Kadınlara yönelik şiddet kadınların hak ve özgürlüklerini orantısız bir şekilde sınırlarken, kadınları, çocukları, aileleri ve toplumu olumsuz yönde etkiliyor. İçinde bulunduğumuz COVID-19 salgını ise toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve kız çocuklarının güçlenmesi alanında bizleri, bugüne kadar elde edilen kazanımların birer birer kaybedilmesi riski ile karşı karşıya bırakıyor. Şiddet, evde, sokakta, işte ve kullanımı artan çevrimiçi platformlarda meydana gelmeye devam ediyor.
COVID-19 sebebiyle uygulanan kısıtlamalar nedeniyle insanlar evlerinde ve çevrimiçi platformlarda daha fazla vakit geçiriyorlar. Okul ve işyerlerinin çevrimiçi platformlara taşınması sebebiyle kadın ve kız çocukları bu alanları her zamankinden daha fazla kullanıyor. Kullanım artışı kadın ve kız çocuklarının siber şiddete maruz bırakılma riskini artırıyor. Kadınlar, siber taciz, ısrarlı takip, siber zorbalık, cinsel taciz gibi siber şiddet türlerine maruz bırakılırken, bu durumdan özellikle dijital okuryazarlığı düşük olan kadınlar etkileniyor.
Günümüzde henüz ortak bir tanımı yapılamamış olsa da dünyanın farklı yerlerinden veriler kadın ve kız çocuklarının siber şiddete maruz bırakılma riskinin gün geçtikçe arttığını gösteriyor. Siber taciz ve siber zorbalık Avustralya’da karantina sürecinde %50 artarken, Birleşik Krallık verileri, şikâyet hatlarına yapılan görsel odaklı cinsel taciz başvurularının Mart 2020’de ikiye katlandığını gösteriyor.
GQ Türkiye UNWomen&HeForShe Türkiye'yi destekliyor. Tüm içeriklere buradan ulaşabilirsiniz.