Queensboro Köprüsü’nün yarısına gelmiştim ki çok da yabancı olmadığım bir his beni vurdu: Tuvalete gitmem gerekiyordu. Koşumun 2,4 km’sindeydim ve evden çıkmadan hemen önce mesanemi boşaltmıştım. Tempomu koruyarak ilerlerken önümde, yanımda ve arkamda bakınıyor, çaresiz kalırsam kendimi nerede rahatlatabileceğimi düşünüyordum. Manhattan’a ulaşmama daha 1,6 km bile kalmamışken, yaya yolunun kenarında bunu yapamayacağım gerçeğiyle yüzleştim. Görünürlük sıfır, etrafta hızla geçen arabalar… Bir an için East River’ı düşündüm. Zaten çöplerle doluydu. Ama gizlilik olmadığı için sabahın tuvaleti orası olamazdı.
Koşarken zıplamanın mideme hiçbir faydası olmadığından yavaşlayıp tırıs tempoya geçtim. Sonunda, doğa ananın lütfuyla caddeye ulaştım. Köşeyi dönüp, tuvaleti olan bir Trader Joe’s’a yönelmek üzereyken tuvalet ihtiyacı hissi birden kayboldu. Bu nasıl bir sihirdi?
Bu ilk değildi, son da olmayacaktı. Defalarca koşarken altıma yapacak gibi hissetmiştim. İnternette araştırınca yalnız olmadığımı görmek beni rahatlattı. r/running’de biri şöyle yazmıştı: “Koşularımı tuvalet dostu yerlerden geçecek şekilde planlıyordum. Hatta birkaç ormanlık alanım vardı, hediyemi bırakabileceğim.” Bir başka subreddit’te bir koşucu şöyle diyordu: “Ben bir Ironman triatletiyim ve koşu ayağında saat gibi tuvalete gitmem gerekir.”
Sadece internet kullanıcıları değildi bunu yaşayan. Diğer koşucularla konuştuğumda, çaresiz anlarda tuvalet arama maceralarını seve seve paylaştılar. Görünüşe göre birçok koşucu herhangi bir koşuda altına yapacakmış gibi hissediyor, özellikle de kalabalık olmayan bölgelerde bu oldukça zorlayıcı.
“Koşarken tuvalet ihtiyacı hissetmek bir tür erginlik sınavı gibi geliyor. Hiçbir koşucunun bunu yaşamasını istemem ama o kadar yaygın ki,” diyor New York Magazine editörlerinden Jeremy Rellosa. Ortaokulda atletizm takımında koşmaya başlayan Rellosa, son zamanlarda maratonlarda yarışıyor. Virginia’da yaşarken daha az umumi tuvalet olduğu için koşudan önce işini hallettiğinden emin olurdu. New York’ta bile birkaç kez ucuz kurtulmuş. “Prospect Park’ta bir gün sabah çok erken olduğu için tuvaletler kapalıydı, ben de ormanın derinliklerine gitmek zorunda kaldım. Üzücü bir gündü.”
Koşu fenomeni Mike Ko, namıdiğer Kofuzi, lise yıllarında pist ve kros takımlarında koşmaya başlamış. O zamandan beri birçok koşucunun bu beklenmedik tuvalet maceraları konusunda oldukça açık olduklarını gözlemlemiş.
“Japonya’daydım, bir arkadaşımla yeni bir ayakkabıyı test ediyorduk. ‘Durmamız lazım, çünkü devam edersek altıma yapacağım’ dedim. Arkadaşım da ‘Anladım’ dedi. Ne demek istediğimi sormadı, direkt olarak ne yaşadığımı anladı. Ve sorun etmedi.”
Ama bu tam olarak neden oluyor? Uzmanlara göre koşucu ishalinin sebebi, koşu sırasında tetiklenen geniş bir sindirim sistemi semptomları kümesi.
Ama bu tam olarak neden oluyor? Uzmanlara göre koşucu ishali, koşu sırasında tetiklenen geniş bir sindirim sistemi semptomları kümesi nedeniyle ortaya çıkıyor.
