ve fiyatları henüz önerilen mekan kadar uçmamış olan yere oturmak. Çünkü yurdumuz dışından insanlar, sırf adı var diye bir mekana çılgınlarca para bayılmaktan pek hoşlanmıyor ve her nasılsa, kaliteli ve makul yerleri bizden önce keşfediyorlar. Sonra tabii yediğinize, içtiğinize dikkat etmeniz de çok önemli. Glutensiz ve vegan yemenizi öneriyorum. Çünkü şu ara çok moda. Bira yerine şarap tercih etmeniz, yanınızda gazete/kitap bulundurup en azından okuyormuş gibi yapmanızsa artı puandır. Peki ya muhabbeti nasıl başlatacağız derseniz, bence hanımefendinin siparişini çok beğendiğinizi/merak ettiğinizi, aynısından söylemek istediğinizi belirtin. Gerisi yabancı dillerdeki hâkimiyetinize kalmış.
Şimdi aile sırlarını deşifre etmek gibi olmasın ama turist bireyleri mutlu etmenin sırrı, onlara hem evinde hissettirmek hem de otantik deneyimler sunabilmektir. İşte bu sebeple yabancı bir kadınla buluşacaksanız, mümkünse gündüz, şehrinizin tarihi mekanlarını, hatta müze ve ören yerlerini kapsayan bir program tasarlayın. Buluşmaya gitmeden önce bu mekanlar hakkında internetten biraz bilgi edinmenizse açıkçası çok hoş olur. Yahut hanımefendiye sizin katılamayacağınız, lakin çıkışta buluşacağınız bir hamam sefası ısmarlayabilirsiniz. Yabancılar bu hamamın nesini seviyor bu kadar diye sormayın. Ben de anlam veremiyorum ama seviyorlar. Tabii işiniz sadece tarih ve kültürle sınırlı değil. Evde 20-25 kişilik niş bir Erasmus partisi verebilmeli, yahut ince pazarlıklarla bir tekne kapatıp ada turu yapmayı başarabilmelisiniz. Endişelenmeyin, teknenin ücretini paylaşmaktan hiç de gocunmayacaklar.
İnsanlar en çok, tanıdıklarını düşündükleri kişilerin yanında rahat hissederler. Sosyal medya da insanlığa kendinizi tanıtmak için en temel fırsatlardan biri. İşte bu yüzden sadece arabanızın ve/veya motosikletinizin ve Gym fotolarınızın olduğu Instagram hesabınıza derhal çekidüzen vermeli, hatta olmadı kökünden silmelisiniz. Bu ilk olumlu çabanın ardından, yaşam stilinizi ve en asil kültürün insanı olduğunuzu kanıtlayan, info’sunda samimi bir cümle yazan bir hesap oluşturmaya başlayın. Fotoğraflarınızı İstanbul’un özel yerlerinden çekip, bol bol # ile tag’leyin. Son adımda İstanbul ve Türkiye’yle ilişiği olan kişileri aratıp bulmalı (ilgili hashtag veya yer tag’lerinden), onları beğenmeli ve “Be my guest @ my beautiful country-Turkey” mesajlarıyla sevgiye çağırmalısınız. Özetle uluslararası ilişkilerde sosyal medyanın gücüne inanmak, en temel motivasyonlarınızdan olmalı.
