Uzun bir süre video oyunlarıyla yapılmış filmlerin her zaman kötü olacağı yaygın bir görüştü. Belki de TheLast of Us ve RedDeadRedemption dönemi öncesinde birçok oyunun zayıf hikaye anlatımı ya da bu oyunları bu kadar sevilen hale getiren unsurlara olan yetersiz anlayış yüzündendi; çoğu zaman bu tür filmler, yalnızca doğrudan DVD'ye satılan, zamanla ölüme terk edilen yapımlar gibi gözüküyordu. 2000'lerin UweBollimzalıuyarlamaları gibi… Artık bu durum, genel anlamda değişmiş durumda. 2010'ların sonları ve 2020'ler, ekranda video oyunları için ticari ve eleştirel anlamda bir altın çağ anlamına geliyor; TheLast of Us ve Fallout gibi TV dizilerinin başarısından, PokémonDetectivePikachu, SonictheHedgehog filmleri ve bağımsız yapım WerewolvesWithingibi filmlerle birlikte.
Burada açık olmak gerekirse, “altın çağ” göreceli bir kavram. Artık video oyunlarından yapılmış filmlerden derin sanat eserleri beklemekten çok, bu filmlerin çoğunlukla düşük bir çıtayı geçmesi bekleniyor. Ama yine de, arada sırada gelen ve eleştirmenler tarafından yerden yere vurulan (2024’ün Borderlands’ı gibi) bir iki kötü örnek dışında, bu filmlerin sürekli izlenebilir kabul edilmesi, türün ortalama kalitesinde önemli bir iyileşmeyi işaret ediyor. Bu türde şu an geliştirilmekte olan o kadar çok film varken, bu iyileşme çok işlevsel bir gelişim.
Bu yıl gösterime girecek dört video oyun uyarlaması var: Nisan ayında A Minecraft Movie ve UntilDawn, ardından Ekim ayında Mortal Kombat 2 ve yılbaşında FiveNights at Freddy's 2. TV cephesinde ise HBO’nunTheLast of Us ikinci sezonu var, ilk sezonu ise şimdiye kadar yapılmış en iyi uyarlamalardan biri olarak geniş çapta övgüler aldı. Ama bunu bir kenara bırakalım, çünkü bu yıl büyük ekran için oldukça heyecan verici bir yıl -ve bu yıl, video oyunlarıyla yapılmış filmlerin geleceği hakkında önemli şeyler öğretebilir, ayrıca bu yeniden doğuşun sürdürülebilir olup olmadığını da gösterebilir.
Başlangıç olarak UntilDawn’a bakalım, çünkü yeni yayımlanan ilk fragmana göre gayet yaratıcı görünüyor ve bu da arkasındaki yaratıcı ekibin, Fallout gibi başarıları örnek alarak daha fazla özgünlük kazandığını gösteriyor. Bu film, aynı adı taşıyan PlayStation oyununa dayanıyor ve o oyun aslında interaktif bir korku filmi gibiydi (oyuncu karakterlerin kararlarını tuşlarla ve hızlı zaman olaylarıyla belirlerken, genel olarak hikayenin gelişmesini izleyen bir rol üstleniyordunuz). Temelde sinematik bir yapıya sahip, dolayısıyla kolay yol, mevcut hikayeyi olduğu gibi ekrana aktarmak olurdu. Eğer iyi yapılırsa, böyle bir yaklaşım başarılı olabilir. Mesela TheLast of Us örneğinde olduğu gibi, bu yapım oyunun hikâyesini genişletip derinleştirerek heyecan verici bir şekilde ekrana taşıdı. Ancak, aynı zamanda birçok sahne de tıpkı oyunlardaki gibi birebir uyarlanarak çekildi.
UntilDawn filmi ise, oyunun evreninde geçen orijinal bir hikaye anlatmayı vaat ediyor. Yönetmen David F. Sandberg ve yaratıcı ekibi, her seferinde filmdeki karakterler öldüğünde geri dönmeleri ve bir video oyunu oynuyor gibi kendilerini “yeni bir korku türünün içinde” bulmaları gibi bir hikayeanlatma yöntemiyle video oyunu oynama deneyimini taklit etmeyi amaçlıyor. Evet, bu bir nevi GroundhogDay hikayesi ama meta bir bakış açısıyla, ve kaynağından çok farklı bir yaklaşım. Ancak böyle bir yenilikçi yaklaşım, özellikle geçmişte bu türün çoğunlukla sadece para kazanma amacı güden ve ilham yoksunu B filmi uyarlamalarıyla dolu olduğu göz önüne alındığında oldukça çekici değil mi?(Ancak YouTube yorumlarının, bu versiyonun UntilDawn'a ne kadar farklı olduğuna dair duyduğu öfke, belki de bunun tam tersini gösteriyor olabilir.)
Gelecek devam filmleri ise daha düz bir yaklaşım sergiliyor. 2021’deki Mortal Kombat, 1992’den beri parmak izlerini silen kanlı dövüş oyununun ikinci ekran uyarlaması olarak, kaynağına olan saygısını koruyarak çılgınca eğlenceli olmuştu; aynı şeyi devam filminden de bekleyebiliriz.Emma Tammi'nin yönettiği FiveNights at Freddy's filmi, Josh Hutcherson'ın gece boyunca pizzeriada güvenlik görevlisi olarak animatronik figürler tarafından avlandığı sıradan bir yapımdı — ama çocuklar bu oyunu çok seviyor ve devam filmi kesinlikle büyük bir gişe başarısı elde edecek.
Hiç şüphe yok ki en büyük sürpriz, yukarıda bahsedilen Minecraft filmi olacak, burada Jack Black, serinin sembolü olan blok karakter Steve’i canlandıracak. Dünyanın en büyük video oyununa dayanan bir film uyarlamasının gişe başarısızlığına uğrayacağını düşünmek zor. Bu film kömürden çok elmas olacak gibi duruyor.
Bu noktada kesin bir şey söylemek zor. Bir yandan, fazla ciddiye almadığını hissettiriyor, bu da aslında oyunun temelinde 'yapmak' ve başka bir şeyle ilgilenmemek fikriyle oldukça uyumlu.Diğer yandan, hikayesi olmayan bir oyun üzerine yapılacak bir filmin bir buçuk saat boyunca ilginç kalması büyük bir başarı olurdu. Böyle bir durumda, film, türün 2000'lerdeki en kötü video oyun filmlerine dönüşen örnekleri gibi boşuna bir yapım hissi uyandırabilir. Ama eğer film, genç oyuncu kitlesinin zekası ve yaratıcılığı kadar akıllıca ve yaratıcı olursa, A Minecraft Movie video oyunları sinemasında yeni bir evrim başlatabilir -ve nihayetinde bu türün kötü ününü yok edebilir.
BU İÇERİK İLK OLARAK BRITISH GQ WEB SİTESİNDE YAYINLANMIŞTIR.
