Tek Erkekler’de iki malum yarı finalin biri Wimbledon tarihinin en uzun ikinci maçı -ki yine en uzun maç rekorunu elinde kıran Isner tarafından oynandı- diğeri ise herhangi bir spor dalında final oynasalar sorgusuz sualsiz izleyeceğimiz Djokovic ile Nadal karşılaşmasıydı. İkisi de öyle unutulmaz maçlar oldu ki, Anderson ile Isner maçı sonsuza yakınsarken Djokovic ile Nadal bir maçı iki günde bitirebildiler.
Tenis kalitesini bir kenara bırakalım çünkü son yılların en etkileyici iki maçını art arda izledik, eleştirmek aklımızın ucundan bile geçmedi. Fakat özellikle Djokovic - Nadal maçında vakit geçtikçe siz de benim gibi Nadal’ın ritüellerine, tiklerine ve totemlerine kaptırıp gittiyseniz, aşağıdaki “süper sporcuların garip ritüelleri” listesini hayretle inceleyeceksiniz. Ya da biz ona “Rafa’nın Kutsal Kuralları” diyelim. Unutulmaz bir Wimbledon’ın ardından Nadal’ın akıldan çıkmayan ritüellere buyurun.
Kural 1: Hepimizin zihninde herhalde en çok yer eden, her servis öncesi tişörtüne, burnuna, saçına gösterdiği özen. Rafa bu hareketini istisnasız her servisten önce tekrarlıyor.
Kural 2: Korta daima elinde bir raketle çıkar.
Kural 3: Kortun çizgilerinin üstünden her zaman sağ ayağıyla geçer ve imkanı varsa üstlerine basmaz.
Kural 4: Bandanasını korta girip yerine kurulmadan önce takmaz.
Kural 5: Üstündeki uzun kolluyu zıplarken çıkartır.
Kural 6: Şortuyla yaptıkları da malumunuzdur, şimdi burada detaylıca anlatmayalım.
Kural 7: Ailesini bulabilmek için tribünleri tarar. Hızlıca.
Kural 8: Önce enerji içeceği, sonra su. Bu sıra hiç şaşmaz. Ve elbette nasıl bulduysa öyle yerlerine bırakır. Usulca, temkinli.