Tebrikler, uluslararası sıcak temaslar yaparak hayatınıza renk kattınız. Peki bu rengi pembeden kırmızıya, hatta mor ve fuşyaya (çok dolaylı olarak cinsellikten bahsediyorum) nasıl döndüreceğiz? Elbette Türk erkeği yazısız kodunda yer alan ve ancak Türk kadınına sökecek kimi davranışlarınızdan sıyrılarak. Kıskançlık, “sen bunu neden giydin, olmamış”çılık ve hoşlandığınız insanın egosuyla oynayarak onu kendine âşık etme metodu (daha önce işlemiştik) gözlemlediğimiz kadarıyla yabancı kadınlarda yüzde 90 oranında başarısızlıkla sonuçlanıyor. Özellikle Batı medeniyetinin yetiştirdiği kadınlar, ilk birkaç kıskançlığınızı/egoistliğinizi çocukluğunuza yorsalar da, üçüncüden sonra derhal “Ayol bu manyak, kaç kaç!” moduna geçiyorlar. Özetle maçoluklarınızı gerekirse antidepresan yardımıyla modere etmeye çalışın. Zor biliyorum ama işte uluslararası ilişkilerde mecburi birtakım ödünler veriliyor, malum. Bu ilişkide bize hiç mi mutluluk yok diye soracaksınız; aşk olsun, elbette var. Öncelikle Batılı kadın arkadaşınız mutlaka her gün bir spor icra ediyor olacak. Onunla beraber çalışarak formda kalma artısını doyasıya yaşayın. Son olarak elbette, daha özgür, daha nitelikli cinsellik (Ben de yaşayanların yalancısıyım).
İlişkiyi sadece tatil amaçlı ve tatil süresince kurmuş olsanız bile bazen gönül ferman ve uzun mesafe dinlemiyor. Ya da tanıştığınız bu yabancı kadınla evlenip yurtdışına kaçma planınız vardır, onu da anlarım. Peki bu ilişki nasıl sürecek? Elbette kolay olmayacak, günlük rutininize bir de Skype görüşmesi ve ufak sevimli mail’ler katmanız gerekecek. Her gün olmasa bile (malum, kızın orada bir hayatı var ve o hayat kaliteli bir hayat; sizinle her Allah’ın günü konuşmaya vakti olmayabilir) haftada iki kez videolu görüşme yapmayı ihmal etmeyin. Telefon çok zorda kalmadıkça ve çok net haberler verilmeyecekse, kullanılmasa da olur. Hem karşınızdaki insana sesinizle duygu aktarmanız çok zor hem de para yazıyor. Mail yazarken eminim çok sıkılacak, her gün aynı şeylerden bahsetmeyi anlamsız bulacaksınız. Kolayı var: Hanımefendiye baktığınız internet içeriğinden onun hoşuna gidebilecek, komik, ilginç, sevimli görsellerin, haberlerin, gif’lerin adreslerini atın. Hem arkadaşlığınız pekişir hem de muhabbete zemin olur.
Ben aşkın olduğu yerde, tüm engellerin görmezden gelinebileceğine inanan bir insanım. Ama bir de şuna inanıyorum: Aşkın bittiği yer. Böyle bir yer var ve genelde ilişkinin 2.5’uncu yılına filan tekabül edebiliyor (6’ncı ayı da olabilir, optimist olmaya çalışıyorum). İşte o yerden sonra ilişkiyi götüren genelde muhabbet, arkadaşlık, karşılıklı destek ve hayattan ortak beklentiler oluyor. Kendi ülkenizden olmayan biriyle evlendiğinizde, aileler ne kadar açık fikirli ya da sevecen olurlarsa olsunlar, birbirlerine ısınmaları, gerçek bir aile formu almaları daha uzun sürecek. Sizi görümcenizin dedikodularını dinleyip fikir sahibi olmaktan kurtaran bu form tutmama hali, başta mükemmel görünebilir. Fakat zamanla çift olarak yalnızlaşmanıza, doğacak çocuklara kimin bakacağını bilememenize ve tatillerde beraber gideceğiniz memleketi kavgalar eşliğinde seçmenize neden olacaktır. Dil sorunu uzun, içten, gündelik muhabbetler etmenizi zorlaştırıp, aranızdaki kültür farkı sizi tahammül edemediğiniz yemek veya müziklerle sınayabilir. Tabii bunların hiçbiri çözülemeyecek sorunlar değil. Mesela yabancı eşiniz, her gün en az bir kadının cinsel saldırıya uğradığı ve/veya öldürüldüğü cennet ülkemizde yaşamak istemezse, bunu bence anlayışla karşılamalısınız. Yani çare, karşılıklı anlayış; kime sorsanız gösterir.
Son olarak “yaşasın halkların aşkı” diyor, saadetler diliyorum. Çünkü daha ne yapabilirim gerçekten? Yuva bile kurdum size...