Türkiye’de kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında büyük bir yol kat etmiş olmalarına rağmen hayatın her alanında çeşitli eşitsizlikler ve engeller ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu eşitsizlik ve engeller arasında kadınlara yönelik şiddet, kadınların karar alma mekanizmalarında yetersiz temsili, ekonomik fırsatlara ve eğitim fırsatlarına erişmekte güçlük ve ücretsiz ev ve bakım işlerinin eşit paylaşılmaması bulunmaktadır.
Dünya genelinde ev ve bakım işlerini kadınlar erkeklere oranla 3 kat daha fazla üstlenmektedir. Türkiye’de ise bu sayı neredeyse 5 kata ulaşmaktadır.
COVID-19 salgını ile başlayan izolasyon döneminde ise kadınların üstlendikleri ev ve çocuk bakım işi daha da artmaktadır. UN Women Türkiye ofisi tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de COVID-19 Etkilerinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Değerlendirilmesi” araştırmasına göre, hem kadınlar hem de erkekler için COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ev ve bakım iş yükünün ciddi oranda artış göstermiştir. Ancak kadınlar ücretsiz ev içi bakım kategorilerinin hepsinde iş yükünün, erkeklere ve pandemi öncesi dönemle kıyasla, ciddi oranda arttığını kaydetmiştir.
Türkiye’de kadınların siyaset, eğitim ve istihdama katılımıyla ilgili rakamlar ise şu şekildedir:
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Bir kadına karşı, kadın olduğu için yöneltilen veya kadınları orantısız bir biçimde etkileyen şiddet.
Kadına Yönelik Şiddet: İster kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamındadır ve bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak tanımlanmaktadır.
BM Kadın Birimi’nin 2019 yılında yayınladığı “Değişen Dünyada Aile” raporuna göre, 2017 yılında işlenen kadın cinayetlerinin %58’inde kadınlar aile üyeleri tarafından öldürülmüştür. Bu da her yıl 50.000 kadının ve her gün 137 kadının öldürüldüğü anlamına gelmektedir. Aynı rapor, 2018 yılında 15-49 yaş arasındaki kadınların %18’inin eşi ya da partneri tarafından fiziksel şiddete maruz bırakıldığını, dünyadaki kadınların %30’unun eşi ya da partneri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz bırakıldığını ortaya koymaktadır.
COVID-19 gibi kriz durumlarında ise hali hazırda küresel bir sorun olan kadınlara yönelik şiddet de tüm dünyada artmaktadır. İzolasyon dolayısıyla ailelerin evde daha fazla birlikte vakit geçirmesi, sosyal ve ekonomik güvensizlikler, gerginliklerin artmasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak tüm dünyada şiddet vakalarının %20 ile %40 arasında artış gösterdiği görülmektedir. Bunun yanı sıra, toplumun büyük bir bölümünün evde olduğu sürede dış dünya ile kurduğu dijital ilişkilenme, siber şiddetin artmasına ve özellikle genç kadınların daha fazla siber şiddete maruz kalmasına sebep olmaktadır.
GQ Türkiye UNWomen&HeForShe Türkiye'yi destekliyor. Tüm içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.