Pandemi hepimizin hayatını büyük ölçüde değiştirdi. Toplumsal olarak çok hızlı bir dönüşüm geçirdik ve yavaş yavaş her şey dijitalleşmeye başladı. Toplantılarımızı Zoom’a taşıdık, market alışverişlerimizi online yapmaya başladık. (En son sepetimde avokado vardı…) Peki tam olarak sahnede gerçekleşen bir sanat bu dönüşümden nasıl etkilendi, tiyatroların bu dijitalleşmeyi yakalaması mümkün mü? Tiyatro yüzyıllardır insanoğlunun hayatında ve seyircisiyle sahnede buluşan bir sanat. Elbette tiyatro da dönüşmeli ve çağa ayak uydurmalı. Ancak her dönüşüm; gelişim demek değil. Dijital tiyatroların geleceğini Dasdas’da, online olarak sergilenen Murat Gülsoy’un aynı isimli kitabından uyarlanan Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’in oyuncularından Ümit Erlim ile konuştuk.
Fotoğraf: DasDas.com
Günümüzde tiyatronun dijital dünyaya ayak uydurması önemli. Tiyatronun günümüzün hızına yetişmesi için neler yapması gerektiğine dair konuşurken bir anda kendimizi pandeminin ortasında bulduk ve tiyatro da çok hızlı bir dönüşüme girdi. Nedir bu dijital tiyatro meselesi bize biraz anlatır mısın?
Seyircinin tiyatroya gidip oyun izlemesi pandemi sebebiyle askıya alınınca, tiyatrolar bir şekilde ayakta kalabilmek için oyunları dijital ortamda seyirciye sunmaya başladılar. Bir nevi zorunluluktan doğdu. Aslında dijital tiyatro çok da yeni bir mesele değil tiyatro dünyasında. Mesela birkaç sene önce Londra’da National Theatre’ın (Ulusal Tiyatro) bir oyununun çok kaliteli çekilmiş halini internetten izlediğimi hatırlıyorum. Ancak bu durum Türkiye’de oynanan tiyatrolar için yeni sayılabilir. Pandemi sebebiyle birçok şey gibi tiyatro da dijital bir evrim geçirmek durumunda kaldı. DasDas gibi birçok tiyatro, oyunlarını dijital ortamda seyirciyle buluşturmak için çalışma yapıyorlar.
Şöyle bir şey de var tabii ki, bu değişim ve dönüşüm hızından bahsetmişsin soruda; aslında tiyatro edebiyatının ve tekniğinin temel hareket noktalarından biri de toplumsal dönüşümler olduğu için, tuhaf bir şekilde tiyatro kendisini çok çabuk bir şekilde bulunduğu ortama adapte edebiliyor. Tiyatro derken içerisine tüm faktörleri katıyorum. Oyunculuğundan, rejisine; tiyatro metninden sahne tasarımına… Hepimiz organik bir bütünün bir parçasıyız sonuçta, ufak etkilerin bile ciddi değişiklikler yaratabileceğini düşünüyorum, özellikle tiyatroda.
Peki sistem nasıl işliyor? Tiyatro bir sahne sanatı. Seyircilerle sahnede o an bütünleştiğiniz bir mekan. Bir oyuncu olarak nasıl hissediyorsun? Online izleyicilerle aynı hissi yakalayabildiğinizi düşünüyor musun?
Tabii ki o an yakalanmıyor bir türlü. İmkansız olduğunu düşünüyorum. Yani oyunu fiziksel olarak farklı bir ortamda kaydedip evinizde, kendi konfor alanınızda bir televizyondan ya da laptopunuzda izlediğiniz zaman farklı bir deneyim yaşamış oluyorsunuz. Buna tam olarak tiyatro diyebilir miyiz emin değilim. Sonuçta tiyatro seyirci ile oyuncunun aynı anı paylaşması ile gerçekleşen bir sanat. Bir oyun seyirci ile buluşmadığı sürece sadece prova yapıyor olacaksınız, demiş David Mamet. Bence de tiyatro seyirci ile buluşma anında gerçekleşiyor aslında. Fakat şu an için oyunları sahnede izleyemesek de, dijital ortamda izlemenin de farklı bir gerçekliği olduğunu yok sayamayız. Hatta pandemi sürecinde, bunları sorgulayan, çeşitli dijital platformlarda yeni işlerle karşılaşabiliyoruz. Ben bunun da sürecin bir parçası olduğunu düşünüyorum.
