Geçtiğimiz günlerde Roger Federer ve Rafael Nadal, karlı bir dağın zirvesinde karşı karşıya geldiler. Ancak bu, uzakta yaptıkları bir tenis maçı değildi; iki dev, İtalya'nın Dolomitler sıradağlarında Louis Vuitton'un uzun soluklu “Core Values” kampanyası için bir fotoğraf çekiminde buluştular. Annie Leibovitz tarafından çekilen ve yayınlanan fotoğraflarda, uzun zamandır rakip olan ikili, omuzlarında LV sırt çantalarıyla karlı arazide yürüyüş yaparken görüntülendi.
Peki, bu iki “GOAT”un güçlerini karlı bir dağın tepesinde birleştirmek nasıl mümkün oldu? Nadal ve Federer, GQ'ya e-posta üzerinden yaptıkları özel açıklamada, bu görevin aslında göründüğünden daha kolay gerçekleştiğini belirttiler. Federer, işin cazibesinin hem kampanyanın ardındaki fikirde hem de seçilen partnerde yattığını ifade etti ve "Daha önce Messi ve Ronaldo, Pelé, Maradona ve Zidane'ın da yer aldığı Louis Vuitton kampanyasının ayak izlerini takip etmek bir onur. Rafa da benzer değerlere ve karşılıklı saygıya sahip ve o, profesyonel bir sporcu ve insan olarak gelişimimde önemli bir rol oynayan özel bir dostum ve rakibim." diye yazdı.
Nadal da benzer duygulara sahip: “Dürüst olmak gerekirse, en başından beri, ne kadar büyük bir şans ve onur diye düşünüyorum. Sadece markanın kendisinden, Fransa’nın ve dünyanın en sembolik markalarından biri olmasından dolayı değil, aynı zamanda Roger ile birlikte bir şeyler yapacak olma fikri nedeniyle de. Son yıllarda hep, beraber bir şeyler yapmaktan bahsediyorduk ve şimdi bu, bizim için en iyi fırsat oldu.” dedi.
Onlarınki benzersiz bir rekabet: tarihin en ikonik tenis maçlarına imza atmış olmalarının yanı sıra (özellikle 2008 Wimbledon finali), 2003’teki ilk yarışmalarından bu yana aralarında güçlü bir bağ da oluştu. “Her zaman Roger’ın, ben de dahil olmak üzere, dünyada milyonlarca insana ilham olduğunu söylemişimdir. Bence bizim rakiplik ilişkimiz, sporun sağlıklı rekabet açısından çıtasını kesinlikle yükseltti ve sporcuların sahada ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıkları, kazanmak için her yolu denedikleri ama rakiplerine büyük bir saygı duydukları bir anlayışı geliştirdi. Rekabet her zaman sahada kalır ve biz bunun böyle olması gerektiğinin her zaman farkındaydık.” dedi Nadal.
Öte yandan Federer, ilişkilerinin hem saha içi hem de saha dışı aktiviteleri kapsadığını açıkladı. “Sahada, birbirimizi gelişmeye, iyileşmeye ve rekabet olmadan asla ulaşamayacağımız zirvelere çıkmaya zorladık.” dedi Federer. “Saha dışında ise ilişkimiz, yoğun ve şiddetli rakiplerden ziyade, samimi kişiliklerimiz ve ortak değerlerimizle beslenen ömür boyu sürecek bir dostluğa dönüştü.”
Kampanyanın dağ zirvesinde olması ise beni şunu düşünmeye itti: Peki kendi zirveleri hakkında ne düşünüyorlar? “Wimbledon’ı 8 kere kazanmak kesinlikle unutulmazdı.” diyor Federer, e-posta ile yapılmış en büyük gösterişlerden birine imza atarak. “Ama aynı zamanda, 2017’de Avustralya Açık turnuvasında Rafa’ya karşı kazanışımın benim için çok ayrı bir anlamı var. Diz ameliyatı sonrası zor geçen 2016 sezonundan sonra iyileşme süreci uzun sürmüştü. Birçok kişi (bazen ben bile) tekrar üst düzeye çıkıp çıkamayacağımdan, başka bir Grand Slam şampiyonluğu kazanabileceğimden şüphe etti. Ancak yıldızlar benim için hizalandı ve kararlılıkla, ekibin desteğiyle bir başka Grand Slam’i Avustralya'da kazanmayı ve en yüksek seviyelerde hala yarışabileceğimi kanıtlamayı başardım. Ve bunu baş rakibim Rafa'ya karşı yapmak, ekstra özeldi.”
Nadal, etkileyici bir şekilde, aynı 2017 finaline atıfta bulundu: “Roger’ın da benimle aynı fikirde olacağından eminim ki, kariyerlerimiz ve maçlarımız boyunca tırmandığımız birçok dağ oldu.” diye açıkladı. “Sadece kazanmayı değil, inanılmaz anları da paylaştık. Benim için 2008 Wimbledon finali kesinlikle bir dönüm noktasıydı ve belirttiğiniz gibi öne çıkan zirvelerden biriydi. Ancak 2017'de Melbourne'deki final de (ona karşı kaybettiğim maç) benim için çok özeldi. Roger ile her maç özel, farklı ve büyülüydü.” Ve tabii ki, zaferler de önemliydi: “Ama muhtemelen benim en büyük zirvem 14 Roland Garros şampiyonluğu olabilir. Bunun, kariyerimi, Paris ve Fransa ile olan ilişkimi her zaman belirleyecek özel bir şey olduğuna inanıyorum.”
Şimdi emekliliğinde birkaç yıl geçiren Federer’in, Nadal’a göre seyahat etmek için daha fazla zamanı vardı ve hem ailesiyle yeni yerler ziyaret etmekten hem de çocuklarını en sevdiği yerlere ilk kez götürmekten heyecan duyduğunu belirtti. Son zamanlardaki Vietnam gezisi onun için özel seyahatlerden biriydi. Nadal ise henüz bir turist olmaya hazır değil, ancak Nike'larını bir kenara bırakıp parmak arası terlik giyeceği anı sabırsızlıkla bekliyor! “Dünyanın birçok yerine, birçok ülkeye ve inanılmaz şehirlere gittim. Bunlar, bir bakıma, başlı başına bir keşifti. Ancak onları düzgün bir şekilde keşfetme fırsatım olmadı ve aktif olarak tenis oynamadığım gün geldiğinde, bu şehirlerin birçoğuna geri dönüp onları düzgün bir şekilde keşfetme şansını bulacağıma eminim. Ve sadece daha önce gördüğüm şehirleri değil, aynı zamanda dünyanın birçok başka yerini de keşfedeceğim. Bunun ne zaman gerçekleşeceğini bilmiyorum ama er ya da geç olacağına eminim. O günlerin gelmesini dört gözle bekliyorum.” dedi.