Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Markanız Fear of God ile beraber mi gelişiyor?
Tarzımı yaratırken olabildiğince çabasız olmaya çalıştığımı söylemeliyim. Düzgün olmak istiyorum. Zarif ve gayretsiz arasında bir denge yakalamaya çalışıyorum. Yani kısaca: üzerinde çok fazla düşünülmüş ve hiç çaba harcanmamış arasında bir yerlerde.
Peki koleksiyonlarınız için tasarım yaparken aklınızda belli birini düşünüyor musunuz?
Tabii ki, her koleksiyonun kendi ilham perileri var, ama günün sonunda kendi kendimin ilham perisiyim. Kendimi, markanın araştırma ve gelişimi için bir model olarak kullanıyorum. Örneğin, bir kıyafet satın aldığımda nasıl hissetmek isterim? Dolabımda hangi parçalar eksik, bunun çözümünü markam üzerinden nasıl bulabilirim?
Şu ana kadar 7 koleksiyon çıkardınız. Aralarında en sevdiğiniz parça hangisi ve neden?
En sevdiğim parçalar genelde en rahat olanlar. Örneğin demirbaş eşofmanımız, “Henley” eşofman üstümüz.. Belki de bunları seçmemin nedeni yakın zamandaki karantina sebebi ile bunlar içinde yaşamış olmamdır. :) Ama bir koleksiyon yaptığımda, her parça koleksiyon içinde küçük bir rol oynuyor ve büyük resim koleksiyon oluyor. Hepsini eşit seviyorum.
Bu 7 koleksiyon içinde İtalyan ve Japon tekstillerini beraber kullandınız. Bu kombinasyonu, yaratmak istediğiniz formlar üzerinde nasıl buldunuz? Bu kumaşlar hakkında özel olan nedir?
Kumaşlarımızın büyük çoğunluğu Japonya’dan ve İtalya’dan geliyor. Çoğu tasarımcımız ise buradaki, Amerika’daki, yaşam tarzı hakkında bilgili. Bizim yaptığımız; Bu değişik alanlarla oynamak. Japonya’dan gelen kot kumaşı, İtalya’dan gelen yün ve naylon… Dünyanın her tarafından kumaş alacak imkanımız olduğunda da bunların en iyilerini kullanmak istiyoruz.
Herhangi bir kumaş türüne sadık mısınız yoksa farklı kumaşlarla deneyler yaratıcılık alanı açıyor mu?
Bir noktaya kadar sadığım diyebiliriz, daha iyisini bulana kadar yani. Her zaman her şeyin en iyisini ararım. Yani daha iyisini bulana kadar sadığım diyebiliriz ama her zaman gözümü, daha iyisini bulabilmek adına açık tutarım.
Tüm birikiminiz ile Fear of God markasını kurduğunuzda nasıl bu kadar büyük bir risk alabildiniz? Aynı şekilde hevesli olan küçük tasarımcılara aynısını yapmasını önerir misiniz?
Sanırım gerçekten çok inandım. O yüzden söyleyeceğim en önemli şey, her ne yapıyorsanız ona gerçekten inanmanız gerekir. Çünkü yaptığınız işe olan o inanç yoksa, rüyalarınızın peşinden gitmemeniz için bir sürü bahane olacak. İnandığınızda birikiminizi harcamak büyük bir fedakarlık gibi gelmeyecek çünkü yaptığınız şey onun çok daha ötesinde. Birikiminiz sizi hedefe ulaştırmaya yarayan bir araç.
İnsanların sadece bir ürün değil de bir deneyim satın almak istediği başarınızın nedeni olabilir mi?
Evet, sanırım dediğinizin doğruluk payı var. İnsanlar satın alırken fonksiyon aradığı kadar amaç da arıyor, aldıklarıyla bir duygusal bağ arıyor. Fear of God olarak bunu sağladığımıza inanıyorum.
Özellikle sürdürülebilirlik gibi yeni değerleriniz ile, kendinizi mükemmeliyetçi olarak tanımlar mısınız? Tasarımcılık kariyeriniz boyunca, mükemmelliyetsizliği rehber edindiğiniz oldu mu?
Bence hiçbirimiz mükemmel değiliz, hiçbir tasarım da mükemmel değil. Hiçbir zaman bir şey ile yetinmiyorum ve sürekli yeni fikirleri değerlendiriyorum. Şu ana kadar yaptığım herhangi bir şey mükemmel oldu mu bilmiyorum ama (iki çocuğum dışında, onlar gerçekten de harikalar!) sanırım ben sürekli olarak daha iyi olmaya, gelişmeye çalışıyorum.
Pandemi ve karantina süreçlerinden de bahsetmek istiyorum. İş hayatınızı nasıl devam ettirdiğiniz, nasıl dengelediniz?
Değişikti. Tabii ki pandemiden nefret ediyorum çünkü bir sürü insan zarar gördü, ama bencil bir açıdan bakacak olursam da ailemle vakit geçirirken evden çalışmayı da oldukça sevdim. Çocuklarımla hiç bu kadar vakit geçirememiştim bu yüzden şükrediyorum. Sanırım bu pandemi sayesinde yeni bir perspektif geliştiriyorum. Marka olarak gelecekte bizleri nelerin beklediği hakkında yeni bir perspektif. İnanıyorum ki pandemi öncesine göre çok daha güçlü olacağız.
Şimdiye kadar da standart moda takviminin dışında koleksiyonlar yayınladınız. Bu süreç içinde size hiçbir şekilde katkı sağladı mı?
Bize bir katkısı oldu mu bilmiyorum ama izlediğimiz yolun, daha doğal bir yaklaşım ile, bu garip zamanlarda bile sürdürülebilir olduğu kanıtlandı.
Fear of God, Beymen'in exclusive markaları arasında yer alıyor.