Hakan Sorar’ın başta Pg Basement kapsamında fiziksel olarak düzenlenmesi planlanan sergisi, pandemi sebebiyle tamamen dijital olarak kurgulandı. Sergiye özel olarak sıfırdan yaratılan sanal mekan Pg Online, VR gözlüklerle de gezilebilecek. Sergiyi oluşturan işlerin yanlarında bulunan butonlara tıklayarak gerekli bilgilere erişebilecek olan online ziyaretçiler, mekanı ve eserleri 360 derece deneyimleyebilecek.
Sanatçının kendi deyimiyle 'Through the Skin' insan, beden, et, kimlik, deri, kıl, yara, kusur, uzuv, cinsiyet, mahrem, estetik, toplum, politika, saklanmak, utanmak, kaçmak, dokunmak, tanışmak, düşünmek ve barışmak üzerine görsel hikayelerden oluşuyor. Ağırlıklı olarak siyah beyaz fotoğrafların yer aldığı online sergi hakkında merak ettiklerimizi Hakan Sorar'a sorduk.
Pg Online’da gerçekleşecek ilk dijital sergin ‘Through the Skin’i kurgularken aklında ne vardı? Bu süreçte seni en çok neler, hangi kaynaklar besledi?
‘Through the Skin’ ilk aşamada çok kişisel bir ‘dert’ ile yola çıktığım bir fotoğraf ve dijital kolaj serisi. Seriyi kurgularken, patriarkal beden politikaları, sansür/otosansür, abject meselesi ve eril aklın dışlama pratikleri, özellikle gözümü diktiğim hususlardı. Seri, ‘ideali’ yansıtmayan, eril erkin normatif değerlerine karşı olan bedenime ve kimliğime dair sorular ürettiğim, kendimle çatıştığım, etimi örten derimi kat kat örttüğüm, saklandığım, sakladığım, çıplaklıktan ve dokunmaktan korktuğum bir süreç sonrası yeşermeye başladı ve bu kişisel derdimin toplumsal alanda izdüşümlerini aramam ile devam etti.
Üretimimin tüm aşamalarında kişisel şahitliklerimin yanı sıra, beden, kimlik, cinsellik, toplum ve queer kurama ilişkin pek çok yazılı kaynağın, bakma/görme ve kavrama biçimimi beslediğini söylemeliyim. Pg Online platformunda tasarladığımız sergi deneyiminde, izleyicinin bahsi geçen konulara dair ilgisini çekebilecek kitapları içeren bir kitaplık, sanal olarak galeri mekânında yerini almış olacak. Paylaşılan link ile sergiyi deneyimleyen izleyici, bu sanal kitaplık üzerinden ilgili kaynak kitapları görüntüleyebilecek.
Pg Art Gallery’de sanatseverlerle buluşması planlanan Through the Skin’in dijital ortama taşınması sergiyi ve hayata geçiş sürecini nasıl etkiledi? Avantaj ve dezavantajlarından bahseder misin?
‘Through the Skin’ serisinin dijital sergiye hazırlık sürecinde; sergideki tüm işlerin dijital ortamda üretildiğini söylemeliyim. Hiçbir eser fiziksel olarak üretilmedi, baskı alınmadı ve çerçevelenmedi. Eserleri fiziksel olarak üretmek, galeri duvarlarına asmak ve galeri içi 3D taramalar ile bir dijital sergi hazırlamak yerine, tam anlamıyla sanal olarak kurgulanan bir dijital sergi oluşturmak istedik. Pg Art Gallery’nin ilk dijital sergisi olacak bu sergi için, sanatçı/tasarımcı Ahmet Rüstem Ekici tarafından, fiziksel bir sergileme mekânının ötesinde, ‘Through the Skin’ serisine özel sanal yeni bir mekân, Pg Online, tasarlandı ve 3D olarak modellendi. Eserler dijital ortamda bu sanal galeriye yerleştirilerek bir seçki yapıldı. Böylece, fiziksel bir üretimin ötesinde, tüm eserler ve mekân dijital olarak izleyici ile buluşacak ve 360 derece deneyimlenebilecek bir hale geldi.
Sürecin avantaj ve dezavantajlarından bahsetmek gerekirse; fiziksel anlamda izleyici-eser, izleyici-sanatçı temas ve etkileşiminin söz konusu olmaması dezavantaj olarak kabul edilebilir. Buna karşın, eserlere özel, biçim ve boyut bakımından sınırların olmadığı bir galeri tasarım imkânı, ilk aşamada fiziksel üretim ve kurulum yükünün ortadan kalkmasını sağladı. Sergiye erişimin kolaylaşmasını da avantaj olarak niteleyebiliriz. Ek olarak, sergilerin dijital ortama taşınması ile yeni görme biçimlerinin oluşması, sanata erişimin kolaylaşarak daha geniş kitlelere yayılması ihtimal dâhilindedir.
Fotoğraflardaki bedenlerin tekilliği ve mahremiyeti arasında nasıl bir ilişki var? Sence kimliği belirsiz bir bedenin mahremiyetinden söz edebilir miyiz?
Her beden biricik ve tekildir. Tekillik bedene fark ve potansiyel katar. Bir beden kendine fark kattığı sürece o bedenin neler yapabileceğini öngörmek olanaklı değildir. Fotoğrafların, tekillik ile mahremiyet arasındaki ilişkinin ötesinde, mahremiyetin sınırları araştıran ve aşan bir beden inşası tahayyül ettiği söylenebilir.
Sergideki bazı karelerde çiniler görüyoruz. İnsan bedenleriyle çiniler arasında nasıl bir ilişki kurdun?
‘Through the Skin’ serisinde, herhangi bir beden formunu yüceltmenin tersine bedenin kendi olma, biricik olma hali üzerinde duruldu. Suretten azade, bedenin yüzeyi, delikleri, kıvrımları, kılları, kırışıklıkları ve yaraları objektifin tam merkezine alınarak, bedenlerin anonimliği pekiştirildi. Anonimlik mefhumu bedenlerin temsiliyetini kırarken, çini desenleri ile bir birliktelik tesis etti.
Deneyimlediğimiz bu karantina süreci sanatçıların pandemi sonrası üretim ve sergileme şekillerini/dinamiklerini sence nasıl etkileyecek?
Sanatsal üretimin her koşulda kendisine bir alan yaratacağı fikrine inanıyorum. Pandemi sonrası, dijital üretim ve sergileme biçimlerine daha pozitif bir yaklaşım söz konusu olacaktır. Normalleşme sürecinin uzaması ile sanatın sergilenmesinin, satılmasının ve haber yapılmasının daha da dijitalleşeceğini düşünüyorum. Sanatçı da bu yeni dünyada kendini yenileyecek; üretiminde yeni söyleyiş, gösteriş, sunuş biçimleri ortaya koyacaktır. Bu doğrultuda sanatsal pratiğin dijitale kayması mümkün olabilir.
'Through the Skin', 30 Mayıs'ta Pg Online'da yer alacak olan linke tıklayarak ziyaret edilebilir.