Fotoğraf: DasDas.com
Sence dijital tiyatrolar, klasik tiyatroları tamamen bitirecek mi? Böyle bir ihtimal görüyor musun?
Hiç zannetmiyorum. Bence bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Bu kısıtlılık ve pandemi biter bitmez insanların kendilerini tiyatrolara atacağını düşünüyorum. Gerçekten sosyalleşmeyi özledi herkes. Fakat dijitalleşmenin farklı bir kapı açacağını da söyleyebilirim. Yine de bir tiyatroya gidip, orada oyuncular ile beraber bir oyunu deneyimlenin keyfinin çok başka olduğunu biliyorum. Dolayısıyla tiyatro yüzyıllar boyunca hayatındaydı insanoğlunun, bundan sonra da hayatında kalacağını düşünüyorum.
Dijitalleşen tiyatroların avantajlarından ve dezavantajlarından bahseder misin?
Özellikle ulaşılabilirlik sorununu ortadan kaldırıyor diyebiliriz dijital ortamda tiyatro izlemek. Ocak ayında yayınlanan oyunumuzu mesela Hollanda’dan bir arkadaşım izledi, 21 Mart'taki oyunumuzu da İngiltere'den başka bir arkadaşım izleyecek. Dolayısıyla mekansal sınırları ortadan kaldırmış oldu dijital gösterimler. Türkiye’nin herhangi bir yerinden bir laptop, tablet ya da telefonunuzla internete bağlanıp izleyebiliyorsunuz. Neredeyse hiç olmadığı kadar yanınızda tiyatro. Bence en büyük avantajı bu.
Fakat benzer şekilde aynı zaman diliminde, tiyatro izlemeye gelmiş bir toplulukla, beraberce bir oyunu deneyimleme ihtimalini ortadan kaldırıyor dijitallik. Şöyle de düşünebiliriz basitçe, telefon ile konuşmakla yüz yüze konuşmak arasında nasıl büyük bir fark varsa; dijital ortamda oyun izlemekle sahnede izlemek arasında en az o kadar fark var.
Fotoğraf: DasDas.com
Son olarak Yalnızlar için çok özel bir hizmet ile ilgili neler söylemek istersin? Kitap uyarlaması olması sizi zorladı mı? Nasıl bir süreç oldu? Geleceğe dair tiyatroyla ilgili beklentilerin neler?
DasDas’ın kurucuları arasında Mert Fırat, Harun Tekin ve Koray Candemir de yer alıyor. DasDas’ın kendi prodüksiyonu olan oyunu, Murat Gülsoy’un aynı isimli romanından Nagihan Gürkan ve Ceren Boz tiyatroya uyarladılar. Nagihan Gürkan yönetti. Sabahattin Yakut, Ceren Boz, ben ve Nihan Işık’da oynuyoruz. Tanıtım metninde de dediği gibi biraz kendini bilmek ve bulmak arasındaki bir kayboluş hikayesi oyun. Kısaca bahsetmek gerekirse, bu biraz da benim özetim gibi olacak ama, hayatında bir değişim arayan Mirat ki kendisi bir üniversitede akademisyendir, şans eseri bir ilanla karşılaşır. İlanda, zihin aktarımını bulan bir şirketin ölen insanların zihinlerini yaşayan insanlara aktarabildiklerinden söz eder. Sonra işler karışır, diyeyim ve spoiler vermeden sözlerimi sonlandırayım.
Gelecekle ilgili de, bir an önce pandeminin bitmesini ve yine eskisi gibi tiyatroların seyirciyle buluşmasını diliyorum. Sahne sanatları neredeyse her büyük toplumsal değişimde; bu değişimi en iyi gözlemleyip yorumlayan sanat dalı. Birçok tiyatro kuramcısı, oyunculuk teorisyeni, yazar, yönetmen dünyanın her yerinde, ve zorlu zamanlarda bir yolunu bulup sanatlarını yapabilecekleri, düşüncelerini paylaşabilecekleri alan bulmuşlardır. Stanislavski’den Bertolt Brecht’e; Grotowski’den Muhsin Ertuğrul’a… Dolayısıyla, bu çağın zorluklarını ve yaşadığımız kayıpları da beraberce aşacağımızı düşünüyorum. Sabırla ve direnerek.