Gastroenterolog ve içerik üreticisi Dr. Wendi LeBrett’e göre bu durum “koşarken ortaya çıkan geniş bir gastrointestinal semptomlar bütünü”nden kaynaklanıyor.
Koşucu ishali adıyla bilinse de, aslında bu tıbbi durum sadece koşarken değil, yoğun efor gerektiren başka fiziksel aktiviteler sırasında da yanlış zamanlanmış bir bağırsak hareketini tetikleyebilir. Hatta 2008 NBA finallerinde Paul Pierce’ın tekerlekli sandalyeyle aniden sahadan çıkarılması sırasında çıkan spekülasyonlarda, onun maç sırasında altına yaptığı iddia edilmişti (Pierce bu iddiaları reddediyor). Belirtiler arasında kontrol edilmesi zor bağırsak hareketleri, aşırı gaz, karın krampları ve tabii ki ishal yer alabiliyor.
Hayati tehlikesi olmasa da, koşucu ishali birçok koşucunun baş belası. Büyük bir yarışta kişisel rekor kırmaya çalışırken Porta Potty’ye koşmak zorunda kalmak kadar sinir bozucu pek az şey vardır.
Açık olmak gerekirse, yalnızca koşmak eylemi tek başına bu duruma sebep olmaz. Bunun birkaç farklı mekanizması vardır, diyor Dr. LeBrett. Öncelikle, koşarken kanda dolaşım, kullanılan aktif kaslara daha fazla oksijen taşımak için bağırsaklardan uzaklaşır. Bağırsaklardaki kan akışının azalması, bağırsakları tahriş eder ve ağrıya, ishale ve şişkinliğe yol açar. İskemik etkilere ek olarak, bağırsakların sürekli sarsılması da dışkının gelmek üzere olduğu hissini artırır. Zaten bazı doktorların yemekten sonra sindirimi kolaylaştırmak için yürüyüşü önermesinin sebebi de budur. Koşu bu süreci adeta turbo hızına çıkarır.
Son olarak, sempatik sinir sistemi tepkisi devreye girer. Evrimsel olarak, koşarken tetiklenen bir “savaş ya da kaç” tepkisi vardır. Dr. LeBrett, erken insanların vahşi hayvandan kaçarken vücutlarının ağırlıklarını azaltmak için tuvalete gitmelerini istemesiyle kıyaslıyor.
Koşucu ishali, zihinsel stresle de tetiklenebilir. Yarış öncesi gerginlik gibi faktörler stres hormonlarının salgılanmasına, bunun da bağırsakların bozulmasına yol açabilir.
“Dün sabah Central Park’ta bir yarışım vardı, evden çıkmadan önce tuvalete gitmiştim,” diyor Rellosa. “Ama yarış için biraz gergindim ve aniden yeniden gitmem gerekti. Bütün koşucularda aynı şey yaşanıyor gibi hissediyorsunuz çünkü Porta Potty’lerin önünde her zaman kuyruk oluyor.”
Üzgünüm koşucular ama koşucu ishalini tamamen önleyemezsiniz. Bunun yerine alabileceğiniz bazı önlemler vardır. Bu önlemler hem (1) yaşanma ihtimalini azaltır, hem de (2) vücudunuzu belirtilerle baş etmeye alıştırır.
Ko’nun kazaları önlemek için aldığı güvenlik önlemlerinden biri koşudan önce tuvalet durumunu kontrol etmektir. Kendisi ve diğer koşucular, tuvaletlerin nerede olduğunu bildikleri güzergâhları tercih ettiklerini, hatta bu tuvaletlerin çalışma saatlerini de bildiklerini söylüyor. Böylece koşularını ona göre zamanlayabiliyorlar.
