Yeni karakterlerle tanışmak ve tahmin edemeyeceğimiz bir olay örgüsünün içine sürüklenmek yerine repliklerini ezberlediğimiz favori dizilerden ve filmlerden vazgeçmiyoruz. Oysa geçtiğimiz 1.5 sene ağırlıkla evlerde olduğumuz dönemde yeni bir diziye zaman ayırabilme ihtimali yüksekti. Bu konuda da konfor alanında kalmayı tercih ederek aynı şeyleri izlemeye devam eden en az bir kişiyi tanıyorsunuz. Her ne kadar aynı diziyi sürekli izlemek kulağa gelse de tanıdık replikleri duymak bir gülümseme bırakıyor. Hayatımızın belirli dönemlerinden geçerken her ne kadar bininci kez aynı karakterin ağzından aynı sözler dökülse de yeni deneyimler kazandığımızdan anlam değişebiliyor.
İşte bilim burada devreye giriyor çünkü bilime göre aynı şeyleri tekrar tekrar izlememizin birkaç nedeni var. Merak etmeyin, Harry Potter’ı veya Friends'i ellinci kez izlemeniz anormal bir şey değil.
Nostalji
Friends, How I Met Your Mother veya The Office gibi komedi yapımlarını sadece eğlenmek için izlemiyoruz. Aslında fark etmesek de çoğu zaman bu dizileri ilk kez izlediğimiz zamanlara dönmek istiyoruz. Bazen hayatından mutlu bir lise öğrencisi olmak, bazense arkadaşlarımızla üniversitede o dizi veya film hakkında heyecanla konuştuğumuz anları tekrar yaşamak istiyoruz. Geçmişe özlem duygusunu eski dizilerle harmanlamak bir tür terapi olarak kullanılabilir. Daha önce izlediğimiz bir şeyi tekrar izlemenin kesinlikle sakinleştirici bir etkisi var. Bu diziler bir nevi zaman makinesi işlevi görüyor.
Aşinalık İlkesi
Psikolojide “mere-exposure effect” olarak geçen aşinalık ilkesini, tıpkı ilk defa dinlediğimiz bir şarkıyı beğenmesek de zaman içinde daha çok maruz kalarak sevmemize benzetebiliriz. Bir şeye ya da birine ne kadar çok maruz kalırsak, onunla ilgili olumlu duygularımızın artma olasılığı da o kadar artar. Bir diziyi veya filmi ne kadar çok izlersek o kadar keyif alıyoruz, bir bakıma o kadar bağımlı oluyoruz.
Konfor Alanı
Hepimizin kendini daha rahat hissettiği ve rahatından vazgeçemediği durumlar var. Kimimiz eğlenceli bir günün sonunda arkadaşlarında değil de evinde uyumayı tercih ederken, kimimiz şık bir etkinlikte bile sneaker giymeden yapamıyor. Favori dizilerimiz ve filmlerimiz nerede olursak olalım ve nasıl hissedersek hissedelim bizi güvende hissettiriyor. Billie Eilish 2019’da Elle US’e verdiği bir röportajda, The Office dizisini bir tür terapiye benzetmiş ve aptalca duyulsa da dizinin, hayatındaki zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı olduğunu söylemişti.
Kendimizi bunalmış veya stresli hissettiğimizde bir süreliğine her şeyi unutmak bir tık uzağımızda. Durum böyleyken eskileri bırakmak çok da kolay olmuyor.
Tembellik
Arada sırada kaçırdığınız birkaç ayrıntıyı yakalamanız muhtemel olsa da, sürpriz ihtimalinin olmaması bazılarımız için rahatlık anlamına geliyor. Sonunu önceden bilmek bir nevi beklediğimiz duygusal karşılığı alacağımızı garanti ediyor. Bunu tıpkı çocukların aynı çizgi filmi saatlerce sıkılmadan izlemesine veya aynı masalları daha önce dinlemelerine rağmen tekrar okunmasını istemelerine benzetebiliriz. “Nasıl ilerlediğini bildiğim ve alıştığım bir şeyi izlemek varken neden beynimi zorlayayım ki?” düşüncesi aslında ne kadar tembel olduğumuzu gösteriyor. Eğer tembellik kelimesini kendinize yakıştıramadıysanız, her şeyi kontrol altına almayı seviyor da olabilirsiniz.
Depresyon?
Soru işareti koymamın sebebi bazılarımızın “Acaba aynı şeyleri sürekli izlemek bir depresyon belirtisi mi?” diye düşünmesi. Ama aslında böyle bir durum söz konusu değil.
Konuyla ilgili araştırma yaparsanız, birçok internet sitesinde “binge-watching”in yani bir dizinin bölümlerini art arda soluksuz izlemenin kişinin kendini iyi hissetmemesi sonucunda ortaya çıktığına dair yazılar görebilirsiniz. Aslında sorun, dizileri geçmişte yaşamanın bir yolu olarak yeniden izlediğimizde ortaya çıkıyor. Size daha iyi zamanları hatırlatan bir içeriği tekrar izlemenin mutlu etmesi normal ve güzel bir his ancak geçmişi özlemek ve geçmişte yaşama isteği farklı şeyler.
Bazen dizileri ve filmleri de içeren geçmişi idealize ederek şimdinin tadını çıkarmayı reddediyoruz. Oysa geleceğe dair iyimser kalmamız gerekiyor ve bunu yapmanın bir yolu da izlenecek dizi ve film seçeneklerini genişletmek.
Bir diziyi veya filmi tekrar tekrar izlemek, günümüzdeki kadar kolay olmamıştı. Dijital platformlar hayatımıza girmeden önce, bir hafta boyunca sevdiğimiz dizinin yeni bölümünü beklemek ve en sevdiğimiz filmin DVD'sini almak için sıraya girmek gibi durumlar söz konusuydu. Uçsuz bucaksız dijital platform deryasında, boş zamanlar dahilinde kendimizi yine aynı dizi ve filmle baş başa buluyoruz .
SERİ İZLEMEK Mİ ARA VERİP BEKLEMEK Mİ?