Koşudan önceki beslenmenizi kontrol etmek de tuvalete gitme ihtiyacınızı büyük ölçüde etkiler. Örneğin Dr. LeBrett, fazla karbonhidrat yüklemesi ve aşırı sıvı tüketiminin müshil etkisi yapabileceğini söylüyor. Kahve de benzer bir etkiye sahip, üstelik birçok koşucu (ben de dahil) koşudan önce kahveyi mesaneyi boşaltmak için diüretik özelliği nedeniyle kullanıyor. Kendi tetikleyicilerinizi bilmek, koşudan önce neyi tüketip neyi tüketmemeniz gerektiğini anlamanıza yardımcı olur. Rellosa için bu, koşulardan önce lif tüketimini sınırlamak ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak anlamına geliyor çünkü bu yiyecekler onda kesinlikle tuvalet ihtiyacını tetikliyor.
Koşu zamanlaması da önemli. Çünkü kolon sabahları daha aktiftir.
“Kolonunuzun bir sirkadiyen ritmi vardır, bu yüzden belki yarış gününde değil ama sadece keyif için koşuyorsanız öğleden sonra koşmak belirtileri azaltabilir,” diyor Dr. LeBrett.
Ayrıca nane yağı tüketmek bağırsakları gevşetebilir, böylece “daha az kramp olur, aciliyet hissi azalır ve tuvalete gitme isteği hafifler.” Eğer koşu sırasında doğa çağrısı çok bastırırsa, Dr. LeBrett diyafram nefesi ya da kutu nefesini (dört sayıda nefes al, tut, ver, tut) öneriyor. Bu yöntem parasempatik sinir sistemini aktive ederek stresi düşürür ve bedeni savaş ya da kaç modundan çıkarır. Böylece bir sonraki tuvalet molasına kadar sizi biraz rahatlatabilir. Tek dikkat edilmesi gereken, bu tekniği uygulayabilmek için temponuzu ayarlamaktır.
Son olarak, günün hangi saatinde olursa olsun koşuya çıkmadan önce tuvalete oturmanız faydalı olabilir.
“Koşucular olarak vücudumuzdan gelen sinyalleri dinlemeyi çok zor yoldan öğrendik,” diyor Ko. “Bu biraz tuvalet eğitimi gibi. ‘Uzun süre dışarıda olacağım, şu an tuvaletim yok gibi hissediyorum ama yine de denemeliyim’ diye düşünmek gerek.”
Her koşuda tuvalete mi gidiyorsunuz? Arkadaşım, bu ciddi bir sorunun işareti olabilir. Dr. LeBrett, koşu dışında da sürekli tuvalete çıkma ihtiyacının irritabl bağırsak sendromu (IBS) olabileceğini söylüyor ve bu belirtilere sahip olanların doktora görünmesini tavsiye ediyor. Diğer tehlike işaretleri arasında kanlı ya da siyah dışkı var, bu da iç kanama belirtisi olabilir.
Anal cerrah ve Bespoke Surgical’ın kurucusu Dr. Evan Goldstein ise ara sıra tuvaletinizi tutmanın vücuda zarar vermediğini ama bunu sürekli yapmanın sorun yaratabileceğini ekliyor.
“Koşarken pelvik taban doğal olarak kasılır. Siz tuvaleti tutmaya çalıştığınızda pelvik tabanı daha da kasıyorsunuz ve bu iyi değil,” diyor Dr. Goldstein. “Hepimiz bazen gitmemiz gerektiğinde ama yer olmadığında bunu yaparız. Ama koşarken üzerine bir de sürekli tutuyorsanız basınçlar katlanır.”
Ve kaslarınızı sıkmanın yeterli olmadığı, etrafta gizlenebileceğiniz bir çalının da bulunmadığı anlarda yapacak tek şey kalır: bırakmak.
“Unutmayın, bazen olur,” diyor Goldstein. “Eğer bir kaza yaşarsanız utanmayın. Kendinizi toplayın, eve gidin, yıkanın ve temizlenin. Ve bilin ki yalnız değilsiniz.”
BU İÇERİK İLK OLARAK GQ US WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.